Süper Lig'de sezonun ilk yarısını namağlup tamamlayan, Avrupa'da ilk 8 umutlarını son iki maça taşıyan, onlarca eksikle derbide kendini ezdirmeyen bir Fenerbahçe, taraftarını geleceğe umutla baktırıyor.
Domenico Tedesco tedrisatında her geçen gün oyunu biraz daha oturan, saha içinde kimliğini bulan bir Fenerbahçe var. Bunun yanında çok kıymetli bir durum da var; altyapı çıkışlı isimlerin zorunluluktan ziyade, zamanı geldiği için şans bulabiliyor oluşu... Önce Yiğit Efe Demir, ardından Kamil Efe Üregen ve son olarak Haydar Karataş ile Alaettin Ekici forma şansı bulup sahne sıralarını kullandı. Uzun soluklu başarılar isteniyorsa, akademi bünyesindeki futbolcuların gelişimi her şeyden önemli.
Şimdi yaklaşan bir transfer süreci de var. Yönetimin, daha evvel kadro mühendisliğinde yapılan yanlışları tamamen olmasa da ciddi manada düzeltme fırsatı söz konusu. Bu doğrultuda ilk adım 40 milyon Euro'nun üzerinde yatırım yapılan kanat rotasyon için atılıyor. Delici, adam eksilten bir kanat eklemesi yapıldıktan sonra sıra 3 kritik bölgeye geliyor; forvet, 8 numara ve sol stoper. Hem lig hem de Avrupa'da başarı hedefi koyuluyorsa bu bölgelere nokta atışı yapmak istekten ziyade bir ihtiyaç konumunda.
Kulübün ihtiyaçlarını tamamlarken mali açıdan da çok rahat olmadığını hatırlatmakta fayda var. Transfer limitlerinin rahatlaması için kritik takviyeler kadar elden çıkarılacak isimler de önemli. Hem bonservis geliri getirecek hem de yabancı kontenjanını rahatlatacak satışlar olmadığı sürece, yönetim el sıkıştığı isimleri bekletmek zorunda kalarak 'geç kalındı' baskısının tam merkezine oturabilir.
Şu sıralar Fenerbahçe'den söz ederken tamamen saha içinde kalmak pek de mümkün değil. Saha dışına çıkmamayı tarz olarak benimseyen bir yönetim modeli olsa da son yaşananlardan ötürü suya sabuna dokunmadan geçmek çok yakışı kalmaz.
Eğri oturup doğru konuşmak lazım. İlk resmi açıklamada 'başkanlık makamında gözaltına alındı' ifadesini gören her Fenerbahçeli istemsizce geçmişe dalıp gelmiştir. Yaşanan süreçte Fenerbahçe taraftarının 3 Temmuz travmalarının tetiklenmesinden daha normal bir şey yok. Böyle zamanlarda tutkuları dinlemek ve bilgi kirliliği yaratmak yerine 'suçluluğu kanıtlanana kadar herkes suçsuzdur' ilkesini göz ardı etmeden yargının işini doğru yapmasını beklemekten daha doğru bir seçenek yok.
'Fenerbahçe'nin sezon başındaki seçimden sonra yakaladığı olumlu hava, son yaşananların etkisi ile olumsuz etkilenir mi' sorusunun yanıtını da yine sarı lacivertli camia ve taraftar verdi. Yönetim, inanılmaz zorlu bir süreci sakin ve kontrollü şekilde atlatarak ciddi bir sınavın üstesinden geldi. Kulüp dışından gelen 'Sadettin Saran istifa etmeli' çağrısı da camiada karşılık bulmadı. Soruşturma Fenerbahçe'den bağımsız ve kişisel bile olsa, taraftarların 'başkanlık makamı'na sahip çıkma arzusu, sürecin akacağı yolu da belirledi. Eski başkan Ali Koç'un 'çatlak ses istemiyorum' çıkışı da eşine az rastlanır bir destek örneği oldu.