Ve ilk adaylarını açıkladı.
İzmir’de Ümit Özlale’yi düşündüklerini anlattı.
Özlale ismi beni şaşırtmadı.
O ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan CHP ile tüm bağların koparılması gerektiğini baştan beri savunuyor.
26 Ağustos’ta, biz Sözcü TV olarak Afyon’da Akşener’in mitingini takip ederken yanımızda Özlale ve Türkkan vardı. Akşener’in seçime ayrı girilmesini ilan ettiği an sevinçle zıplayıp birbirlerine sarıldılar. Bu, İyi Partililerin ortak ruh hali yansıtıyor.
Dokuz büyükşehir risk altında
İyi Partililerin ‘hür ve müstakil’ olma çabasını anlayabiliyorum. “AK Parti’ye karşı fakat CHP’den de ayrı” olduklarını göstermek istiyorlar.
Ancak bu hamle için yerel seçimi milat olarak görmelerini hatalı buluyorum. Cumhur’un ortak adaylar göstereceği bugünden belliyken, muhalefet ayrışırsa hezimet kaçınılmaz olur.
Ortak adayların 31 Mart 2019’da aldığı oylardan İyi Parti’nin 14 Mayıs 2023’teki oylarını düştüğümüzde akıbetin ne olacağını tahmin edebiliriz. İstanbul, Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Eskişehir, Mersin, Muğla ve Tekirdağ’da belediyeler el değiştirir. İyi Parti’ye ek olarak HDP’nin de aday çıkarması halinde İzmir ve Hatay da risk altına girer.
Akşener, bu kayıptan sorumlu tutulmayı göze almış görünüyor.
İstanbul ve Ankara izah edilemez
Ne var ki...
İstanbul ve Ankara’da aday çıkarmayı kendi seçmenlerine bile izah edemeyeceklerini düşünüyorum.
Çünkü İmamoğlu ve Yavaş, CHP’li olsalar da iki partinin ortak adayıydı. Akşener, iki ismin önce cumhurbaşkanı olmasını istedi. Ardından cumhurbaşkanı yardımcısı olmalarına “Evet” dedi.
Ayrı adaylar çıkardıklarında ben ve çok sayıda kişi şu soruyu yönelteceğiz:
“Ne değişti de 10 ay sonra destek vermiyorsunuz?”
Akşener, doyurucu bir yanıt veremiyor.
İstanbul için Bilge Yılmaz’ın, Ankara’da da Kürşad Zorlu’nun adının geçtiğini geçenlerde yazmıştım. Bu isimler söylentileri yalanlamıştı.
Velev ki aday olsunlar...
İstanbul ve Ankara, CHP ve İyi Parti arasındaki sınır çizgisinin en çok kaybolduğu iki şehir. Bu da büyükşehir belediye başkanlarından kaynaklanıyor. İmamoğlu ve Yavaş’ı iki partinin tabanı çok seviyor ve benimsiyor.
CHP onları aday gösterdiğinde İyi Partililerin oylarını alacaklarını düşünüyorum. Ancak İyi Parti’nin az da olsa alacağı oy İmamoğlu ve Yavaş’a kaybettirecektir.
Referanduma döner
Mesele yalnızca CHP’nin belediye kaybetmesi olsaydı İYİ Parti’nin gerekçe bulması kolay olabilirdi.
Cumhur bile İstanbul ve Ankara’yı diğer büyükşehirlerden ayrı tutuyor.
En çok da İstanbul’u...
Erdoğan, İstanbul’u kendi hikayesinin başlangıç noktası ve kalesi olarak görüyor. Bu yüzden İmamoğlu’na yönelik öfkesi dinmek bilmiyor.
Cumhur, İstanbul ve Ankara’yı alırsa 14-28 Mayıs’taki zaferini tescilleyecek ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kalıcılaşacak.
Buna karşılık muhalefet İstanbul ve Ankara’yı bir referanduma dönüştürebilir. Mart 2024’te adayların şahsında enflasyon, pahalılık, işsizlik, mutfaktaki yangın, konut sorunu ve faturalar oylanabilir. Muhalefet İstanbul ve Ankara’yı yeniden kazandığı takdirde 2028’deki genel seçimler için ümit yaratacaktır.
28 Mayıs’tan sonra üzerine ölü toprağı serpilen ve motivasyonunu kaybeden muhalif seçmen belki bu sayede değişim umudunu tazeleyebilir.
En kötü senaryo
İyi Parti’nin kararı henüz kesinleşmeden CHP’nin İmamoğlu ve Yavaş’ın adaylığını ilan etmesi gerekirdi.
Aydın’da Özlem Çerçioğlu’nu yeniden aday göstereceklerini açıklayan Kılıçdaroğlu, İstanbul ve Ankara için vakit kaybediyor.
Bu bir.
İkincisi, CHP en kötü senaryoya göre, yani İyi Parti ve HDP aday çıkaracakmış gibi hazırlık yapmalı. Bu ihtimal dikkate alınarak, İmamoğlu ile ilçe belediye başkanları ve partinin ilçe örgütleri arasında uyum sağlanmalı.
