Çağdaş bir ülkede her şeyden önce adalet olmalı. Adalet olmadan hiçbir iş düzgün gitmez!

İktidar 22 yılda bugüne kadar 9 tane “Yargı Reform Paketi” hazırlayıp hepsini Meclis’ten geçirdi.

9’uncu ve sonuncu Yargı Paketi, geçtiğimiz ay Meclis Genel Kurulu’nda görüşülerek AKP ve MHP oylarıyla kanunlaştı.

Peki, bu 9’uncu paketle, ülkemizin adaletinde bir gelişme olacak mı?

Üzülerek söylüyorum ki, bu ‘yargı paketleri’nin hiçbiri insanlarımıza arzu ettikleri özgürlük, huzur, güven ve adaleti sağlayamadı, sağlayamaz da... Neden?

Çünkü iktidar sadece kendi işine gelen konuları yasalaştırıyor, nalıncı keseri gibi her şeyi kendine yontuyor!

★★★

9’uncu Yargı Paketi’nin kanunlaşmasından sonra şunları sormamız gerekiyor:     

- Ülkede ifade özgürlüğü güçlenecek mi?

- Vatandaşlar hapse girme tehlikesi olmadan düşüncelerini açıklayabilecekler mi?

- Tutuksuz yargılama esas olacak mı?

- Güven veren bir adalet sistemine kavuşacak mıyız?

- Hâkim ve savcılara coğrafi güvence getirilecek mi?

Bunların hiçbiri olmayacak, çünkü allanıp pullanarak topluma sunulan pakette demokratik hayatın bu en önemli konuları yok!

★★★

Artık her olaya kuşkuyla bakar hale geldik! Dilimiz çok yandığı için sütü üfleyerek içmeye başladık.

Görünen köy kılavuz istemez!

9 tane değil, 900 tane yeni yargı paketi hazırlansa, değişen fazla bir şey olmayacak, cezalar arttırılacak, özgürlükler daha da kısıtlanacak.

Bugün Türkiye’de yediğimiz ekmek, içtiğimiz su gibi ihtiyacımız olan şey adalettir.

Bir ülke yalnız adaletle kalkınır, büyür, gelişir...

Haksızlıkların son bulacağına, prangalı hayattan kurtulacağımıza bir inanabilsek, öyle mutlu olurduk ki...

Fakat, mevcut iktidar döneminde ulusumuzun bu evrensel hak ve özgürlüklere kavuşma ihtimali ne yazık ki, yok.

Ülkede hukuk düzelmeden, ekonomi de düzelmez, yoksulluk da bitmez, insanlar umdukları refaha kavuşamaz.

Her şeyden önce bir erken seçim gerekiyor.

Bu iktidar değişmeden, demokratik haklara, düşünce ve fikir özgürlüğüne, rahat bir ekonomik düzene kavuşmanın hayal olduğunu görüyoruz.

Umutlar erken seçimde... Fakat erken seçim ise Kaf Dağı’nın ardında!

Sığınmacılar vatanlarını gerçekten seviyor mu?

Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar, ellerinde Türk ve Suriye bayraklarını dalgalandırarak günlerdir bayram yapıyor, Suriye’de Esad Rejimi’nin çöküşünü kutluyor.

Sığınmacılar, vatanlarını seviyor mu? Gerçekten seviyorlarsa artık ülkelerine dönebilirler ama dönmek isteyen de var, istemeyen de...

Dileriz ülkelerini seven Suriye’lilerin sayısı fazla olur ve giderler. Türkiye de önemli bir dertten kurtulur.

Ahmed El Mahmud adındaki bir Suriyeli “Esad gitti ve artık ülkemize dönmek istiyorum. Orası bizim vatanımız. Türkiye’ye çok teşekkür ediyorum” dedi.

Yasin El Hüseyin adında başka bir Suriyeli sığınmacı “Suriye kurtuldu, özgür bir ülke oldu. Artık yurdumuza dönebiliriz” diye konuştu.

Suriyeli sığınmacılar dileriz bu isteklerinden vazgeçmez ve bir an önce çekip giderler! Esad Rejimi’nin çöküşü, Türkiye’nin sığınmacı yükünden kurtulması için bir şans olabilir.

TEBESSÜM

Ballı maaşlar...

Tapu dairesinde çalışan Temel, mesai dönüşü arkadaşı İdris ile bir kahvehanede buluşmuş... İktidarın yeni yılda yapacağı zamlardan bahsederken İdris:

“Yahu Temel” demiş “Elimize, Bakan’ların, Bakan Yardımcıları’nın, Saray’lıların ballı maaşları geçseydi ne yapardık?”

Temel düşünceli bir şekilde:

“Onu bilmem ama” demiş “Onların eline bizim maaşlar geçseydi ne yaparlardı, onu çok merak ediyorum!”

GÜNÜN SÖZÜ

Bazı insanlar kendi öz vatanlarında bile vatansız gibi yaşarlar