DÜN televizyonlarda ülkemiz adına utanç verici görüntüler şöyleydi:
Meclis personeli, eğilip kalkıyor, ellerindeki temizleme bezleriyle yerlerdeki kanları siliyordu...
Akan kanlar, yüzlerine yumruk darbeleri yiyen milletvekillerinden yerlere saçılan kanlardı...
Meclis boks ringi değildir! Halk, Meclis’ten sorunlarına çözüm getirmesini bekliyor ama iktidarın umurunda mı bu? Eleştirilere yumrukla cevap veriyor!
Cuma günü Meclis’te çıkan büyük kavgada, muhalif bir milletvekili yediği darbe ile yere yuvarlandı ve yine muhalif bir kadın milletvekilinin de (DEM Partili Gülistan Koçyiğit) kaşı patladı, yüzü kanlar içinde kaldı.
Kadına el kalkar mı? Kadına vurulur mu? Hele Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi yüce bir yerde bu olur mu? Ne yazık ki oluyor! Burası Türkiye!
Her yerde şiddet gören kadın Yüce Meclis’te bile bu akıbetten kurtulamıyor!
Kadına el kaldırmak, kadını yumruklamak hiç kimseye şeref getirmez! Utanç verici, yabani bir davranıştır!
İktidar partisine mensup saldırgan milletvekillerinin, rakiplerini döverek akıttığı kanlar, görevliler tarafından silindi ama Meclis’in alnına yapışan “KARA LEKE” hiçbir zaman silinmeyecek!
AKP’li vekiller akıttıkları kanla gurur duyuyorlar mı?
★★★
AKP döneminde, yalnız Meclis’te değil, Tüm Türkiye’de insanlar daha saldırgan hale geldi.
Ülkede kanın akmadığı tek gün bile olmuyor!
Buna fazla şaşırmamak lazım. Ülkeye yön vermesi gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi kanlı kavgalara sahne olursa ülke de ona benzer! Atalarımız “Balık baştan kokar!” diye boşuna söylememiş.
Bir ülke böyle kavgayla, dövüşle, tokatla, yumrukla yönetilmez!
Büyük bir yeis içinde “Toplum olarak nereye gidiyoruz?” diye sorarken, nereye gittiğimizi düşününce ürperiyoruz!
Şu klasik cümle aklımıza geliyor: “Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete!”
★★★
Meclis Genel Kurulu, muhalefetin isteği üzerine olağanüstü toplanmıştı.
Cezaevinde yatan Can Atalay’ın, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının bağlayıcılığı nedeniyle milletvekilliğinin iadesi ve serbest bırakılması isteniyordu.
Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Meclis kürsüsünde:
“Sizde hiç utanma yok. Zerre haysiyet yok. Din şarlatanlığınıza, göstermelik milliyetçiliğinize kanan, yolsuzluğunuzu, hukuksuzluğunuzu görmezden gelenleri makbul vatandaş yaptınız. Sizden olmayan, suçlarınıza ortak olmayan herkese terörist dediğiniz için Can Atalay’a ‘terörist’ demeniz şaşırtıcı değil. Bu ülkeye Atalay kadar hayrınız dokunsa ömür boyu şükran namazı kılacak insanlarsınız” deyince film koptu, kavga çıktı, yumruklar konuştu.
Sonuç: Türkiye’de siyaset, çok kötü bir puan daha aldı. Yazık!
Acımasız zamlara devam!
Bizim Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir harika! Daha doğrusu “harikalar diyarında yaşıyor” sanki! Her şeyi toz pembe görüyor!
Mehmet Şimşek bey, sık sık tekrarladığı gibi yine “Enflasyon düşüyor!” dedi.
Aynı gün köprülere çok büyük, acımasız zamlar yapıldı!
Daha önce de elektriğe ve doğalgaza yapılan zamlarla halkın canı yakılmıştı!
Ya Mehmet bey, enflasyon düşüyorsa bu zamlar niye? Ayrıca, böyle korkunç zamlar yapılırken enflasyon nasıl düşer?
Rahmetli ekonomist Prof. Güngör Uras hocanın dediği gibi “Biz saf ve bakir Anadolu çocuklarıyız.” Şunu bize bir anlatsana!”
Asgari ücrete “Enflasyon patlar” diye üç kuruş zam bile yapılmadı. 8 ayda otoyol ve köprü ücretlerine üçüncü zam bindirildi.
TÜİK bile “Enflasyon yüzde 61” derken bu yıl köprü ve yollardaki artış toplam yüzde 300’ü buldu. Mehmet Şimşek 14 ay önce göreve geldiğinde enflasyon yüzde 38 idi, şimdi tıraşlanmış TÜİK enflasyonu bile yüzde 61...
Fiyatlar hızla artıyor ama bunlar enflasyonu lafla düşürüyorlar!
GÜNÜN SÖZÜ
Ön tekerlek nereye giderse, arkadaki de oraya gider!