Eğitim alanında yakınmalar eksik olmuyor. Okullarda veliden para istemek yasak ama okullar ödeneksiz. Kırtasiye malzemesi alacak parası yok. Okulun temizliğini yaptıracak eleman yok. Köy okullarını kapatan, yerine “taşımalı eğitim”i başlatan Milli Eğitim Bakanlığı, şimdi, köyüne 30 kilometreden uzak olan yerlerden “tasarruf” adı altında öğrenci servisini kaldırdı. Bu, özellikle kız öğrencilere büyük darbe oldu.

ÇEDES adı verilen projeyle, kim oldukları, ne oldukları belli olmayan kişilere çocuklar emanet ediliyor. Milli Eğitim Bakanı sözü edilen tarikatları, cemaatleri sivil toplum örgütü olarak görüyor. Okul içinde verilmeyeceği belirtilen derslerin, şimdi nerelerde verildiği de belli değil. Denetim diye bir şey kalmamış. Milli Eğitim Bakanlığı, laik eğitimden her yıl biraz daha uzaklaşıyor. Kendisinden çok şey beklenen Bakan Yusuf Tekin’den de sendikalar umudunu kesmiş durumda.

HİZMET İÇİ EĞİTİM CAMİDE

İstanbul-Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okul müdürlüklerine gönderilen genelgenin konusu “Erken Çocuklukta Değerler Eğitmen Eğitimi.” Yani hizmet içi eğitim. Bakın koca İstanbul’da yer bulunamamış da, bu eğitimin camide verilmesine karar verilmiş.

CHP’nin 27. Dönem Milletvekili Yıldırım Kaya, milletvekilliği döneminde olduğu gibi, milletvekili olmasa da eğitim konularında her zaman aynı duyarlılığı gösteriyor. Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün genelgesini gönderdi. Okuyoruz:  

“Müdürlüğümüze bağlı resmi tüm Okul Öncesi Öğretmenleri, Sınıf Öğretmenleri, İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenlerine yönelik 23 - 27 Eylül 2024 tarihi saat 14.00-18.00 aralığında Marmara İlahiyat Fakültesi Camisi ve Kültür Merkezinde 30 saatlik P4C Drama, Masal Anlatımı, Oyun ve Müzik olarak 4 alanda teorik bilgi ve workshoplardan oluşan hizmet içi eğitim verilecektir. Gerekli başvuruların yapılması için gereğini rica ederim.”

KIZLAR ZOR DURUMDA

Kızların okuması için devlet yıllardır çaba gösterir. Bu çabalar sonucu anne-baba, devlete güvenerek kızlarını okula göndermeye başladı. Hatta, bazı illerde, sadece kız öğrencilerin alındığı okullar açıldı. Tabii bunların sadece imam hatip ortaokul ve liseleri olduğunu da belirtelim.

Köyünde okul olmayan ya da yeterli öğrencisi bulunmayan yerlerdeki öğrenciler, merkezi köylere ya da ilçelere servisle taşınıyordu. Milli Eğitim Bakanlığı Taşımalı Eğitim Yönetmeliği’nde değişiklik yaptı. Daha önce taşımalı eğitim uzaklığı 50 kilometre olmasına rağmen bunu sözde tasarruf adı altında 30 kilometreye indirdi. Bunun anlamı özellikle kızlarımız için “okula gitmeyin” demektir. Tasarrufu siz başka yerden yapın, çocukların eğitiminden kısarak, okula gitmelerini engelleyerek tasarruf olmaz. Devletin, tasarruf yapacağı çok şey vardır, siz onlara bakın, onları uygulayın.

PANSİYONUNUZ VAR MI?

Taşımalı eğitime getirilen sınırlama kuşkusuz en çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerimizin köylerinde yaşayanları etkileyecek. Biz “kızlar” diyoruz, ama erkeklerin de aynı sıkıntıyı, sorunu yaşayacağını hatırlatalım. Birçok anne-baba zaten kızlarını taşımalı eğitime bile gönülsüz gönderiyor. Şimdi, bakanlığın engellemesiyle, bu yaygınlaşacak. Mehmet Şimşek’in bütçe için paraya ihtiyacı var. İlkokul çağındaki çocuklarını okula göndermeyenlere para cezası uygulayacak.

Neymiş, köyüne 50 kilometrenin uzağında bulunan yerlerde öğrenciler pansiyonda kalacakmış! Pansiyonunuz mu var, o pansiyonlara kaç aile çocuğunu gönül rızasıyla gönderecektir? Seçim bölgesi Diyarbakır’da sorunları yerinde gören, öğrencilerle, aileleriyle konuşan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’ndan dinliyorum:

İTİBARDAN TASARRUF EDİN

“Örneğin kız çocuklarımızı Silvan’da pansiyonda kalmaya zorluyorlar. Aileler de çok haklı olarak, çocuklarını sosyal nedenlerle pansiyona göndermek istemiyorlar. Çocuklarının taşımalı eğitim kapsamına alınmalarını istiyorlar. Kendi olanaklarıyla her gün Silvan’a gidecek imkanları yok. Milli Eğitim Bakanı’na çağrıda bulunmak istiyorum, yönetmeliği değiştirdiniz ama bu bölgenin şartlarını dikkate almadınız. Sosyal nedenlerle ve haklı olarak aileler çocuklarını pansiyonda bırakmak istemiyorlar.

Bunun geçtiğimiz yıllarda kötü örneklerini görmüşler. O örneklerden dolayı göndermiyorlar. Milli Eğitim Bakanı ve Diyarbakır Valisi bu tür özel hassasiyetleri dikkate alarak, öğrencilere yardımcı olmaları gerekiyor. İtibardan tasarruf edebilirsiniz ama eğitimden tasarruf edemezsiniz. Türkiye’nin en ücra köşesinde yaşayan bir öğrenci eğer okula gitmek istiyorsa, ekonomik kaynaklar buna seferber edilmelidir. İsraf, masraf, tasarruf tedbirleri denilmemelidir.”

Gökçetevek Mahallesi Muhtarı Mehmet Latif Kada, ailelerin maddi imkansızlıkları nedeniyle kızlarını ilçeye gönderemediklerini belirtiyor:

“Öğrencilerimizin okumalarını istiyoruz. Kız öğrencilerimiz de açıkçası aileleri de pansiyonda kalmayı kesinlikle istemiyor. Sorun bizim açımızdan çok büyük. Tasarrufu başka yerlerden yapsınlar, çocuklarımızın öğrenimlerini engellemesinler” diyor.

Onları dinleyen bakanlar olur mu? Bekleyelim, görelim...

Sezgin Tanrıkulu öğrencilerle görüştü.