Güneydoğu’da ‘Paralel yapı’nın âlâsı kurulmuş. Kaymakamından, polis müdürüne, gümrükçüsünden, hakimine savcısına kadar kendilerine göre devletin organlarını oluşturmuşlar. “Kahraman” saydıkları arasında yer alan ve Eruh ilçesi baskınını gerçekleştiren Mahsum Korkmaz’ın heykeli dikiliyor, konu basında yer alınca ancak yetkililer heykeli yıkıyor. Güneydoğu’daki kamu görevlileri, başlarına nelerin getirileceğini bildikleri için “Duymadık, görmedik, bilmiyoruz” yaklaşımında.

Eruh’un basıldığı saatlerde Hakkari’nin Şemdinli ilçesi de basılıyordu. Grup içinde bulunan Seferi Yılmaz (Şemdinli Belediye Başkanlığı yaptı. Bombalanan Umut Kitapevi’nin sahibi) onlara kılavuzluk yapıyordu. Silahlı grubu şubenin üst katına çıkardı. Roketatarı kullanan Hüseyin Tilki, gazinoyu hedef alıp ateş etti. Saldırı sonucu Askerlik Şube Başkanı Tuncay Şenerol, Astsubay Çavuş Memiş Arıbaş, Jandarma Çavuş Sedat Kurum ağır şekilde yaralandı. Astsubay Memiş Arıbaş almış olduğu mermi yarası sonucu daha sonra şehit oldu ve böylece ikinci şehidi de vermiş olduk.

“ELEBAŞI” ASLINDA BİR GARİBANDI

Şemdinli en sakin ilçelerden biriydi. İlçede bir silah sesi duyulsa, bu günlerce konuşulurdu. Oysa şimdi ilçe basılmış ama basanların kim olduğu bir türlü bilinmiyordu. Gelenler PKK’lı olduklarını söylemişti söylemesine ama buna kimse ihtimal vermemişti... “Hayır, gelenler PKK’lı değil, Barzani’nin adamları” denildi... Bir hafta sonra olay aydınlanmaya, ilçe halkı da baskını yapanların kim olduğunu öğrenmeye başladı. Güvenlik güçleri ancak ertesi gün HRK’nin anlamını çözebildi. Hezen Rizgariye Kürdistan’ın anlamı Kürdistan Kurtuluş Birliği’ydi.

Eruh’ta bankayı soyamayan PKK’lılar, karakolda bulunan silahların yanı sıra adli emanet olarak kullanılan depodaki silahları da aldılar. Artık gitme zamanıydı. O kadar rahat hareket ediyorlardı ki, kamyonla gitmeye karar verdiler. Meydanda gördükleri belediyeye ait kamyona binmeye başladılar.

KAMYON DEVRİLDİ

Kamyonla bir süre giden teröristler sık sık inip yollara taşlar diziyor, Siirt’e haberin geç ulaşmasını amaçlıyorlardı. Alabildiğine uzaklaşmak için çaba gösteriyorlardı. Belli bir yere geldikten sonra kamyondan indiler. Silahları da indirdiler. Bir kısmını orada bırakıp bir kısmını yanlarına aldılar. Belediyeye ait kamyonu dereye doğru ittiler. Kamyon devrildi. Kamyona Eruh’ta binenler arasında bir de yabancı vardı. Grup liderine “Yanlışlıkla bindim. Ne olur beni bırakın” diye yalvarıyordu. Bu, Cizre’de kamyon şoförlüğü yapan Eruhlu bir gençti. Nüfus müdürlüğüne bir işi için gelmiş, bitiremeyince de geceyi orada geçirmek zorunda kalmıştı.

Ama kamyona binmesi onun başına çok şeyler açtı. Sabah operasyonlar başlayınca ilçeye yürüyerek gelmeye çalışan bu “şüpheli” kişi ilk gözaltına alınan oldu. Teröristlerle birlikte ilçeden ayrılan bu kişinin yakalandığı üst makamlara bildirildiğinde, “Olayın elebaşı ve planlayıcısı olan kişi yakalandı” açıklamasında bulunuldu.

ANKARA’DA PATLAYAN HABER

Oysa sorgulama bittiğinde bu kişinin olayla uzaktan yakından ilgisi olmadığı, sadece o karışıklık sırasında kamyona bindiği anlaşıldı. Cizre’de oturan bu kişinin olay gecesi Eruh’ta olması, teröristlerin bindiği kamyona binmesi, onlardan ayrıldıktan sonra yakalanması onun başına çok şeyler açtı. Ama günler sonra olayın gerçek yüzü anlaşıldı ve bu kişi de serbest kaldı.

İlçenin basıldığı haberini, telefonlar kesik olduğu için Siirt Valiliği’ne bildirmek de kolay olmadı. Kaymakam Mustafa Erdoğan, Orman Bölge Şefi Ali Aksu, bugün kimsenin adını bile hatırlamadığı Siirt’ten Eruh’a yolcu getiren ve karanlık çökünce geri dönmeyen bir taksi şoförü vardı. Yanlarına bir jandarma erini aldılar.

Siirt’e ulaştıklarında, kent hâlâ uykudaydı. Tek tük evin ışığı yanıyordu. Sokak lambaları solgun, ölgün haldeydi. Vali konağının önüne geldiklerinde saat 02.00 civarıydı. Konağın bekçisi valiyi rahatsız etmekten korkuyor, “Sayın kaymakamım sabah gelseniz olmaz mı?” diyordu.

“VALİ ABİ, KARAKOLUMUZU BASTILAR”

Kaymakam bekçiyi tersledi ve Vali Recep Birsin Özen uyandırıldı. İlçesi basılan kaymakam çok sıkıntılıydı. Gerilimli bir yolculuktan sonra vali konağına ulaştığında bitkin vaziyetteydi. Bayıldı bayılacaktı. Daha kaymakam ağzını açmadan jandarma er konuştu:

“Vali Abi bizim ilçeyi bastılar. Bölük yazıcımız Süleyman Aydın şehit oldu, çok sayıda arkadaşımız yaralı.”

Siirt’in Eruh ilçesinin basıldığı haberini Siirt Valisi Recep Birsin Özen, Hakkari’nin Şemdinli ilçesinin basıldığını ise Vali Arif Akbulut Ankara’ya bildiriyordu. Ankara’ya peş peşe düşen “İlçe basıldı” bombaları gümbür gümbür patlıyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde güvenlik birimlerinin üst düzey yetkilileri karargâhlarındaydılar. “O gece” Türkiye’de ilçeler basılmış, terör örgütünün bundan sonraki kanlı eylemleri için düğmeye basılmıştı.

İşte, 40 yıl sonra Türkiye bugünlere geldi...

                                    BİTTİ