A Millilerin bize yaşattığı kenetlenme hissi kısa sürdü. Süper Lig’deki bitmeyen tartışmalar kaldığı yerden devam ediyor. Yanlış anlamayın ama milletçe biz kaosu seviyoruz. Geçen sezondan kalan hesaplar, tartışmanın fitilini ateşleyen açıklamalar... Futbolseverler de sanki takımları gol atmış gibi polemiklerin gazıyla kendinden geçiyor.

Medya olarak bizler de “Ah keşke böyle demeseydi” diye iç geçirir gibiyiz fakat bir yandan da kavgaya aracılık ediyoruz. Gelişen dünya elbette futbolu da yakından etkiledi. Özellikle maddi anlamda; yani şampiyon olamayan pastanın ufak bölümüyle idare etmek zorunda. Esasında kavganın başlangıç noktası da bu... Eski yaraları su yüzüne çıkarma ve ‘taraftar ne der acaba?’ korkusu, herkesin görüşünü serbestçe söyleyebileceği bir dünya haline getirdi(!).

POLEMİKLERİN FAYDASI KİME?


Pandemi sonrası zaten gerileyen futbolumuzun Avrupa düzeyine yeniden gelmesi için çok zaman kaybettik. Zaman zaman kesintilere uğrayan futbol Galatasaray ve Fenerbahçe’nin yıldız transferleri ile yeniden canlandı. Biri 16’da 16 yapmış diğeri de en az onun kadar başarılı. Peki bu tartışmaların faydası kime? Kimseye faydası olmadığı gibi insanları birbirine düşman ettiği için zararı var. Bu yazımı da son dönemdeki demeç savaşları nedeniyle yazıyorum. Amacım kimseyi yargılamak veya aklamak değil. Tarafsız bir gözle bakmaya çalışıyorum.

AKILDAKİ SORULAR


Sayın Erden Timur beklenen açıklamasını aylar sonra yaptı. Savcıları göreve çağırdı. İyi de sayın Timur, “Sen niye gidip savcılığa şikayette bulunmuyorsun?” demezler mi adama...

Sayın Ali Koç, “Yalan ve iftira” diyor ancak “Görüntü varsa kimlerden servis ediliyor?” diye ekliyor. Olmayan görüntünün servisi olur mu? Bu durumda çelişki yok mu?

Sayın Lale Orta diyor ki “Ben istediğim zaman var odasına girerim.” Bu ne kadar etik ya da doğru? Maç oynanırken o odaya girersen tarafsız kalabilir misin? Orta yaptığı açıklamada üstü kapalı olarak bu durumu kabul ediyor. Hakem camiasında ise Orta’nın, “Ali Koç’a görüntüleri yolladım. Onu, Mert Hakan’ı golü elle atıldığına ikna ettim” dediği dilden dile dolaşıyor.

ŞİMDİ NE OLACAK?


Galatasaray, TFF’ye resmen başvurarak Lale Orta’nın VAR odasında görüntüleri kaydettiğine dair görüntü talep edecek. Orta’nın telefon kayıtlarının incelenmesi için savcılığa da başvurulabilir.

Fenerbahçe cephesi “Lale Orta bize bir görüntü yollamadı. Dışarı çıkardıysa kime gönderdi?” diye soracak.

BAHANELER, TERCİHLER, ŞAŞKINLIKLAR


Medya mensubu olarak ne bu tartışmaların tarafı olurum ne de bu tartışmanın içinde kendimi bulmak isterim. Duayen gazeteci ustamız Uğur Dündar’ın programına katılan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç için açıklama yapan Galatasaray yönetimi bizimle aynı fotoğraf karesine girmemek için bahaneyi buldu. Erden Timur’un spor müdürleriyle bir televizyon kanalındaki programına davet edilmedim. Nedenini ilerleyen günlerde yazacağım. Ancak muhabirimizin ısrarlı aramalarına rağmen kulübün bizi değil de konuşmak için bir başka gazeteyi tercih etmesine şaşırdım. Kendilerince adalet dağıtıyor olabilirler: Koç, Sözcü TV’ye; Timur, iktidara yakınlığıyla bilinen bir özel kanala çıktı. Şunu bütün kulüpler bilmeli ki biz ne tarafız ne de birilerinin kalemiyiz. Olmadık olmayacağız...