Neyi bekliyoruz?
Enflasyonun düşmesini...
Bizi böyle iyimser bir bekleyişe sürükleyen nedir?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri...
2018 yılından beri “Enflasyonu Allah’ın izniyle düşüreceğiz. Halkı enflasyona ezdirmemek boynumuzun borcu.” diyor.
Bu da hâliyle “az da olsa” umutlanmamıza yol açıyor.
Fakat inatçı enflasyon düşmüyor bir türlü...
Tam tersine fiyatlar doludizgin gidiyor! Enflasyon kamçılanmış gibi hamleler yaparak canımızı yakmaya devam ediyor.
Merkez Bankası perşembe günü sürpriz yaparak politika faizini 7 puan arttırıp yüzde 25’e çıkarttı. Bu karar, Erdoğan’ın “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” tezi ile çelişiyor ama doğru atılan bir adımdır. Ancak bu bile durumu düzeltmeye yeterli değil. 21 Eylül’de yapılacak yeni toplantıda faizin daha da artırılması kaçınılmazdır!
★★★
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Enflasyonu vatandaşımızın hayatından çıkartacağız. Vatandaşlarımdan biraz daha sabırlı olmalarını, biz güvenmelerini ve destek vermelerini rica ediyoruz.” diyor.
Bu kaçıncı sabır isteyişi, hatırlamıyorum ama... Ekonomi vatandaşın sabrıyla düzelmez! Vatandaşın sabrıyla enflasyon ve pahalılık bitmez...
Son iki ay içinde temel maddelere yüzde yüze varan oranlarda zam yapılırken piyasaların yangın yerine dönmemesi mümkün değil. Vatandaş ister istemez sabrediyor!
★★★
Seçim öncesi litresi 20 liranın altında olan benzin fiyatı bugün 40 liraya yaklaşmış durumda... Akaryakıt başta olmak üzere yapılan zamlarla hemen her ürünün fiyatları katlanmış durumda...
Buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan enflasyonun tek haneye indirileceğini vaat edip sabır istedi. “Umut fakirin ekmeğidir” diye biz de yine umuda kapıldık, fakat...
Onun bu vaadi Merkez Bankası’nın tahmini ile çelişti...
Banka yetkilileri Erdoğan’ın aksine, 2026 yılına kadar enflasyonda “Tek hane” beklenmiyor. Yani, enflasyon 3 yıl daha başımıza bela olmaya devam edecek.
Vatandaştan “Sabır” istemek iyi de... Çarşı-pazardaki yangına nasıl dayanacak bu millet?
Gerçek şu ki;
Vatandaşta sıkacak ne kemer kaldı, ne sabır!
“Suçumuz devlete güvenmek mi?”
Türk Lirası’ndaki aşırı değer kaybını azaltmak için 20 ay önce devreye sokulan Kur Korumalı Mevduat (KKM) ekonominin sırtına kambur oldu.
Merkez Bankası bu sistemden kurtulmak için bankalara “Vadesi dolan Kur Korumalı Mevduat hesaplarını standart Türk Lirası hesabına dönüştürme hedefi” getirdi.
İktidara güvenerek birikimlerini dövize değil de KKM’ye yatıran insanların paraları belli bir faizle normal Türk Lirası hesaplarına dönüşecek.
Dolar, Euro ve altından şaşmayanlar yine kârlı çıkacaklar.
Kur Korumalı Mevduat, hızla artan dolar kurunu bastırmak için icat edilmişti ama yeteri kadar bastıramadı ve doların fiyatı 27 lirayı geçti.
Hazine’ye müthiş yük getiren Kur Korumalı Mevduat’ın devlete maliyeti yaklaşık 700 milyar lira oldu.
Böyle olacağı tüm ekonomistler tarafından anlatılmış, yetkililer uyarılmıştı ama Maliye Bakanı Nebati “Kur Korumalı Mevduat çağın buluşu oldu. Olumlu sonuçlarını kısa sürede göreceğiz” diye böbürlenmişti.
Ee, gördük tabii... KKM devleti borca batırdı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kötü gidişi önlesin diye Mehmet Şimşek ile Hafize Gaye Erkan’ı göreve getirdi. Onlar da KKM’den kurtulmaya karar verdiler.
Şimdi bankalar müşterilerini TL mevduatına geçmeye ikna etmeye çalışacak.
Hatayı iktidar yaptı, kabak bankaların başında patladı!
Sözün özü: Türk Lirası’na güvenenler bir kez daha yaya kaldı. Şimdi bazı yurttaşlardan “Suçumuz devlete güvenmek mi?” şeklinde mesajlar alıyorum.
İktidar, vatandaşlarımızın sabırlı olmalarını itiyor ve “Bize güvenin” diyor. Sabır ve güven iyi de, nereye kadar?
GÜNÜN SÖZÜ
Gençliğinde birikim yapmayan, yaşlılığında sığınacak gölge bulamaz!
