Geçen yıl Kur Korumalı Mevduat (KKM) nedeniyle yaklaşık 900 milyar TL zarar eden Merkez Bankası’nın 2024 zararı ise 500 milyar TL’yi aştı. 2 yıllık toplam zarar 1.4 trilyon TL’yi bulurken, bunun karşılıksız para basarak, enflasyonu körüklediği kesin. Zararın 2025’te de, rezerv satışı olmadığı takdirde, sürmesi bekleniyor.

Merkez Bankası analitik bilançosunda 2023 sonu 894.8 milyar TL olan diğer kalemler rakamı, 26 Aralık 2024’te 1 trilyon 367.1 milyar TL’ye yükseldi. Çok büyük ölçüde zararı gösteren bu hesabın 2024’teki büyümesi 472.3 milyar TL’yi buldu. Buna zorunlu karşılıklara ay sonu ödenecek 50 milyar TL’yi aşkın faiz ödemesi eklenince, zarardaki büyümenin 500 milyar TL’yi aşması, toplam zararın 1.4 trilyon TL’yi bulması bekleniyor.

Bunlar Merkez Bankası analitik bilançosundan çıkan, tahmini zarar rakamları. Merkez diğer rakamının detaylarını açıklamıyor, nisanda açıklayacağı 2024 yılına ilişkin faaliyet raporunda detayları görebileceğiz. Ancak diğer kaleminin çok ağırlıklı bölümünü kar ve zarar rakamı oluşturuyor. Merkez bilançoda detayları nasıl gösterir bilmiyoruz ama bu yılki zararın 500 milyar TL’yi aşması bekleniyor. 2023 resmi zarar rakamı, diğer kaleminin biraz altında kalmıştı.

BU YIL ZARARIN NEDENİ DÖVİZ REZERVİ  

Geçen yılki zararın büyük bölümü KKM hesapları nedeniyle ödenen farklardan oluşuyordu. Ancak bu yılki zararın büyük bölümü, hazirandan itibaren yüklü miktarda alınan döviz rezervi ile bunun yarattığı piyasadaki fazla likiditenin çekilmesi için ödenen faizlerden oluşuyor. Bu kapsama bankaların zorunlu karşılık oranlarının artırılıp bunlara faiz ödenmesini de katmak gerekiyor.

2024 Mayıs sonunda piyasadaki fazla likidite miktarı 141 milyar TL idi. Haziran’dan itibaren alınan dövizler ve bunun karşılığı piyasaya çıkan TL fazlası geçen hafta itibarıyla  976 milyar TL’yi aştı,1 trilyona yaklaştı. Bu likidite fazlasının 878 milyar TL’si açık piyasa işlemleri ve 2.8 milyar dolarlık swapla çekildi. Merkez bu işlemler ve karşılıklar için bankalara faiz ödemesi yapıyor. 

Merkez Bankası zararının 2025’te de devam etmesi bekleniyor. Merkez’in döviz satarak varlıklarını azaltmaması halinde, fazla likidite ve ödenen faiz, dolayısıyla zarar devam edecek. Bu zarar rakamı faize bağlı düşebilir.

BÜTÇE AÇIĞINA BU ZARARI EKLEMEK GEREK

Merkez Bankası zararının karşılıksız para basmak olduğu, enflasyona doğrudan yükseltici etki yaptığını biliyoruz. Üstüne üstlük zarar faiz ödemelerinden oluştuğu için, bunun varlıklı kesimlere yani yüksek tasarruf sahiplerine bir servet transferi olduğu da kesin. Bu yıl iç talebin yeterince düşmemesinde, bu kesimlerin harcamaları, yani ödenen bu faizlerin payı olduğu da biliniyor.

Bu arada bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 5’e düşürülmesi nedeniyle bütçe disiplininin sağlandığı iddia ediliyor ama Merkez Bankası zararının da kamu açığı rakamına eklenmesi gerekiyor. Açığın milli gelire oranı, bu zarar da eklendiğinde, yüzde 6’yı geçiyor. Enflasyonla mücadelenin, yüzde 50 faiz ve TL’nin aşırı değerlenmesine rağmen neden başarılı olamadığı, işte bu tür hesaplarda gizli.