Görüyoruz.
İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İBB’nin etkinliklerine gitmiyor. Kılıçdaroğlu yanlısı Ataşehir, Maltepe ve Bakırköy belediye başkanları ile İmamoğlu arasındaki gerilim sürüyor.
CHP, bu dağınık manzarada seçim kazanamaz.
İmamoğlu ve Yavaş’ın şahsi karizmaları, İstanbul ve Ankara’yı almaya yetmeyebilir.
CHP’liler bilmeli ki...
İyi Partilileri ve milliyetçileri küstürerek, sadece HDP ve TİP’i yanına çekerek, İBB’yi ve Ankara’yı elde tutamazlar. Bu, görünürde ‘solcu’ öneri Erdoğan’ın CHP’yi HDP ile baş başa bırakma ve marjinalleştirme planına su taşır..
İyi Partililer de bilmeli ki...
Kaybeden yalnızca CHP olmaz.
Bütün muhalefet kaybeder.
Akşener dosyasında MHP hakimlerini araştırmışlar
“Sayın Başbakanım, öncelikle selam ve saygılarımı arz ederim. Allah rabbilalemin devlet başkanımız Erdoğan’ı korusun ve başımızdan ayırmasın. Sayın başbakanım, bu Meral Akşener’in tutuklanması lazım. Çünkü hain olay akşamı ‘Erdoğan’ın sonu Menderes gibi olacağı’ şeklinde fotoğraflar yayınlandığına denk geldim.”
Yozgat’ın Sorgun ilçesinden bir adam, 15 Temmuz’dan iki gün sonra Başbakanlık İletişim Merkez’ne bu deli saçması ihbarı yolladı.
Akşener’in böyle bir demeci yoktu.
Bu iddia çok çabuk çürütülebilecekken ihbar, geldikten bir gün sonra, üstelik pazar günü, “gizlilik esasına riayet edilmesi ricası” ile Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Bakanlık da yemeyip içmeyip aynı gün Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığı’na yolladı. Yozgat ise 27 Temmuz 2016’da yetkisizlik kararı vererek, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletti. Ve bu deli saçması ihbarla Akşener’e FETÖ soruşturması açıldı.
Sonra birden çok şehirde Akşener’e yönelik ihbarlar Ankara’da toplandı. Onlardan biri de, Cizre’de PKK üyeliğinden tutuklanan Gizli Tanık Yağmur’du.
Yağmur’un hikayesini bu köşede yazmıştım.
Yağmur’un, 2016’da Cizre’de bir jandarma ve iki polisin şehit edildiği saldırının failiyle aynı evde bulunduğu ve PKK’nın ajan diye suçladığı vatandaşları örgüte bildirdiği ileri sürülüyor.
Yağmur tutukluyken, 4 Ağustos 2016 günü verdiği ifadesinde, Akşener’in FETÖ’nün gizli toplantılarına katıldığını iddia ediyor. Örgütün Akşener’i MHP’nin başına getirmeye çabaladığını, buna yönelik hakim savcılara talimat verildiğini savunuyor.
Yağmur, Akşener’in FETÖ’cülükle suçlamasının ödülünü çok geçmeden aldı.
28 gün sonra tahliye edildi ve yedi ay sonra beraat etti.
İfadeyi alan savcı Antalya’ya tayin edildi.
Dosya kapsamında Akşener’in 27 Nisan 2016’da Balıkesir’de yaptığı konuşma çözüldü. Akşener’in 15 Mayıs 2016’da yapılmasına karar verilen MHP’nin olağanüstü kongresini kastettiği “15’inden sonra işler değişecek” cümlesi 15 Temmuz’la ilişkilendirildi.
BİRİ HÂLÂ YARGITAY ÜYESİ
Son olarak, MHP kongresine ilişkin tutanaklar dosyaya kondu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Akşener’in MHP liderliğine aday olması ile FETÖ’yü ilişkilendiren yazısı şöyle:
“Şüphelinin genel başkanlığa adaylığını açıklamış olması ve ilerleyen süreçte FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisakı nedeniyle meslekten ihraçlarına karar verilen hakimlerin kurultay ile ilgili karar vermiş olmaları dikkate alınarak, kurultay sürecinin ayrıntılı şekilde irdelenerek, FETÖ/PDY ile irtibatlı kişi, kurum ve yargı mensuplarının etki ve müdahalelerinin bulunup bulunmadığının araştırılarak...”
Bunun üzerine polis MHP’nin olağan kurultay sürecinde alınan tüm mahkeme kararlarını ve 10 yargıcı araştırdı. Yasadışı şekilde hakimlerin UYAP, D Şube (Diğer Terör Örgütleri Masası) ve SGK kayıtları incelendi.
Yalnızca Burhan Yaz ve Güngör Babacan hakkında FETÖ’den işlem yapıldığı ifade edildi. İncelenen hakimlerden İsmail Ulukul, halen Yargıtay üyesi...