Murat AYDIN- Sınav bir yarıştır. Eğitim öğretim sürecinin vazgeçilmez bir parçası olan ölçme değerlendirmedir. Eğitim sistemimizde sürekli yapılan değişiklikler zaman içerisinde değerlendirme ve ölçmede de aynı şekilde değişikliklere neden oldu. Eskiden öğrenciler merkezi sınavlara değişik okullarda girerdi. Bu değişti. Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) olarak adlandırılan sınavda artık öğrenciler eğer değişik şartlar ortaya çıkmamışsa kendi okullarında giriyor.

Bu öğrenciler için moral ve motivasyon açısından önemli bir şey. Temel eğitimdeki çocukların yaşları itibariyle değerlendirme yaparsak, kendini yeni tanıyan, özgüvenini yeni sağlayan gençlerdir. Bu nedenle de ilgili uzmanlar çocukların başarısında ailelere büyük pay biçiyor.

Çocuklarda başarı bilincini oluşturmak ve buna bağlı olarak sınavın varlığını ve başarısını da sınavla gösterebileceği inancını yerleştirmek öğretmenler kadar ailelerinde sorumluluğu altında. Hatta aileler bu konuda daha da önemli. Anca bunu yaparken ailelerin çok dikkatli olması gerekiyor. Çocuklara karşı kesinlikle baskıcı tutum ve davranış sergilemeyin.
Çocukların her şeyden önce kafaları rahat olmalı. Dersine çalışırken, sınava hazırlanırken gireceği sınava ‘Her şeyin sonu olmadığı’ bilincine mutlaka sahip olmalı. Bunu da yapacak olan yine veliler ve öğretmenlerdir.

FIRSAT EŞİTLİĞİ VAR MI?


Özellikle öğretmenler bir ülkenin vazgeçilmezleridir. Bu gün öğretmenler dahil hepimiz, dünya üzerinde yaşayan okula gitmiş herkes öğretmenlerin varlığı ile var olmuştur. Bilgiyi veren öğretmenlerimizin öncelikle çağı takip edip ona göre gelecek nesilleri yetiştirmesi gerekir.

Bugün ülkemizde var olan sınav sistemlerinde en önemli sıkıntılardan biri de ‘Fırsat eşitsizliği’ … Eğitimle ilgili her alanda, her toplantıda öncelikle öne çıkan konuların başında geliyor fırsat eşitliği. Yurt çapında aynı soruların sorulup, yurdun 4 köşesinden 1 milyondan fazla öğrencinin yarışacağı sınava girenler arasında eğitim açısından nasıl bir ‘Fırsat eşitliği’ var. Bunu çok iyi değerlendirmek lazım.

Özel eğitim kurumları ile devlet okulları arasında bile ciddi anlamda farklılıklar ortaya çıkıyor. İstanbul’da kendini ispatlamış ve geçmişten bu güne oturmuş bir eğitim yapısına ulaşmış bir okul ile bugün Anadolu’nun bir çok yerindeki belki öğretim kadrosu bile yeterli olmayan okullardaki öğrencilerin aynı sınavda aynı sorularla değerlendirilmesi ne kadar doğru, bunlar tartışılır.

Türkiye’de adil eşit bir eğitim sisteminin var olması ve yurdun her noktasındaki çocuklarımızın, gençlerimizin sistemden adil bir şekilde yararlanabilmesi için fırsat eşitliği şart.

Bu sistem gençlerin yeteneklerini yok edip köreltiyor. Sınavlarda tek düze sorular yerine gençlerin yeteneklerinin de ölçülmesi gerekir. Acaba bu gençlerimizin kendilerine özgü ne gibi özellikleri var. Bilişimden, teknolojiden mi anlıyor, sanata mı ilgili, matematik mi seviyor…

Bu ölçümler yapılarak sınavlarda yetenekler ortaya çıkartılabilse, o fidanlar kurumadan hem kendi gelecekleri hem de ülke geleceği açısından son derece önemli hale gelecektir.