Bahçeli bir konuştu pir konuştu:
-“Terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM’de DEM Parti grubunda konuşsun, terörün tamamen bittiğini, örgütün lağvedildiğini haykırsın...”
Bu sözler üzerine günlerdir “niyet okumalar” yapılıyor.
Nedir “niyet okuma”; kişinin, başkalarının düşüncelerini, duygularını veya yapacaklarını bildiğini varsayarak onun sözlerini- davranışlarını yorumlaması...
Evet, “niyet okuma” önyargının kardeşidir!
Duyuyoruz, okuyoruz:
-Bahçeli’nin amacı şudur...
-Bahçeli’nin amacı budur...
Herkes Bahçeli “kehanetinde” bulunuyor.
Gördüğüm kadarıyla çoğu kimse, söylenen cümlelerin gerçek anlamını öğrenmeye-kavramaya çalışmıyor. Hemen tepki veriyor!
Bunun temel sebebi, “olumsuz otomatik düşünce” hastalığı. Peki nedir bu?
-Kişi bu olumsuz düşünce yargısını; sabit olan inançlarından, kendine ilişkin algılarından, önyargılarından, insanlara ve olaylara ilişkin genel tutumlarından alıyor. Bu sebeple:
-İşine gelen seçici algılama yapıyor...
-Aşırı genellemede bulunuyor...
-Abartıyor...
-Kişiselleştiriyor...
-Tavrı, ya hep ya da hiç oluyor...
★★★
“Olumsuz otomatik düşünceler” son yıllarda gerek siyasi hayatta, gerek medya dünyasında ve gerekse günlük yaşantıda sık ve sürekli kullanılıyor. Böylece:
Toplumda güvensizlik artıyor...
Geleceğe ilişkin karamsarlık çoğalıyor...
Çaresizlik duygusu toplumu çepeçevre sarıyor...
Umutsuz ve hep şikâyetçilik yaşama karşı isteksizliği, huzursuzluğu doğuruyor...
Ve itibarıyla, problem/ sorun çözme becerileri hayli düşüyor...
Her öncü bu topraklarda taşlanır oldu! Farklı görüşlere tahammül yok...
Bahçeli bu sözleri sarf ederken, kendisinin ve partisinin hangi tepkileri alacağını bilmiyor olabilir mi?
O halde... Neden köprüleri yaktı? Korunaklı siyasi hayatını niye tehlikeye attı?
Kuşkusuz bu sorular bile, “niyet okuma” yapılarak yanıtlanacaktır! Herkeste “Nostradamus kehanet sendromu” rahatsızlığı var; elinde yeterli kanıt olmadan geleceği okumak!
İsteniyor ki; hep olumsuzluk ileri sürülerek, bir kısır döngü sürüp gitsin...
Bakınız:
★★★
Hemfikiriz ki, Bahçeli’nin iktidardan bağımsız çıkış yapması mümkün değil.
Ya çıkışın sebebi?
Ortadoğu yanıyor.
ABD’nin Netanyahu eliyle Ortadoğu’da güç dengesini değiştirmek savaşı yaşanıyor.
Bir yanda ABD liderliğinde NATO, diğer yanda Çin-Rusya liderliğindeki BRICS var. Kapışma büyük...
Buna karşı iktidarın bir oyun kurduğu, bir strateji oluşturmak istediği mutlak değil mi?
Türk devletinin bu olağanüstü olaylara karşı, geleceği inşa etme refleksi nedir?
Bahçeli çıkışını buralardan görmek lazım. Bunun nedeni/ niçini üzerinde ancak bilgi sahibi olarak durabilir; niyet okunarak, kehanette bulunarak değil.
Evet, Bahçeli’nin çıkışı iç politikadan çok, genelde dış politikayı ilgilendiriyor. Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Lübnan’da Türk askeri var. Sınırımızda güvenli bölgeler oluşturduk.
PKK’nın tamamen bitirilmesi için Esat ile normalleşme çalışmaları başlatıldı. Barzani ile PKK’ya karşı ittifak kuruldu. Benzeri gelişmeleri bu açıdan değerlendirmek gerekmiyor mu?
Sonuçta:
Kafamızı kendi toprağımıza gömmeyelim.” Kişilere karşı sürekli aşırı şüpheci/ paranoyak bakıştan çözüm çıkmaz.
Derim ki:
Bırakalım niyet okumaları, olumsuz yıkıcı otomatik düşünceleri...
Somut bilgiler üzerinden tahliller yapalım, tartışalım. Zihinleri sabote etmeyelim, geliştirelim...
İç cepheyi sağlama alalım ki her türlü fırtınaya karşı dayanıklı kalalım.
Unutmayınız ki:
Gerçeklere kayıtsızlık, salt içe yönelik düşünme yapısı gibi psikolojik durumlar, “şizofrenik toplum yaratmak” isteyen emperyalizmin psikoz silahıdır.
Savaşın ilk cephesi olan psikolojik savaşa yenilmeyiniz.