Sevgili okurlarım, Türkiye her gün yaşanan olaylarla çalkalanıyor, ortalık bir türlü durulmuyor.
CHP ve Özgür Özel bu kargaşa ortamında iyi işler yaptı...
Ve bence (sevelim ya da sevmeyelim) Özgür Özel bu yaşananlarla birlikte “lider” olduğunu kanıtladı.
Bu, partinin genel başkanı olmanın ötesinde bir durumdur ve çok önemlidir.
Olaylar karşısında sağlam durdu, büyük kitleleri coşturup etkiledi, herhangi bir gaf yapmadı ve toplumda hayal kırıklığı yaratmadı.
Şimdi sıra önümüzdeki cumartesi günü İstanbul Maltepe’de yapılacak büyük mitingde. Büyük kalabalıklar toplanacak ve orada yapacağı konuşma ile kitleleri bir kez daha etkileyecektir.
AKP-MHP koalisyonu artık resmen çatırdıyor.
Bu gidişi durdurmak artık söz konusu değil.
★★★
Şimdi sırada CHP’nin 6 Nisan günü yapılacak olağanüstü kurultayı var. O gün acaba neler olacak.
En önemlisi, Kemal Kılıçdaroğlu acaba ne yapacak!
Kemal Bey partisine hem olumlu, hem de olumsuz katkıları olmuş eski genel başkandır.
Hataları da vardır sevapları da...
Siyasi başarıları ile birlikte başarısızlıkları da olmuştur...
Şimdi bunları tek tek sıralamanın yeri ve zamanı değil.
Ancak bir tek şeyi mutlaka vurgulamak gerekirse Kemal Bey her açıdan dürüst ve saygın adamdır.
Önemli olan eski genel başkanın hele bu kargaşa ortamında bundan sonra yapacakları, nasıl bir tavır alacağı ve söyleyecekleridir.
★★★
“Kemal Bey, sıradan bir vatandaş kimliğimle sizden bir istirhamım var. Uzun yıllar boyunca partinizin genel başkanlığını yaptınız.
Ama hem memleketin koşulları ve hem de CHP’nin yönetim kadroları artık değişti.
Şimdi sizden beklenen partinin yeni kadrolarına köstek değil destek olmaktır.
Unutmayınız ki Recep Tayyip şu kısa vadede sizden bir şeyler bekliyor! Beklentisine göre kurultay vesilesiyle çıkacaksınız ortaya, parti içinde muhalefet yapacak ve yönetimi yıpratacaksınız!..
Ve o da memleketin bu kritik ortamında sizin sözlerinizi ve çıkışlarınızı örnek gösterip kendisi için kullanacak.
Lütfen, istirham ediyorum, şu ortamda “Bir bölen” olmayınız.
O takdirde Recep Tayyip’in değirmenine su taşımış ve ekmeğine yağ sürmüş olursunuz.
Size yakışmaz.
Çok önemli bir süreçten geçiyoruz, sanırım tarih önünde böyle anılmayı siz de istemezsiniz. Teşekkür ederim.”

Sevgili okurlarım, Türkiye’de yer yerinden oynuyor. Memleketin dört bir yanında düzenlenen mitinglere ve yürüyüşlere milyonlarca insanımız katılıyor.
Herkes bunların 23 yıllık ‘marifetlerine’, tek adam yönetimine, kurulan baskı rejimine tepkilerini dile getiriyor.
Gösterilerin bir bölümünü, özellikle Saraçhane mitinglerini televizyon kanallarından izlerken bir şey dikkatimi çekti.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) oralarda hiç yoktu!
Bir tek flama, pankart, afiş göremedik.
Dernek üyesi bireyler mutlaka vardı ama dernek yönetimi yoktu.
★★★
ADD bu memleketin en önemli sivil toplum kuruluşlarından biridir. Atatürkçü düşünceyi içtenlikle savunan ve bu iktidarı reddeden her kesimden yüz binlerce bilinçli üyesi vardır.
ADD olarak belli konularda böylesine pasif kalmak kusura bakmayın ama size yakışmaz.
Aynı durumu yaşanan son teğmenler olayında da görmüştük.
Türk ordusunun “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykıran subayları TSK’dan haksız yere kovulurken de ADD olarak sesiniz soluğunuz pek çıkmadı.
Bütün bunlar olurken, özellikle son olaylarda sadece bir tek çıkışınıza tanıklık ettik...
Bir gazetede bir gün yayınlanan tam sayfalık bir ilan!
Ellerinize sağlık ama bu kadarcık tepki ADD’ye yakıştı mı!
★★★
Bunları söylediğim için kusura bakmayınız ama benim gönlümde ADD sevgisi bambaşkadır...
Zira benim eşim Tansel Çölaşan tam sekiz yıl boyunca bu kuruluşun başkanı olarak görev yaptı. O süreçte hangi sıkıntılar yaşandı, karşılarına hangi engeller çıkarıldı, hangi mücadeleler nasıl verildi, hepsinin bire bir tanığıyım.
O yüzden, memlekette kritik gelişmeler olduğunda gözlerimiz hemen ADD’nin vereceği sesi arıyor ama duymak pek kolay olmuyor!
Saraçhane mitinglerinde de durum ne yazık ki değişmedi.
ADD oralarda hiç yoktu.
Bundan sonra olmasını dilerim!