22 Haziran 2023... Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde herhangi bir programı görünmeyen Erdoğan saraydaki ofisinde her zamanki gibi çalışıyor, masasındaki dosyaları inceliyor, imzalanacakları imzalıyordu. Bir ara başını dosyalardan kaldırıp büyük pencerelere doğru baktı. Sonra kalktı, pencereye doğru gitti. Sessizce dalgın dalgın dışarıya baktı.
Bu denli sessiz olduğuna göre aklını kurcalayan, canını sıkan bir şey olmalıydı!
***
Hazine’nin dümenine geçtiği ilk günlerde gözleri ışıl ışıl parlayan, bugünün çiçeği burnunda Mersin milletvekili Nureddin Nebati’nin de programı yoktu!
Twitter hesabında bir gün önceden kalmış ‘parlak’ bir mesaj vardı sadece...
“Lojistikten enerjiye Akdeniz’in parlayan yıldızı Mersinimiz için vakit çalışma vakti!”
***
Rastlantıya bakın... Merkez Bankası başkanı olduğu dönemde de sessizce talimatları yerine getiren Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun yeni başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun da bir programı yoktu dün! Bankacılık sistemi komple ona bağlı olduğu halde, son gelişmeler hakkında bir değerlendirme yapmadı, hatta çıtı çıkmadı!
***
“Faiz sebep, enflasyon neticedir... Bu görevde olduğum sürece faizle mücadelemi sürdüreceğim... Bu konuda nas ortada. Nas ortada olduğuna göre sana, bana ne oluyor” diyen, 2021’in Mart ayından beri faiz indirten, ‘laf dinlemeyip’ indirmeyeleri koltuklarından indiren Erdoğan, ışıl ışıl gözlerle onun ağzının içine ve de memleketin hazinesine bakan Nebati ile ‘olmayacak duaya amin dendiğini bile bile’ defalarca faiz indiren eski Merkez Bankası başkanı Kavcıoğlu’nun durumu dün yukarıdaki gibiydi.
Merkez Bankası’nın yeni başkanı faizi 26 ay sonra yüzde 8.5’ten 15’e çıkarırken onların tarafında yaprak kıpırdamadı yani!
Elbette Erdoğan’ın yanında değildim, masasından kalkıp saray penceresinden uzun uzun dışarıya bakıp bakmadığını bilmem mümkün değil.
Benimkisi görevde olduğu sürece faizle mücadele edeceğine 85 milyonun önünde defalarca söz veren bir insanın, faizin artırıldığı gün ve saatlerdeki çaresizliği, yaşadığı sıkıntıyı tahmin etmeye çalışmak. Olsa olsa canı böyle sıkılmıştır demek...
Dalgın dalgın sarayın penceresinden bakmamıştır belki ama, kabağın kendi başlarında patlamasından korkan Erdoğan’ın yakınında çalışanlar gözüne görünmemek için sarayda köşe kapmaca oynamıştır kesin!
21 yıldır tanıdık artık dünya liderimizi...
Merkez Bankası’ndan gelen, ‘Efendim faizi şimdilik yüzde 15’e çıkaralım diyoruz. Ayağınız alışsın, gelecek ayın artışı Allah kerim! Talimatınız nedir’ sorusuna nas korkusu ile ruhunun derinliklerinde ‘hayııır’ derken, ekonomist kullardan gelen baskı ile ‘tamam’ dediği andan itibaren canı fena sıkılmıştır.
Fakat bu tür karışık durumlar için AKP’li idareciler yıllar içinde şahane bir yöntem geliştirdi. Bu taktiği imar aflı deprem felaketlerinde, helikoptersiz, uçaksız orman yangınlarında, sellerde, aniden buharlaşan milyarlarca dolarlık kayıplarda çok gördük.
Olmadık zamanlarda, olmadık konularda konuşup, her gün türlü açıklamalar yaparken, iş affedilmez yanlışlarından ötürü emeklerin heba olduğu, milletin parasının, geleceğinin hatta hayatının çar çur edildiği mevzulara gelince de ölü taklidine yatıp, fırtına geçene kadar ortalarda görünmemek!
Uzmanlar hesap bile edemiyor faiz yanlışı yüzünden doların, euronun nereye gideceğini, kaybedilen zamanı, milyarlarca doları, alım gücünün düşmesini, kapanmaz cari açığı, borçlanmaları ve en kötüsü sıfırlanan güven duygusunun verdiği zararı.
Emri veren Erdoğan ve uygulayan Nebati ile Kavcıoğlu, yani memleketin faiz üçlüsü... Faizin artırıldığı, yanlışlarının tescillendiği gün ne yaptı?
Ölü taklidi!
Dün başlarını kuma gömenler, bugün yarın başlarlar yine hiç bir şey olmamış, sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi her konuda konuşup kendileri dışında kim varsa suçlamaya.
Kuşkusuz aynen böyle olacak yine. Ama benim merak ettiğim bir konu var... Erdoğan günün birinde tövbe edip, ‘Rabbim affetsin, dışarıdan getirip güvendiklerimiz bizi yanılttı. Nas ortada... Sana, bana, onlara ne oluyor’ deyip bizden bir kez daha helallik ister mi?