...O, saati sordu.
Paşalar:
‘Üç,’ dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve KARANLIKTA AKAN BİR YILDIZ gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı.”
★★★
Büyük şair Nâzım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı Destanı’ndaki bu dizeler, onu sevenlerin hafızalarına mıh gibi yerleşmiştir.
O dev eserdeki “...KARANLIKTA AKAN BİR YILDIZ...” tanımı, Kuvayı Milliye’nin açık hava müzesi İzmir’de, göz kamaştıran bir serginin adı oldu...
Nâzım’ın “Kuvâyi Milliye Destanı’ndaki dizesinden esinlenen ve hazırlanışı tam yedi yıl süren; Proje Direktörlüğü’nü Folkart Gallery Genel Koordinatörü Fahri Özdemir’in yaptığı “KARANLIKTA AKAN BİR YILDIZ: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK” sergisi açıldı.
Sergide, Büyük Önder’in Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda, Cumhuriyet sonrasında çekilen ve ilk kez yayınlanan fotoğrafları, dönem yazışmaları, henüz 19 yaşında iken bastırdığı kartvizitinin orijinali, ilk kullandığı kol ve kravat iğneleri, bastonu, el yazması mektupları, madalyaları, en kritik anlardaki telgraflarının ve şifrelerinin asılları, Cumhurbaşkanlığı Forsu, Padişah Vahdettin’in Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına yönelik ölüm fetvasının orijinal metni, Milli Mücadele sırasında padişaha karşı çıkan Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi ve 153 müftünün fetvasının orijinali, Atatürk’ün öldüğü gün alınan maskı, annesi Zübeyde Hanım’ın mektubu, Atatürk ‘ün emeklilik yazısının aslı, Cumhuriyetin 10. yılı kutlama afişleri ile Meclis konuşma metinlerinin orijinalleri vs. yer alıyor.
Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak, basın tanıtımında yaptığı konuşmada; 20. sergilerinin “Cumhuriyetimizin 100. yılına ve kurtuluşun-kuruluşun en büyük değeri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bir ‘saygı duruşu’ olduğunu ve bundan büyük onur duyduklarını” belirtti.
★★★
Zübeyde Hanım’ın, oğlunun yakın arkadaşı İsmail Hakkı Bey’e hitaben, İstanbul’da sahibi bulunduğu taşınmazların kiralarını alamamaktan yakındığı ve ilk kez orijinal haliyle sergilenen el yazısıyla kaleme alınmış mektubundan çarpıcı satırlar sunuyorum:
★★★
“İsmail Hakkı Bey oğlumuza;
Oğlum efendim,
Malum-u âliniz bizim, yani benim taht-ı tasarrufumda bulunan Sanayi Mektebi karşısında ve Keresteci Cafer Efendi’nin hanesi yakınında biri cadde üzerinde 7 odalı ve iltisalinde iki odalı bir de selamlık ile onların tam arkasında dar köşe içinde keza beş odalı bir ve keza aynı köşe içinde yine üç odalı iki, ve keza Papaz Çeşmesinin yanındaki köşe başında üç odalı ceman altı hanemde elyevm (halen, bugün) kimlerin ikamet eylemekte olduklarının tahkikiyle bedel-i icarlarında (kiraları) kime teslim eylemekte bulunduklarının ve icar vermedikleri suretle şimdiye kadar ikamet eyledikleri müddet için her birinden münasip miktarda icar bedeli talep ve cümlesini konturatoya rapt (tümünü kira sözleşmesine bağlamak) ile muntazaman tahsil-i icara ve münasip suretle bana irsâle bezi-i gayret ve himmet eylemenizi hassaten rica ve temenni eylerim.
Zira oğlumdan hayır yoktur.
(Mustafa Kemal Paşa o sırada Milli Mücadele’yi yönetmekte ve vatanı düşman işgalinden kurtarmak için cepheden cepheye koşmaktadır.)
Bana bir şey gönderdiği olmuyor.
Her halde hanelerimden mühim miktar da teraküm etmiş (birikmiş) icar bedeli olduğundan düyunların her türlü mevani ve mümanaatı rağmen tarafınızdan istihsaline (elde edileceğine) muvafık olacağınızdan emin bulunduğum için pek büyük bir kanaat ve intiba ile arz ve iş’ara müsaraat eyledim.
İşbu mektubun cevabını beklerim.
28 Eylül, sene 1337
(28 Eylül 1921 Çarşamba)
Beşiktaş’ta (76) numroda mukim (oturan) valideniz Zübeyde
Mühür (Zübeyde)”