İnsansız adalet olmaz. / Adaletsiz insan olur mu? / Olur, olmaz olur mu! / Ama, olmaz olsun... Özdemir Asaf, dört mısralık Adalet şiirinde böyle diyor!
Bizde böyledir, insanla ilgili mevzulara insan yokmuş gibi yaklaşılır.
Rüyamda görsem inanmam, yok daha neler, hayatta olmaz şeklinde hayret ifade eden laflarımız olsa da, olmaz denilenin olduğunu görüp atasözündeki gibi ‘Başa gelmez iş olmaz, ayağa değmez taş olmaz’ demişliğimiz çoktur.
Şarkımız bile var... Kim demiş ki olmaz diye / Yeter ki sen candan iste / Olur, olur bal gibi olur.
Buradaki candan isteyecek kişi sen değilsin elbette.
21 yıldır idare eden, her türlü yetkiyi, parayı pulu, adaleti, emniyeti, eğitimi, geleceğimizi, hatta diyanet sayesinde öte tarafla ilgili işleri bile vicdanlarına teslim ettiğimiz idareciler!
Misal iki üç ay önce parkta bir bankta oturan iki emeklimize gençten bir muhabir yaklaşıp, ‘bey amca sana 5 bin lira verecekler, fakat amcacım sen 5 bin lirayı nah alacaksın’ deseydi, ne derdi sayın iki emekli ona?
Evladım sen hiç terbiye almadın mı, nah falan güzel olmuyor. Hiç olur mu böyle saçmalık!
Ne oldu peki? Bankın sağında oturan emekli Ahmet amcanın hesabına 5 bin lira yatarken, sol tarafta oturan Mehmet amca avucunu yalamadı mı?
Dünyada bir ilkti özel jete doluştular Suudi Arabistan’dan İstanbul’a geldiler. Kendi konsolosluklarına gittiler. Cemal Kaşıkçı’yı yok ettiler. Onlar hallederken bizim istihbarat saniye saniye, hatta testere sesini bile dinleyip kayıt yaptı. Adamlar Kaşıkçı’yı oldu bittiye getirip gitti.
Dünya liderimiz ‘olamaz’ deyip kükredi... “Kaşıkçı konsoloslukta alçakça şehit edildi. Suudi Arabistan bizden belgeleri almak istedi. Belgeleri dinletiriz ama vermeyiz, bir de bunları yok mu edeceksiniz. Ses kaydında üst düzey asker açıkça ‘ben kesmeyi iyi bilirim’ diyor. Bunlar dünyayı enayi mi zannediyor. Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir!”
O gün necip halkımıza, ‘dünya liderimiz ses kasetini, hatta dava dosyasını komple Araplara verecek’ deseydi biri, alacağı yanıt ne olurdu?
Reis günahını vermez onlara!
Ne olduğunu gördük, katillerin dosyasını katillerin adaletine elimizle verdik.
“Hatay 1938’e kadar Fransız işgalindeydi. Fransızlar ezanı yasaklamadı. Hatay Türkiye topraklarına katıldığında ilk yapılan ezanın yasaklanması oldu. Yani Fransız’ın yapmadığı zulmü bu topraklarda yaptılar” dedi bir imam efendi.
Bunu diyenin yanına kar kalacak denseydi, ne derdik? Olmaz, bu kadarı da olmaz!
Soruşturma açılmasını gerektirecek bir durum olmadığı kanaatine varıldı!
Bu imamlar kime güveniyor da konuşuyor sanıyorsun! Diyanetin 10 aylık harcaması Uzay Ajansı’nın toplam harcamasından kat kat fazla olacak denseydi, yanıt belliydi değil mi? Olamaz, daha neler!
Ama oldu. Her ay 4 milyar lira masraf yazan Diyanetin harcamaları uzay işine harcananların 22 kat fazlası oldu.
Patatesi, soğanı, domatesi tane ile almaya başlayan, pazarlarda çıkma sebze meyve peşine düşen, etin tadını unutan milyonlar burnundan solurken biri çıkıp, “Aşırı yoksul, açlık sınırı içinde yaşayan yok” dese hangi atasözünü uygun bulurdunuz kendisine?
Yok devenin başı!
Deminden beri yazıyoruz. Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz bu memlekette!
CHP’li vekilin soru önergesine yanıt verdi Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı Vedat Işıkhan: Asgari ücret 11 bin 402 lira. Bu kapsamda ülkemizde aşırı yoksulluk veya açlık sınırı içinde yaşayan kişi bulunmamaktadır!
Bitti mi peki?
Bitmez bizde pesler, yuhlar, yazıklar olsunlar, bunu da mı görecektikler, haram zıkım olsunlar, bu dünyadan umudu kesip hesabı öbür tarafa bırakmalar...
Karıncayı incitmemiş Hrant Dink’i sokak ortasında katlettiren alçakların tetik çeken parmağı, katil uşağını ‘iyi halli’ bulup aramıza saldılar!
Ne dedik duyunca?
Böyle adalet mi olur...
***
Sen soruyorsun daha olur mu diye. Oldu, oldurdular, oluyor ve sen böyle sessizce izlersen daha çoook olacak.
Mevlana yüzyıllar öncesinden görmüş durumu “Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin. Şaşmam dersin şaşarsın. Öldüm der durur, yine de yaşarsın” demiş.
Aynen öyle yapıyoruz... Bu kadarı da olmaz diyoruz, oluyor. Olanları görünce öldük, bittik diyoruz ama yuvarlanıp gidiyoruz işte!
Sizi bilmem ama bundan sonra ben mesela, ‘olmayacak duaya da amin’ diyeceğim. Çünkü burası olmayacakları olur yapanların ülkesi...