İktidarın şunu hesapladığı anlaşılıyor:

“Önümüzde genel seçime kadar daha 3 buçuk yıllık uzun bir süre var. Bu süre içinde ben istediğimi yaparım. Zamları yağdırırım, milletvekillerini de kürsüde döverim, sokak röportajlarında konuşanları da hapse atarım, kimsenin gözünün yaşına bakmam. Var mı bana yan bakan?”

Ülkemizde yaşanan can sıkıcı olaylardan böyle üzücü bir yorum ortaya çıkıyor.

İktidarın ekonomiyi düzeltip halkı rahata kavuşturmak gibi bir gündemi yok... Olsa zaten, asgari ücrete bir kuruş zam yapmadan (elektriğe, doğalgaza, akaryakıta, köprü ve otoyollara) acımasız zamları peş peşe bindirmezdi!

★★★

Halkımızın büyük bir kısmı, bir dilim ekmeğe muhtaç olmuş, kimin umurunda!

Ülkedeki mutsuzlar kervanına çiftçiler de katılmış bulunuyor.

Binlerce çiftçi, üretim maliyetlerini karşılayamaz hale geldikleri için yollara döküldü, dertlerini anlatmak için eylem yaptı, yolları traktörleriyle kapatıp, “Ülkede üreten de aç, tüketen de!” diye bağırdı ama ne çare, hiçbir sonuç vermedi!

Ürünler tarlada çürürken, vatandaş marketlerde pahalılık nedeniyle filesini dolduramıyor.

Mazottan tohuma kadar adeta çıldıran maliyetler nedeniyle üreticiler “Bu gidiş böyle devam ederse, ülkede üretim biter, millet yiyecek bulamaz hale gelir!” diye feryat ediyor.

Sorumluluk hisseden bir iktidarın bu çığlıklara kulak vermesi lazım ama pek öyle olmuyor! 

Tarım Bakanlığı’nın üreticilerin dertleriyle ilgilendiğini, onlara kol-kanat gerdiğini söyleyemeyiz. Çiftçiye de ülkeye de yazık!

★★★

Rating (derecelendirme) kuruluşları... Dünya Bankası... Bloomberg... Venedik Komisyonu’nun hukuki raporları... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları... 

Tüm bunlar, ülkemizin durumunun hiç de parlak olmadığını, çağa ayak uyduramadığımızı anlatıyor ama iktidarın uyarılara aldırış ettiği yok!

İktidar ve yandaşları “Dış mihrakların verdiği notların bizim için hiçbir kıymeti harbiyesi yok! Biz kendi notumuzu kendimiz veririz! Her şeye hakimiz, ekonomi düzeliyor, enflasyon düşüyor.” iddiasındalar. Fakat...

Ekonomi yönetimi “Enflasyon düşüyor” dedikçe, tam tersine fiyatlar şaha kalkıyor!

Toplum olarak eziyet sarmalında kıvranıyoruz maalesef... Millet 4 yıl daha bu travmaya (psikolojik ve fiziksel sarsıntıya) dayanamaz! Erken seçim tek çare!

Skandalı örtbas etmeyin! 

Hafta içinde skandal bir olay yaşandı! Bursa polisi, hakkında yakalama kararı olduğu iddiasıyla gazeteci Elif Çakır’ı kaldığı otelden alıp apar topar Emniyet’e götürdü. Elif Hanım’ın anlattığına göre kendisine kötü muamele yapıldı, kapatıldığı odada istediği bir bardak su bile verilmedi!

Gazeteci “Ben suçsuzum, hata yapıyorsunuz” demesine rağmen polisler, “Biz gazeteci filan anlamayız. Sen siber suç işlemişsin. Hakkında iki tutuklama kararı var” diye onu terslediler!

Sonra ne oldu? Elif Çakır’ın TC kimlik numarası incelenince “isim benzerliği” olduğu anlaşıldı ve “Pardon, yanlışlık olmuş, hadi git” denildi.

Neresinden bakarsanız bakın, suçsuz birini yakalayıp, TC numarasını incelemeden gözaltına alarak suçlu muamelesi yapmak skandaldır.

Durum medyaya yansıyınca Bursa Emniyeti “Gözaltı işlemi yapılmadı, şahsı davet ettik, geldi. Nezaket çerçevesince davranıldı!” diye açıklama yaptı. Emniyet Genel Müdürlüğü de iki gün geçtikten sonra özür diledi.

Gazeteci Elif Çakır’ı bir cani gibi, 5 polis nezaretinde hastaneye götürüp sağlık kontrolü yaptırılması da mı yanlışlıktı?

Elif Hanım, iktidarı eleştiren bir yazar... “Acaba bu yüzden mi kötü davranıldı? Gözdağı mı verilmek istendi?” diye düşünmeden edemiyor insan...

Sayın İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya... Türkiye bir hukuk devletiyse ve siz de adaletten yanaysanız bu skandalı örtbas etmemeniz gerekiyor!

GÜNÜN SÖZÜ

Bazıları büyük doğar, bazıları büyüklüğü kazanır, bazıları da büyüklük taslar!