Ruhbilimci Paul Eckman, insanın temel duygularını 6 başlık altında toplamıştır. Bunlar sırasıyla mutluluk, üzüntü, nefret, korku, şaşırma ve öfkedir. Bunlara ilaveten minnet, şükran, takdir etme, sevme, hoşlanma, memnuniyet, mahcubiyet, heyecanlanma, aşağılama, ayıplama, intikam, suçluluk, övünme, eğlenme, rahatlama, tatmin, kızma, acıma, üzülme, koruma, korunma, affetme gibi duygular da vardır. Ustamız Hayek “İktisat insan yapması (man-made) değildir ama içinde insan vardır” der. (Hayek’in bu sözünü ikide bir tekrarlıyorum çünkü iktisada ilgi duyan herkesin bunu iyi bellemesini istiyorum.) İktisat her bilim gibi, fizik temellidir. İktisatta ileri sürülen tüm tezlerin, hipotezlerin, kuramların ve kanunların fizikte bir izdüşümü vardır. Yoksa, bunlar bilimsel değildir. Çünkü iktisat da bir bilimdir. Ama iktisat, evrenin “cansızlar” kümesinde değil “canlılar” kümesindeki oluşumlarla ilgilidir. Bu kümede, kendine has “kültürü” olan toplumlar ve “duyguları” olan bireyler vardır. Toplumsal ve bireysel davranışlara yön veren en temel duygu “korku”dur. Böyle olduğu için, siyasetin en temel aleti de “korkutmak”tır.
DOLARI KORKU PATLATTI
Korkma ve korkutma, davranışları yönlendiren temel duygu olduğu için olsa gerek, Mehmet Akif Ersoy (yakışıklı ve başarılı televizyon sunucusu olan değil, milli şairimiz) İstiklal Marşı’nın sözleri olan şiirine “Korkma!” kelimesiyle başlamıştır. Nobel Barış Ödüllü “savaşçı” ABD Başkanı Theodore Roosevelt’in, ümidinizi asla kaybetmeyin anlamına gelen “Korkulacak tek şey, korkunun kendisidir” sözü tarihe geçmiştir. Hafta başında CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olması kesinleşen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması üzerine “çarşı karıştı”. Uzun zamandır dizginlenmiş dolar, birkaç saat içimde TL’ye karşı %12 değer kazandı. Yabancı ve yerli yatırımcılar tırstı, borsa çöktü ve işlemlere ara verildi. Merkez Bankası 10 (?) milyar dolar satarak ve faizi artırarak TL’yi savundu. Hiç beklemediğim bu “mini” krizin sebebi, AKP’nin “rakiplerini korkutma” girişimlerinin “geniş halk kitlelerini korkutmakta” başarılı olmasıdır. Zaten bir süredir geçim sıkıntısı yüzünden asabı bozuk olanlar “şartlar daha da kötü olur mu?” geçim sıkıntısı olmayanlar da “param pul olur mu, benim de malıma, mülküme el konur mu?” endişesine kapıldı. Birikimini korumak için liradan kaçtı dolara koştu. Bunun benzeri bir olayı 2021’in son aylarında yaşamıştık.
ENFLASYONUN DÖRT ATLISI
Perşembe günkü yazımda enflasyonun bilinen mekanistik “sebep-sonuç” ilişkisini anlatmaya çalışmıştım. Enflasyon olgusu bütünsel olarak ele alınırsa, bunun dört kök sebebi olduğu anlaşılır: Sırasıyla, 1. Siyasi, 2. İktisadi, 2. Mali ve 4. Enflasyon. İktisatla siyaset birbirinden ayrılamaz. Buna “ekonomi politik” denir ki iktisadın özgün adı bir zamanlar buydu. Ekonomi politik, GSYH artışından ziyade adil gelir dağılımına ağırlık vermek demektir. Para ve maliye kararları, bunun ardından gelir. Enflasyonun sürüp gitmesinin dördüncü sebebi enflasyonun başlamış olmasıdır. Buna enflasyonun ataleti denir. Newton’un Birinci Hareket Kanunu’nu hatırlayın. Yumuşak para TL’yi, kuru bastırıp “sert paraya” (hard currency) benzeterek enflasyonun atalet momentini yenmeye çalışan Mehmet Şimşek ve Fatih Karahan’ın işi, AKP’nin tevessül ettiği bu “rakibi diskalifiye etme” girişimden sonra daha da zorlaştı.
SON SÖZ: Korkandan korkulur.