Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim. (Mustafa Kemal Atatürk)

Çocukluğum Kars’ta geçti.

Top, hâlâ en sevdiğim oyuncak.

5’te devre 10’da biten ve gol atamayınca saatler süren maçlarımız olurdu.

Alekke ve Güneşspor’dan oluşan 2 takımlı ligimiz vardı. İkisinde de oynadım.

Mahalle maçımız olduğunda iki takımın karmasından oluşan bir nevi milli takımımız bile vardı.

Boşaltılan Çakmak Kışlası ve Hafız Hakkı Paşa Lojmanları’nda subay çocuklarıyla olan maçlarımız, çok çekişmeli geçerdi.

Yeri gelmişken hatırlatayım, mühendislik harikası olan bu tarihi askeri yapılar, şimdi sahipsiz bir şekilde kaderine terk edilmiş durumda.

Bizi en çok cezbeden, askeri lojmanlardaki sahanın kale direklerinin olmasıydı. Kıran kırana geçen maçlarımızda, ‘goldü, değildi’ tartışmaları olmuyordu en azından.

Yine çekişmeli geçen bir maçtı. Sol kanattan kale direğinin soluna gelen ortaya kafayla vurmaya çalıştım. Uzansam da yetişemedim. Ani bir refleksle sağ yumruğumla topa vurdum.

Polisgücü’nde boksa da gidiyorduk o yıllarda. Resmen sağ kroşeyle vurmuştum meşin yuvarlağa ve gol olmuştu.

Sevinmedim attığım gole, sevinemedim çünkü nasıl olsa herkes elimle gol attığımı görmüştür diye düşünmüştüm.

Düşündüğüm gibi olmamıştı. Takım arkadaşlarım çılgınca sevinirken, subay çocuklarında moraller bozuktu tabi.

Bizimkilerin duyacağı şekilde ‘Elle attım golü’ dedim. Arkadaşlardan biri ‘Ola sükut dur, kimse anlamadı’ diye azarladı beni.

Golü elimle attığımı söyleyemedim o an. Emin değilim ama maçı kazandık diye hatırlıyorum, belki de bir farkla.

O maç her aklıma geldiğinde utanırım. Aradan 35 yılı aşkın bir süre geçmiş olsa bile…

Bir daha da tevessül etmedim böyle bir şeye.

Gecikmiş bir özürle başlamak istedim yazıma.

O günkü maçta oynayan subay çocuklarından özür diliyorum.

Çocukluk anımı, mahcubiyetimi niye paylaştığıma gelince…

FUTBOL ATMOSFERİ KEYİF VERMİYOR ARTIK

Pazar günü oynanan Galatasaray-Adanademirspor müsabakasında, Adana temsilcisi maçtan çekildi malûm.

Hakem hatalarını konuşacak değilim.

Aldatmaya yönelik bir hareketi profesyonellikmiş gibi göstermeye çalışan futbolcuları, buna çanak tutan teknik adamları, ateşe körükle giden yöneticileri, gerekli hassasiyeti göstermeyen TFF’yi, reyting uğruna objektifliğini kaybeden meslektaşlarımı ve son olarak ‘Vur kır parçala bu maçı kazan’ anlayışındaki taraftarları yazmak istedim.

Bildiğiniz gibi maçları onlarca kamera çekiyor. ‘Yarın çocuğumun yüzüne nasıl bakarım’ hassasiyeti olan bir baba, onlarca kamera önünde hakemi aldatmaya çalışmaz, çalışmamalı. Ama gelin görün ki profesyonel dublörlere taş çıkartan futbolcular var. Onlarcasını sıralarım.

Mertens, Pazar gecesi yarıda kalan maçın ardından, dünyalar güzeli evladını kucağına alıp taraftarları selamladı. Mimiklerinde zerre pişmanlık yoktu.

Binlerce taraftar, övünülecek bir şey yapmış gibi çılgınca alkışladı Belçikalı futbolcuyu. Daha önce defalarca sergilediği ‘Oyunculuk’ yeteneğini ödüllendirdiler adeta.

YEŞİL ÇİMLER ARENA OLDU

Kölelerin aslanlara parçalatıldığı Colosseumlar ve bundan keyif duyan Romalılar geçti o an için zihnimden. Ürperdim…

Okan Buruk, maçın ardından ‘Benim için penaltı olmamaya daha yakın!’ ifadelerini kullandı. ‘Penaltıyla uzaktan yakından alakası yok be kardeşim.’ deme cesaretini gösterebilirdi. Buruk, cesaret hakkını Adanademirsporlu 21 yaşındaki Yusuf Barasi’ye sinkaflı kelimeler sarf ederek kullandı. Galatasaraylı teknik adam, Adanademirspor Başkanı Murat Sancak’ın bu yöndeki iddialarını yalanlasa da sosyal medyada o anın görüntüleri var. İzleyin, taktir sizin.

'Gecenin asıl mağduru Galatasaray’dır.' diyenlerin sayısı az değil.

