Sevgili okurlarım karşımızda memleketi her yönden karıştıran, her konuda allak bullak eden bir iktidar var. Şimdi bütün amacı milleti korkutup sindirmek ve akla hayale gelmeyen bir takım yöntemler keşfederek ana muhalefet partisini yıpratmak, yok etmek.
‘Yok etmek’ diyorum, tamamen doğrudur. CHP’yi suçlayacaksın, içini dışını karıştıracaksın, elindeki bütün olanakları kullanıp Türkiye’yi bu gibi cingözce buluşlarınla altüst edeceksin, seçimlerde kaybettiğin belediyeleri böyle atraksiyonlarla ele geçireceksin! Tablo budur.
Dünkü mahkeme kararından, CHP’nin yok edilmesine yönelik iddialardan yola çıkıldığında bazıları ‘iyimser’ tahminlerde bulunup ‘Çok şükür bu iş büyük ölçüde bitti, davayı kazanmış olduk’ diyor. Sakın aldanmayın.
Dün olan, sadece mahkemenin 24 Ekim’e ertelenmiş olmasıdır.
Önümüzdeki 24 Ekim Cuma gününe denk geliyor. Cuma bu gibi çetrefilli siyasi işlerle ilgili bir gündür!
Örneğin bizde darbeler dahil çok önemli bazı kararlar Cuma günü devreye sokulur ki çok kritik olan iki günlük bir zaman kazanılsın, dövizin, borsanın falan nereye doğru gideceği görülsün, ekonomide panik ve kargaşa ortamı olmasın, toplumun göstereceği tepkiler bilinsin!
Yanılmayı dilerim.
Ancak CHP’nin iyice sarsılmasına yönelik olan bu dava henüz bitmemiş, sadece ertelenmiştir.
★★★
Bütün bunlar olup biterken karşımıza çıkan, ya da çıkarılan en önemli gerçek bellidir. İktidar amacına ulaşabilmek için elindeki yargı sopasını kullanıyor...
Yargı sopası ve polis gücü!
Ana muhalefet partisinin İstanbul il örgütü binasını yüzlerce polisle, biber gazı sıkarak ele geçirdiler.
Üç gün önce İstanbul’da İmamoğlu’nun sanık olarak yargılandığı dava görüldü. İmamoğlu tutuklu idi ama avukatı Mehmet Pehlivan da tutuklanmıştı.
Avukatın duruşma salonuna gelmesine izin verilmedi, savunmasını yatmakta olduğu hapishaneden yapmak zorunda kaldı.
Bir siyasi dava düşünün, hem sanık tutuklu ve hem de avukatı!
Böyle bir olay ‘demokratik’ olduğunu iddia eden hangi ülkede olabilir?
★★★
13 yıl boyunca partisinin genel başkanlığını yapan, ancak şimdi kendisini ‘kuzuların sessizliğine’ gömmüş olan bir siyasetçi!
Kılıçdaroğlu!
Neyi beklediği belli...
Mahkeme bir önceki kurultayın iptal edilmesine karar verecek ve beyefendi bu kararın hemen ardından yeniden (ve otomatik olarak) CHP’nin genel başkanı olacak!
İktidar cephesinden sürekli fışkıran seslere ister istemez kulak veriyoruz...
‘Umudumuz Kemal Bey!’
Bay Kemal şimdi oldu umudumuz Kemal Bey!
★★★
Bu süreçte her konuda hemen yanı başımızda olan biri daha var.
Cumhurbaşkanı kimliği ile Recep Tayyip!
O makama seçildiğinde (anayasada yer alan) yazılı metin uyarınca ‘tarafsızlık’ yemini etmiş bir siyasetçi.
Üstelik bu yemini namusu ve şerefi üzerine ediyor!
Şimdi bu memlekette bir kişi çıksın ortaya ve desin ki “Bu cumhurbaşkanı tarafsızdır, anayasaya saygılıdır, ettiği yemini çiğnememiştir!..”
Bu durum hem AKP iktidarının ve hem de Recep Tayyip’in yumuşak karnıdır. Başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin bu konunun üzerine niçin gitmediğini, hem de ısrarla gidip hesap sormadığını anlamak mümkün değildir.
Hukuk yok edilmiş, adalet yok edilmiş anayasada yer alan yemin metni bile her gün kendisi tarafından açıkça, pervasızca çiğneniyor...
Ve bu beyefendi son derece rahat çünkü memlekette bu konunun üzerine giden yok!
★★★
Sevgili okurlarım tekrar söylüyorum, dünkü mahkeme kararından sonra hiç kimse sevinmesin, bu işin olumlu biteceğini düşünüp kendisini kandırmasın.
Umarım öyle olur ama bu gibi umutlar için biraz frene basmak iyi olacak!
Dünkü karar sadece bir ertelemedir, bundan sonrasını hep birlikte göreceğiz.
Bugünkü ortama bizi bir anda getirmediler. Olacakların planlaması aylar öncesinden başlamıştı.
Recep Tayyip yönetimindeki Saray orkestrasının korosuyla birlikte çalgıcıları bu olacakları inceden inceye araştırdılar, durumları ayarladılar, olacaklara karar verdiler ve uygulama aşamasına geçtiler...
Çünkü uyguladıkları ekonomik ve sosyal politikaların Türk milletini rahatsız edeceğini, bu işin sonunun iyi gelmeyeceğini biliyorlardı.
O konuda asla yanılmadılar!..
Ve adım adım günümüze geldiler.
Umutları özellikle CHP’yi siyaset sahnesinden silmekti. Medya gücü, yargı sopası, polis gücü ve en önemlisi devlet gücü, ‘şimdilik’ hepsi ellerinde.
Filmin sonunu hep birlikte göreceğiz.