Olimpiyatlar başlamadan 1 hafta önce birisi bize Güney Sudan’ın hazırlık maçında ABD önünde ilk yarıyı 14 sayı farkla bitirdi deseydi, güler geçerdik. Ama haber doğruydu. Neticede LeBron’lu yıldızlar topluluğu ABD’ye 1 sayı ile kaybetmesine rağmen tüm dikkatleri üzerlerine çekmeyi başarmıştı. DOĞU Afrika’da 12 milyon nüfusu, ekonomik zorlukları ve hala tam anlamıyla oturtamadıkları bağımsızlık mücadelesi içerisin deki bir ülkenin çocuklarının bu başarısı, gerçekten şapka çıkarılacak nitelikteydi. 2011’de bağımsızlığını ilan eden ülke hala etnik iç savaş, kıtlık, ekonomik kriz ve salgın hastalıklarla mücadele ederken uluslararası yardımlarla ayakta kalmaya çalışıyor.

Hal böyleyken içlerinden çıkan eski NBA oyuncusu, Dinka kabilesi mensubu eski bir çoban olan ve adına şarkı yazılan (Block The Ball) Manute Bol’un da NBA’den kazandığı paralarla ülkesindeki iç savaşı önleme çabaları, şapka çıkarılacak cinsten.

Bu fotoğrafa bakınca biz niçin olimpiyatları basketbol branşında evden izliyoruz da onlar Paris’te sahada mücadele ediyorlar diye sormaktan kendimi alamıyorum. ÖTE yandan Paris’te mücadele eden takımların gücüne bakınca “İyi ki gitmemişiz” demekten de kendimi alamıyorum. Eğer bugün orada olsak, hazırlık döneminde fark yedikten sonra turnuvalar dan çekilen takımımızı olimpiyatlardan çekemeyeceğimize göre, telafisi mümkün olmayan ağır hasarlar alabilirdik.

Her işte bir hayır var derler ya!

HACIOSMANOĞLU

Sayın Hacıosmanoğlu sakın üzülmesin. Kendisine olimpiyatlar nedeniyle ara verdiğimiz ilgimiz, kısa bir süre sonra yeniden canlanacak!

Türk spor tarihinde ‘hakem alıkoymak/hürriyetini  kısıtlamak’ gibi bir şöhret ile sabıka kaydı bulanan ve günümüzde kabilelerin etkin olduğu Güney Sudan’da bile olmayacak şekilde federasyon başkanı seçilen Hacıosmanoğlu’nun MHK seminerindeki hakemlere karşı yaptığı ipe sapa gelmez konuşmaları, bize sezonun ne kadar renkli geçeceği hususunda işaretler veriyor. HERKES layık olduğu şekilde yönetilmeye devam ediyor!

İMANE KHELİF

İtalyan boksör Angela Carini’nin protesto amaçlı 46.saniyede sahadan çekilmesi ile alevlenen tartışmanın nasıl sonuçlanacağını merakla bekliyoruz.

Geçtiğimiz yıl yüksek testosteren seviyesi sebebi ile dünya şampiyonasından diskalifiye edilen Cezayirli boksörün olimpiyata kabul edilmesi, spor dünyasını ikiye böldü. Kimsenin cinsel eğilimleri ile ilgilenme memize rağmen spor organi zasyonlarının sahadaki müca deleyi eşit şartlarda başlatma gibi bir zorunluluğu olduğunu unutmamız gerek. Bir tarafın haklarını korurken, diğer tarafı dezavantajlı duruma düşürmek bu ölçekteki organizasyonlara yakışmamakta.

Çözüm, problemin içerisinde gizli gibi durmakta. Yani biyolojik farklılıkların yaratacağı avantaj/dezavantaj bilimsel yöntemlerle belirlenerek her iki tarafın hakları korunmalı