Okan Buruk basın toplantısında ‘Bu kararın masum ve anlık bir karar olduğuna inanmıyorum.’ diyerek Adanademirspor cephesini ciddi bir töhmet altında bıraktı. Benzer açıklamalar Galatasaray İkinci Başkanı Metin Öztürk’ten de geldi. El artırdı, ‘Pusuda bekleyenler var.’ dedi. ‘Çamurda güreşenler’ sözünü kullansa da devamını getirmeye cesaret edemedi sanırım.

Adanademirspor cephesi, bu açıklamalara tepkisini ‘Bu karar, sistematik hale gelmiş bilinçli hakem hatalarına ve adaletsizliğe karşı kulübümüzün ortaya koyduğu bir tepkidir.’ ifadeleriyle dile getirdi.

ASIL MAĞDUR KİM?

Medyaya gelince. Erman Toroğlu SÖZCÜ’deki köşesinde geceyi ‘Ali Sami Yen izlese ayıp olmuş derdi!’ başlığıyla özetledi.

Asıl mağdurun Galatasaray olduğunu hararetli bir şekilde savunan gazeteciler de var.

Konu dünya basınında geniş yer bulunca bu durumdan rahatsız olanlara ne demeli peki?

3 Temmuz sürecini hatırlayın. Polis fezlekelerini kesin gerçeklermiş gibi göstermeye çalışıp algı yaratanlar, ezeli rakibini koşa koşa UEFA’ya şikayet edenler, hangi kulübün yöneticileriydi?

Taraftarlara gelince. Sarı kırmızılı taraftarlar hakem hatalarından oluşan kolajlar paylaştı. Rakip takım taraftarları boş durur mu? Onlar da Galatasaray lehine verilen hakem kararlarını, videolarla hatırlattı sosyal medyada.

Arşiv savaşı iyice kızıştı.

2 hafta sonra derbi var. Allah sonumuzu hayretsin.

Bitireyim.

KİMLERİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYOR BU MEÇHUL YAPI?

Galatasaray cephesi yıllardır ‘yapı’ vurgusu yapıyor. Üst üste şampiyon olsa da, farklı kazandığı maçların sonrasında da, en yakın rakibi kimse onun üzerinden de yapıyor.

Kabak tadı verdi resmen.

Evet bir yapı olduğu kesin. Peki, kimin değirmenine su taşıyor bu gizemli yapı?

Cevabı sorularda saklı.

Takla atmakta meşhur, hakemi aldatmakta mahir futbolcular deyince aklınıza ilk hangi isimler geliyor?

Futbolculuğu döneminde yönetici dövmüş, muhabirleri tartaklamış, rakip oyuncunun dişlerini dökmüş, hakemin suratına tükürmüş ve hatta polis zoruyla sahadan çıkarılmış ‘centilmenlik abidesi’ futbolcu desem. Kim ve hangi takım gelir aklınıza?

Öyle kolaycılık yok, minik bir araştırmayla bulursunuz kim olduğunu!

Hakemi ‘Bir daha burada görev alamazsın.’ diye tehdit eden teknik adam,

Maç sırasında yaptığı taşkınlıklar nedeniyle tribüne gönderilen, sonrasında verdiği demeçleriyle hakemleri aşağılayan, hatta kötü sözler söylediğini itiraf eden, 9 maçlık rekor ceza alan teknik adam hangi kulübün hocasıydı?

İktidarlar değişse de ülkeyi yönetenlerle arası her daim iyi olan spor kulübü sizce hangisi?

Resmi posterinde dönemin İçişleri Bakanı’nın da olduğu kulübün Çemişgezekspor olmadığı kesin.

Seçim zamanı siyasetçilere yanağını okşatan başkan deyince hatırınıza gelen zatı muhterem de aklınızın bir köşesinde dursun derim?

Seçil Erzan dolandırıcılık davasında adı geçen isimler hangi takımı işaret ediyor?

Cemaatlerle anılan, yasa dışı bahis sitesinden reklam alan, karaborsada adı geçen, hatta geçmişte UEFA’dan karaborsa bilet satışına izin verdiği için ceza alan, çifte kontratlarla devletten vergi kaçırdığı ayyuka çıkan ancak işlem yapılmayan kulüp peki?

Yoruldum, gerisini sizlerin hafızalarına havale ediyorum.

‘Bisküvi denince akla hemen onun adı gelir.’ desem hangi marka aklınıza geliyorsa, yapı denince hayalinizde canlanan kulübü tahmin etmek zor değil.

Evet bir yapı var, oldukça çürük bir yapı hem de. O yapı mutlaka çökertilmeli. Spor ikliminin selameti için çökertilmek zorunda.

Mızrak çuvala sığmıyor artık! Herkesin gözü önündeki gerçekler daha fazla örtbas edilemeyecek. Adanademirsor, 9 Şubat'ta fitili ateşledi belki de, kim bilir?

Not: Serhan Asker’in yazdığı ‘Efsane Değil İnsanım’ kitabını okuyun derim. Ruhunuza iyi geleceği düşüncesindeyim.