Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Keyfinin kâhyası olmamak” deyiminin karşılığı şöyle anlatılır:
“Birinin alışkanlıklarına, davranışlarına, düzenine karışmaya hakkı olmamak...”
TDK, bu açıklama daha anlaşılır olsun diye de Nazım Hikmet’e ait olduğunu iddia ettiği bir mısra eklemiş:
“Eloğlunun keyfinin kâhyası değiliz...”
★★★
Başlıktan ve girişten de anlayacağınız üzere, konumuz keyifli şeyler ve onları engellemeye çalışan kâhyalar!
Farzı misal, ben değişik alışkanlıkları olan, o alışkanlıklardan da keyif alan bir kulum.
- Mesela, sürekli yürürüm. Günde en az 8-10 kilometreyi bulur yürüyüş mesafem.
Hafta sonları dağlarda, ormanlarda yürürüm.
Kimi zaman 3 bin metrenin üzerindeki zirvelere tırmanırız arkadaşlarla.
Ankara’daysam eğer, sokakları arşınlarım.
En sevdiğim rotalardan biri Aşağı Ayrancı- Kızılay-Sıhhıye-Ulus-Hamamönü-Kurtuluş-Esat-Aşağı Ayrancı rotasıdır.
Kulağımda kulaklıklar, fonda mutlaka bir sesli kitap, çevrede dinlediğim kitaplardaki karakterlerle karşılaştırdığım onlarca değişik karakter.
Cer Modern, CSO Ada, Ankara Kalesi, Çıkrıkçılar yokuşu, Hamamönü, Boğaziçi Lokantası, Kurtuluş Parkı, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılmış muhteşem binalar, Esat ve Ayrancı apartmanları...
Ünlü yazar Murakami’nin bir kitabı var: “Koşmasam Yazamazdım...”
Ben de yürümesem düşünemez, düşünemesem işimi dahi doğru dürüst yapamazdım.
Yürümekten müthiş keyif alırım!
- Mesela, Instagram’da vakit geçiririm. Resim çizenleri, doğa yürüyüşçülerini, dağcıları, gurmeleri takip ederim. Bazı yetenekli insanların ve kooperatiflerin ürünlerini, Instagram sayfalarında görüp sipariş veririm. Dağcıların, doğa yürüyüşçülerinin paylaştıkları videolardan çok etkilenirsem, yürüyüş ekibimize oralara gitmeyi öneririm.
Gurmelerin paylaşımlarından dolayı gittiğim ve memnun ayrıldığım çok restoran olmuştur.
Instagram’ı bazen de sırf keyif için kullanırım. Zaman zaman izlediğim komik videolar nedeniyle kendimi kahkaha atarken bulurum.
Instagram’dan müthiş keyif alırım!
- Mesela resim yaparım, kitap okurum, dizi izlerim. Bazen aradığım yeşili ya da gök mavisini bulabilmek için onlarca deneme yapar, zamanın nasıl geçtiğini dahi fark etmem. Bazen, bir aksiyon dizisinin karşısında saatlerce kalıveririm.
Hepsinden müthiş keyif alırım!
- Mesela her ayın ilk pazarı Antika Pazarına giderim. Tezgâhlar arasında dolaşırken hangi tarafa gideceğimi şaşırırım. Bazen bir tezgâhın başına dikilir bütün plaklara tek tek bakarım. Bazen, filmli bir fotoğraf makinasının lenslerinde diyafram ayarı yaparken bulurum kendimi. 20’li yaşlarda gençlerin geçmişe duydukları ilgiyi hep şaşkınlıkla karşılarım.
Eskiler arasında dolaşmaktan da müthiş keyif alırım!
★★★
Gelin görün ki bu aralar ülkede birileri peydahlandı ve “keyfimin kâhyaları” gibi davranmaya başladı.
- Mesela bir aklı evvel kâhya çıkıp yürüyüş rotamda bulunan Meclis Parkı’nı kapatıp yasakladı!
O artık yürüyüş keyfimizin kâhyası
- Mesela başka bir işgüzar kâhya Instagram’ı kapattı!
O artık komik video izleme keyfimizin kâhyası!
- Mesela Instagram’ı yasaklayan kâhyaya teknik imkanlar sunan bir kâhya internet bandını daralttı. İnternetin tadı tuzu kaçtı.
O artık internet ve dizi keyfimizin kâhyası!
- Mesela ekonomiden anladığını iddia eden bir kâhya ekonomiyi batırdı. Zam yapıp durduğundan,
O artık kitap okuma keyfimizin kâhyası!
(Bu arada bir kitabın 450 liraya satıldığı bir yerde okumaktan nasıl keyif alabilir ki insan?
Zam kâhyası, dışarıda yemek yemeği bırakın su içmeyi dahi imkânsız hale getiriyor.)
- Antika Pazarı keyfimizin kâhyası ise pazarcılara IBAN kullanımını yasakladı. En büyük banknotla iki kahvenin içilmediği bir ülkede, pazara ne kadar nakitle gitmemizi bekliyorlar ki?
★★★
Türkiye artık “keyfimizin kâhyaları” tarafından yönetiliyor.
Deyim aslında “keyfinin kâhyası olmamak” ama bu ülkeyi yönetenler o deyimi “keyfinin kâhyası olmak” şeklinde değiştirdi.
Bir yanda 17 bin lira asgari ücret, 12 bin 500 lira emekli maaşı, bir yanda zam yağmurları, açlık ve yoksulluk...
Diğer yanda üç kuruşluk küçük keyiflerimiz.
Yok öyle artık aç ve yoksul bir insana kâhyalık, efendilik taslamak!
Hiçbirimizin keyfinin kâhyası değilsiniz, olamazsınız!
Hadi işinize bakın!