Saygın ekonomi uzmanı Mahfi Eğilmez’in sakladığım yazılarından biri, 2 Ocak 2020’de yayınladığında olay olmuştu. Yazı AKP iktidarının 17 yılı ile ilgiliydi. Bulup okuyun, özetle şöyle...
* Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) ve Kişi Başına Gelir Seviyesi 1985-2001 arasında 3.4 artarken AKP’li yıllardaki artış 3.1!
* Büyüme rakamları artıyor gözükse de AKP’li yıllarda bu artış GSYH ve kişi başına gelire yansımadı!
* AKP öncesi dönemde ortalama yüzde 8 olan işsizlik, 2002’den sonra 10.9 bandına demir attı, yükseldi ama hiç düşmedi!
* Eğilmez 2020’deki yazısında enflasyon geriledi diyor ama sonradan olan oldu. Enflasyonda destan yazılıyor(!)
* Bütçede denge menge kalmadı. Açıkları kapatmak için 2019’da Merkez Bankası’nın yedek akçesi bile bütçeye aktarıldı.
* Cari denge sağlıksız.
* Dış borç arttı. AKP öncesi dış borç artışı 2.1 kat iken AKP döneminde artış 3.4 kata çıktı. Borç stoğu Haziran 2023 itibariyle 475.8 milyar dolar!
* Küresel sistemdeki 17’nciliğimizi kaybettik. AKP iktidarında 19, 20, 21 diye devamlı geriye gidiyoruz.
Eğilmez yazının sonuç bölümünde bir konunun altını çizerek şöyle diyor...
“AKP’nin bu dönemde 61 milyar dolar özelleştirme geliri elde ettiği, AKP iktidarı sırasında Türkiye’ye o döneme kadar giren yabancı sermaye tutarının kat kat üzerinde sermaye girdiği de dikkate alınırsa hemen hemen hiçbir ilerleme olmadığı hatta bazı alanlarda gerilemeler olduğu ortaya çıkıyor!”
Rakamlarda, bizim uçurumdan yuvarlandığımız son üç dört yıl da yok üstelik...
***
Dünya liderimiz memleketi Rize’deydi hafta sonu. Hemşehrilerine seslenirken ‘gelişmeleri’ anlatmak için bir soru sordu onlara ama tek başına iktidarda geçirdikleri 21 koca yılı unutarak!
Aynen şunları dedi, satır satır yazayım ki görmeyen kalmasın...
* Şimdi soruyorum sizlere beş, on sene önce buralar neydi? Şu anda ne olduğunu görüyorsunuz değil mi?
* Artık bu ülkede kimse öz yurdunda garip muamelesi görmüyor!
* Artık bu ülkede doğmamış çocuğundan pirifani mertebesindeki yaşlısına kadar hiç kimse ‘ne olacak halim endişesi’ taşımıyor!
* Çünkü artık Türkiye Cumhuriyeti devleti tek parti faşistlerinin, kendilerini imtiyazlı gören bir avuç siyasi ve ekonomik seçkinin değil, bizatihi milletin devletidir!
Bunları neden yazdım?
İnsanımız boş poşet gibi rüzgar nereye savurursa oraya gider, adeta uzay boşluğunda heba olurken, ülkeyi tek başına yönetenlerin dünyalarının birbirinden nasıl ayrıldığını göstermek için!
Dünyalar ayrı, koptuk gidiyoruz...
Bırak pirifanileri, bu ülkenin ilkokul çocukları ne olacak halim, liseye gelince de insanca yaşamak için hangi ülkeye gidebilirim demesini öğrendi!
Yanında 500-600 kişi çalıştıran yılların iş insanları, fabrikatörleri, babadan tuzu kuruları bile ‘neden yatırım yapmıyorsunuz’ sorusuna, ‘ne olacak halimiz bilmiyoruz’ yanıtı veriyor!
Güvenilir bulursan, TÜİK’in 2022 yaşam memnuniyeti çalışması var. 2003’te ‘çok mutluyum’ diyenlerin oranı mesela yüzde 12 imiş, 2023’te yüzde 5.9’a düşmüş, yarı yarıya.
2003’te mutlu olduğunu ifade edenlerin oranı yüzde 60 iken 2023’te yüzde 40’lara gerilemiş!
Mutsuzlukta en büyük artış ise bu ülkenin gençlerinde!
TÜİK mutluluk-mutsuzluk dese de aslında bal gibi ‘ne olacak halimiz’ araştırması bu!
Dünya liderimizin Rize’de ettiği laflar arasında bir cümle var ki, insanda mutsuzluk kat saysını zıplatıyor. Şöyle ileri gittik, böyle süperiz falan dedikten sonra ekliyor... Daha çok çalışmamız, üretmemiz, mücadele etmemiz gereken bir döneme giriyoruz!
E insaf...
21 yıldır geceli gündüzlü çalıştı bu millet. Tembel diyenlere inat haftada 60 saatten fazla mesai yaptık. OECD ülkeleri arasında en fazla çalışan biziz!
Nasıl çalıştığımızdan haberiniz yoktur belki, bir örnek vereyim.
Ahmet Selçuk Maral ve Mehmet Caner Bahçivancı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin iki başarılı öğrencisi, doktor olacaklar. İkisi ne yapıyor boş zamanlarında biliyor musunuz? Para kazanmak için eğitim gördükleri okulda temizlik görevlisi olarak çalışıyorlar!
Siz iktidara gelmeden önce evin babası çalışır, onun maaşı ile okunur, o tek maaşla ev alınır, kat çıkılır, arada sırada bile olsa tatile gidilir, taksitle araba alınır, askere giden oğlana para gönderilir, kızın düğünü yapılır, akraba, komşu sünnetlerinde altın takılırdı.
Sayenizde bugün artık emekli olmuş anne çalışıyor, baba çalışıyor, oğlan okuldan kalan zamanda kafede garsonluk yapıyor, kız sabah okula gidip öğleden sonra muhasebecide. Yine yetmiyor, yine yetmiyor!
Daha ne kadar çalışacağız? Bunca çalışmamızın karşılığı, özelleştirmeden gelen ekstra 60-70 milyar dolar, yabancı sermayenin getirdiği milyar dolarlar, Hazinemizde biriktirdiğimiz 125 milyar dolar, açık kapatmak için kullanılan kefen paramız Merkez Bankası’nın yedek akçesi nerede?
Biz hiç görmedik.
Sokağa çık sor, bir Allah’ın kulu gördüm demez!
Ne derler biliyor musunuz?
Benimki de soru yani!!!
“Artık bu ülkede doğmamış çocuğundan pirifani mertebesindeki yaşlısına kadar hiç kimse ne olacak halim endişesi taşımıyor” diyebildiğinize göre nereden bileceksiniz?