Ülkenin kaynakları eridi gitti. Milyarlarca liralık hasardan sonra şimdi kurtulunmaya çalışılıyor.
★★★
Kur Korumalı Mevduat son üç haftadır geriliyor. Faiz artınca çözülme yaşanmasını hedefleyen ekonomi yönetiminin bu beklentisine karşın, bankalardaki döviz mevduatı yükseliyor.
Nitekim Kur Korumalı Mevduat’ta meblağ bir haftada 85.5 milyar lira azalırken, aynı hafta yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı 2.2 milyar dolar arttı! Anlaşılacağı üzere sistemden çıkan yine döviz aldı!
★★★
Biraz başa dönelim... 2021 yılında inadım inat mottosuyla doları patlatınca aralık ayında kur korumalıyı devreye sokarak döviz hesaplarına kur farkı ve faiz garantisi veren iktidar yüksek maliyet ile ekonomiyi ve ülkeyi ağır bir yükün altına soktu.
Altta kalanın canı çıktı. Zira zenginler yüzdürüldüğü için bu iş onlara yaradı.
★★★
Döviz ve TL mevduatlarını kur korumalıya dönüştürenlere Hazine ve Merkez Bankası tarafından kur farkı ve politika faizinin 3 puan üstünde faiz ödenirken, bu gelirler vergi ve stopajdan muaf tutuldu.
Faizi anladık da vergi muafiyeti neydi?
Hesapların Hazine, Merkez Bankası kur farkı ve faiz ödemeleri sürekli artarak bütçe ve bilançosunu zorlamaya başlayınca temmuzdan itibaren tüm yük Merkez Bankası’na devredildi. Bu sayede bütçede borç olarak görünmedi.
★★★
Yılın ilk yarısında Hazine ve Merkez’in ödeme toplamı 300 milyar liraya yaklaştı. Muafiyetlerden doğan vergi kayıplarıyla 6 aylık ödeme 350 milyarı buldu.
Temmuzdan bu yana yapılan ödemeler, bilinmiyor. Önceki ödemelerin ortalaması dikkate alındığında 500 milyar liraya yakın bir tutar tahmin ediliyor.
★★★
Ekonomi yönetimi dalgalı kur rejimi uygulandığını söylese de halen kurun baskılandığı aşikar... Kur korumalıda çözülme hızlanır ve çözülen para dövize dönmeye devam ederse, kurları tutmak zorlaşır!
Neden bu haltı yedik diye sormayan olmadıkça daha bunlar çok yaşanır.
Tarımı temelinden ekonomiyi kökünden
“Milli ekonominin temeli tarımdır” diyen Mustafa Kemal Atatürk zihniyetinden, tarımı bitirmek için ant içmiş iktidar anlayışına nasıl gelindi?
Yahu Atatürk Orman Çiftliği’ni yıkıp içerisine saray dikildi... Var mı ötesi?
Oysa zamanında çiftçinin oyunu almak için yapmadıkları kalmamıştı. Şimdi neredeyse ülkede çiftçi kalmadı!
★★★
2006 yılında AKP iktidarı tarafından çıkartılan Tarım Yasası’nın 21’inci maddesi, tarım ve hayvancılığa ayrılacak destekleme bütçesinin, o yılın Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın yüzde 1’inden az olamayacağını hükme bağladı...
Zira bu durum İktidar sahiplerini hiç bağlamadı... Yasa imiş, kanun imiş... Kimse takmadı. Yasanın yürürlüğe girmesinden bu yana geçen 17 yılda tek bir kere bile kendi çıkarttığı yasaya uymadı.
★★★
Yasadaki emredici mali hükümler ve milli gelirin asgari yüzde 1’inin tarım-hayvancılık desteğine ayrılması bugüne kadar uygulanmış olsaydı, milyonlarca üreticinin üretimden kopması, tarım arazilerinin boş tutulması söz konusu olmayacaktı.
Bütün dünyada gıda fiyatları düşerken enflasyon Türkiye’de rekor kırmayacaktı.
2024 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na göre destekleme ödemeleri bütçesi, 2024’te yüzde 44.5 artışla 91 milyar 554 milyon lira olarak öngörülüyor.
Bu, 2024 destekleme ödemelerinin yıl sonunda yüzde 65 düzeyinde öngörülen resmi enflasyon hedefinin 20 puan altında artırılması, çiftçi ve besicinin mağduriyetinin devam edeceği anlamına geliyor.
★★★
Tarım Yasası’na göre Orta Vadeli Program’da 41 trilyon 159 milyar lira olan 2024 GSYH tutarının yüzde 1’i üzerinden tarım ve hayvancılığa ayrılması gereken para 411 milyar 59 milyon lira... Öyle yazıyor yasada...
Peki para nereye gidiyor öyleyse? Kötü yönetime... 2024 bütçesinde faize 1.2 trilyon lira ayrılırken, milyonlarca üretici ve besiciye verilecek destek sadece 91.5 milyar lira...
Milli ekonominin temeli faiz ödemesi oldu yıllar sonra... Bir de kendisi ekonomist olmasa yanmıştık valla...