Olimpiyatlar sporun nirvanasıdır. Başarı yolunda çok çalışmak yetmez, sporcuların desteklenmeleri de gerekir. Bu yüzden bazı ülkeler sporcuları için kesenin ağzını açar.
Olimpiyatlarda madalya alan sporcularına en yüksek ödül veren üç ülkeden birincisi Singapur, ikinci Hong Kong üçüncü ise biziz!
Türkiye’de 2013’ten itibaren olimpiyatlarda altın madalya alan sporcularımıza 1000, gümüş alana 600, bronz kazanana da 300 Cumhuriyet altını karşılığı para veriliyor!
Türkiye’yi Kazakistan, Malezya, Filipinler gibi ülkeler izliyor.
Japonya, ABD, Almanya, Kanada listenin alt sıralarında. Zengin Avustralya ise listenin en dibinde.
Madalya çokluğundan mıdır bilinmez, ülkelerin gelişmişlik düzeyi arttıkça madalya ödülü azalıyor!
Olimpiyatlarda durum böyleyken, bilimsel çabalara verilen ödül miktarı ters orantı ile artıyor.
Mesela bilimin nirvanası sayılan Nobel ödülü... 1901’de 150 bin İsviçre Kronu ile başlayan ödül işi 2020’de zamlanarak, 10 milyon Krona çıktı. Bizim parayla 120 milyon lira!
E, her konuda neredeeen nereye geldiğimize göre idarecilerimizin ve onların evlatlarının da bir şeyler yapması yakışır değil mi?
Yaptılar...
ASELSAN dahil iktidara yakın büyük holdinglerin sponsor olduğu, kamu kurumları tarafından desteklenen Bilal Erdoğan başkanlığındaki İlim Yayma Vakfı 2019’da birinciye 300 bin lira verilen ‘toplam 500 bin lira’ ile başlattığı bilim ödülü yolculuğuna bu yıl ‘büyük zam’ yaptı!
Vakıf başkanı, “Herhalde 10-15 yıl içerisinde Nobel’i (Bilim ödülünü kastetti galiba. Çünkü Orhan Pamuk 2006’da Nobel Edebiyat ödülü almıştı) yakalayabileceğimizi düşünebiliriz. Şu anki trendle bu da fena değil” diyerek 2023 ödül miktarını şöyle duyurdu:
“Sadece araştırmasından dolayı, sadece akademik çalışmasından dolayı büyük ödül veriliyor. Büyük ödül 150 tam altın, diğer iki ödül ise 50’şer tam altın. Yani bununla bir cazibe oluşturabiliriz...”
Yandaş medya müjdeyi gururla manşetlere taşıdı. Yandaş olmayanlar bile, ‘vay be’ dedi.
Bense bu yıl ödül alacaklar adına üzüldüm! Ekonomik kayıpları büyük olacak...
Nasıl mı?
Mesela Prof. Dr. Fikrettin Şahin 22 Aralık 2019’da, ‘Obezite Sorununun Kontrolü ve Tedavisi için Borlu Çözüm Çalışması’ ile vakfın 300 bin liralık ödülünü cumhurbaşkanının elinden alırken tam altın bin 900 lira falandı.
Yani o günün 300 bin lirası ile en az 158 tam altın alınıyordu!
Bilal Erdoğan’ın vakfından 2023 yılı ödülü alacak bilimsel çalışma sahibi peki?
150 tam altın alacak!
Devlet olanakları ile desteklenen vakıf bilim için kesenin ağzını açtı denecek bir hal var mı ortada?
Bu durum, ne ‘bilim için çırpınan’ İlim Yayma Vakfı’na, ne ilim irfana kendini vakfetmiş vakfın başkanı Bilal Erdoğan’a ne de ödülleri sahiplerine verecek dünya liderimize yakışmaz!
Duayen gazeteciler gibi yapıp, ‘yanlıştan dönüleceğine kanaatimiz tam’ falan desek etkili olur, seçimden sonra milyonların ekonomik kayıplarının giderilerek İsviçre düzeyine çıkarıldığı gibi bu ödül işi de Nobel ayarına getirilip altın kayıpları telafi edilir mi acaba?
***
Bak, iki yıl önce 158 tam altın almaya yeten ödül parası 300 bin lira ile bugün tanesi 9 bin 500 liradan 32 tam altın alamıyorsun bile...
Yani, paramızın satın alma değerinden 126 tam altın uçup gitmişken...
Yoksulluk yüzünden 1 milyon 738 çocuğumuz okulu terk etmişken...
TÜİK verilerine göre bile 15-24 yaş grubundaki 12 milyon gencimizden 2 milyon 736 bini ne eğitimde ne istihdamda yer almazken...
Yüksek öğrenim gören gençlerimizin yüzde 29.7’si boşta gezerken...
Üniversite sayısını 76’dan 207’ye, öğrenci sayısını 1.9 milyondan 8 milyona çıkardık diye övündüğünüz, 2021’de 42 milyar lira olan, ‘pul olmuş paramızla’ artır-mış gibi yaparak 2022’de büyük bölümü personel gideri 57 milyara yükseltilen yükseköğretim bütçesi ile 10-15 yılda Nobel gelir diyerek janjanlı laflar etmek milleti saf yerine koymaktır!
Ödül parasının iki yılda geldiği hale bakılırsa evet bir Nobel’i çoktan hakettik... Sabır Nobeli.