Bir televizyon kanalında vahşice katledilen 8 yaşındaki Narin Güran’ın babası Arif Güran’la röportaj yapılıyor.
Oturduğu yere adeta yayılmış, göğsünü gere gere konuşuyor.
Küçücük ve biricik kızı hunharca yok edilmiş, cenazesine dahi gidememiş, çocuğunun katili dahi ortaya çıkarılamamış, o kızının katilinin değil ailesinin itibarının derdinde.
Şu lafına bakın hizaya gelin:
“Bu kadar yalan haber olmaz ha...”
Sonra röportajın bir yerinde birçok bilgiyi öğrenmemizi sağlayan meslektaşımız Ferit Demir’i hedef göstermeye başlıyor.
Ferit’e “utanmaz” diyor.
Programın sunucusu, uzaktan “hedef göstermeyelim şimdi” dese de muhabire duruma müdahale etmesini söylese de Arif Güran’ın karşısındaki muhabir kılını kıpırdatmıyor.
Arif Güran da Ferit’i yalan haber yapmakla, utanmaz olmakla suçlamaya devam ediyor.
★★★
Röportajı izlerken,
- Gerçek utanmazların gösterdiği bu cesaret ve rahatlık karşısında şaşkına döndüm.
- Hunharca katledilen ve bedeni bir su birikintisi içinde çürümeye terk edilen 8 yaşındaki bir kız çocuğunun babasındaki bu kayıtsızlığa, soğukkanlılığa şapka çıkardım. (Sanki biricik kızını değil, önemsiz bir eşyasını kaybetmiş.)
- Cinayete dair sorulacak onlarca soru varken, söyleşiyi Arif Güran’ın yönlendirmesinden, konuyu medyaya getirip bir gazeteciyi hedef göstermesi karşısında muhabirin sergilediği donukluktan utandım.
- Ortada 8 yaşındaki minik bir kız çocuğunun vahşice katledilmesi olayı varken, aile yönlendirici yalan ifade ve eylemleriyle cinayeti kimin nasıl işlediğine dair bütün somut delilleri karartmışken, meselenin Güran ailesinin itibarını koruma çabasına dönmesi midemi bulandırdı.
★★★
Bakın Diyarbakır Mahkemesi bir tutuklama gerekçesinde neler yazıyor:
- Narin Güran’ı arama kurtarma çalışmalarının bir kısım şahısların hedef saptırma maksatlı suni ihbarlarıyla ve dikkat dağıtıcı eylemleriyle akamete uğratılmaya çalışıldığı,
- (JASAT tutanağına göre) ‘Suriyelilerin kaldığı çadıra yakın bir konumda terlik bulunduğu’ iddia edilerek jandarma personelinin bu kısma yönlendirilmeye çalışıldığı,
- Aramalar sırasında köyde yangın çıkarıldığı,
- Arama kurtarma çalışmaları esnasında olağan dışı elektrik kesintilerinin yaşandığı,
- İki şahsın bir kız çocuğunu köyün üst tarafına götürdüğü şeklindeki ihbarlarda bulunulduğu,
- Yanlış ifadelerle güvenlik güçlerinin yanlış yönlendirildiği, bu gibi eylemlerle jandarma personelinin Eğertutmaz Deresi’nden uzaklaştırılmaya çalışıldığı,
- BU EYLEMLERİN BİR KISMININ GÜRAN AİLESİNİN BAZI ÜYELERİ TARAFINDAN YAPILDIĞI,
- Salim Güran’ın olayın olduğu saatte tarlada olduğuna dair tanık ifadelerinin HTS kayıtlarıyla diğer şüpheli beyanlarıyla hatta Salim Güran’ın kendi beyanlarıyla çeliştiği...
- Taraflar üzerinde baskı kurulma ihtimalinin somut olarak varlığı...
★★★
Bütün bu tespitlere rağmen hâlâ aileyi aklama, ailenin itibarını koruma çabasında olan siyasetçiler var.
Kendileri ne yazık ki iktidar cenahından ve bunu yaparken de her zamanki gibi işini yapan gazetecileri kötüleyip hedef gösteriyorlar.
Kesinlikle iyi niyetli olduklarını düşünmüyorum ve kendilerine çok basit bir soru soruyorum:
Cinayet aile dışında ve aileden olmayan biri tarafından işlense süreç böyle mi ilerlerdi?
Büyük ihtimalle Narin’in katilini jandarma/polisten önce Güran ailesi bulur ve kendi yöntemleriyle cezalandırırdı.
Oysa Güran ailesi, başından bu yana Narin’in katili ortaya çıkmasın diye çaba gösteriyor. Tutuklama kararında tek tek sıralanan yanıltma girişimleriyle kolluk kuvvetlerini ve yargıyı yanlış yönlendirmeye çalışıyor.
★★★
İsmet İnönü “namuslular da namussuzlar kadar cesur olunca ülke kurtulur” demiş ya...
Gerçeklerin ortaya çıkmasını, cinayetin çözülmesini isteyen iyi insanlar da kendi çocuklarını kendilerinden koruyamayan, bir vahşet karşısında itibarlarını kurtarma derdine düşen bu “yalancı utanmazlar” kadar cesur olmadıkça biz Narin’in katilini zor öğreniriz.
İtibarınız batsın!