Bankacı Seçil Erzan’ın kırık telefonu açıldı; silinmiş WhatsApp yazışmaları geri getirildi. Erzan’ın dolandırıcılıkla ilgili 74 kişiyle yaptığı yazışmalar bilirkişi tarafından rapora dönüştürülerek, İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu.
Bu 74 kişi arasında Mert Zeydanlı da var.
“Zeydanlı kim?” diyeceksiniz.
Anlatayım.
15. MAĞDUR
Erzan, İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan ilk davada 14 ayrı dolandırıcılık iddiasından suçlanıyor.
Savcılık 20 Kasım’da 15. mağdurla ilgili ek iddianame düzenledi.
Ek iddianame ana davayla birleşti.
Zeydanlı, 15. mağdur olarak dosyaya katıldı.
Zeydanlı, ifadesinde, Erzan’ın fona katılmayı önerdiğini ifade ederek, şunları söylüyor:
“Fatih Terim’in özel fonuna iki milyon dolar yatırırsam 45 gün sonra yüzde 20 kâr alacağımı ama bu bilginin çok gizli olduğunu söyledi.”
Kar payı yüzde 35’e çıkarılınca...
Ertesi gün 1.525.000 doları bankada teslim etti.
Kar payı yüzde 35’e çıkarılınca 500.000 dolar daha getirdi.
Bitmiyor.
Dört gün vadeli yüksek faiz karşılığında 695.000n dolar verdi.
Ancak dört gün sonra parasını geri alamadı.
Yalnızca 400.000 doları kurtardıysa da...
Onu da 17 Şubat’ta Erzan’a verdi.
Zeydanlı:
“Fatih Terim Fonu’nun gerçek olduğuna inandırdı. Dekont ve belge almadım. Yatırımcısı gizli olan fona dekont verilmesi mümkün olmazdı. Verseler şaşırırdım.”
Evet, dekont almadı ancak...
Zeydanlı, iki ayrı senet imzalattı.
1.500.000 dolar vererek, 2.045.000 dolarlık...
400.000 dolara karşılık 1.050.000 dolarlık senet aldı.
Bir senette borçlu hanesinde Erkasap, kefil olarak Erzan vardı. Hiç insan, fon adı altında verdiği paraya karşılık bankadan senet alır mı?
Bankanın senet verdiği görülmüş iş mi?
Olmaz ya, diyelim, verdi.
Bankayla ilgisi olmayan Erkasap niçin borçlu diye imza atsın?
SAVCILIKTA YALAN SÖYLEDİ
Kaldı ki Zeydanlı, Denizbank’a verdiği ifadede, Erzan’ın talebi üzerine dolandırılan Bülent Çeviker’i kandırmak için onunla banka yetkilisi gibi konuştuğunu itiraf etmişti.
Erzan da İnci Çeviker’i ikna için Zeydanlı’dan yardım istediğini belirtmişti.
Ancak Zeydanlı, savcılıkta verdiği ifadesinde, “Kendimi banka çalışanı olarak tanıtmadım” diye yalan bilgi verdi. Zeydanlı, sanık olarak yargılanması gerekirken mağdur ilan edildi.
Ve gerçek, Erzan’ın kırık telefonundan çıktı.
‘FON SENİN ADINA DİYELİM’
Erzan’ın kurtarılan WhatsApp yazışmaları arasında Zeydanlı ile diyalogları var.
İlki, 21 Şubat 2023’te.
Erzan, “Yarın seni bir müşteri ile tanıştırsam. Fon senin adına desek” diye teklifte bulunuyor.
Yazışma şöyle:
Erzan: Yarın seni bir müşterimle tanıştırsam. Fon senin adına desek. 3 var. Ne dersin?
Zeydanlı: Stres olurum derim. Sen bi hallet de işlerini. Yoksa hocayı da mı bana öyle tanıştırdın? Sen var ya...
Erzan: Yok be. Deli misin. Kızı hoca ile tanıştıramam ki.
Zeydanlı: Bitir işini de konuşalım detaylı.
Erzan: Sen ikna edersin.
‘HAZİNE GİBİ GÖRÜŞ’
İkinci yazışma, 28 Şubat’ta.
Erzan “Seni arayacağım, bizim Hazine gibi görüşebilir misin?” diye soruyor. Zeydanlı kabul ediyor.
Erzan: Seni arayacağım, bizim Hazine gibi görüşebilir misin? İkna etmeye çalışıyorum.
Zeydanlı: Bugün annemi PET’e (Tomografi) getirdim. Kolon kanseri çıktı. Tetkik yapılıyor.
Erzan: Ayy çok üzüldüm, geçmiş olsun.
Zeydanlı: Teşekkür ederim. Şimdi giriyor, bekliyoruz.
Erzan: 10 milyon dicektim. Güzel konuş. 2 milyon girişte. Şu anda 3.400.
Zeydanlı: Yani... Seçil. Neyse.
Erzan: Güzel güzel konuş.
Zeydanlı: Ya sen nerde olduğumu görsen. Yaz ne söylememi istiyorsan, 10 dakika sonra arayayım, konuşalım.
(Görüşme yapılıyor. 34 dakika sonra tekrar yazışıyorlar)
Zeydanlı: İyi doktor veya hasta anonsuna denk gelmedin. Nasıl toparladın, onu merak ediyorum.
Erzan: Olmadı zaten.
Zeydanlı: Benim yüzümden mi? Ama napim Seçil, ortamdan uzaklaşmaya çalışıyordum. Sağımda solumda saçı başı dökülmüş tedavi gören insanlar, hemşiresi, bilmem nesi... Milyon milyon konuşamadım orda.
Bu bir suç ortaklığı değil mi?
Zeydanlı’nın rolü, hem tefecilik hem de dolandırıcılığa yardım olmuyor mu? Zeydanlı, kandırılmasına yardım ettiği Bülent - İnci Çeviker’le birlikte değil, sanıkların sırasında Erzan’la yan yana oturmalıydı.
Davada tek suçlu, Erzan mı?
Ki o bile “Asıl dolandırılan benim” dedikten sonra Zeydanlı’yı kim nasıl suçlayabilir?
Ece Ronay’a haciz: Epilasyon cihazı da alındı
Sosyal medya fenomeni Ece Ronay, geçen yıl ocakta evlendiği Mehmet Bilir’le şiddetli geçimsizlik nedeniyle mayısta ayrılmıştı.
Karşılıklı suçlamalar birbirini izledi.
Ronay, eski eşinin, varlıklarını kaçırmak için başkaları üzerine gösterdiğini iddia etti. İki arabasının Gebze’deki Aka Otomotiv’de sergilendiğini ileri sürdü.
Videodan sonra Bilir’in Kurtköy’deki güzellik merkezi kurşun yağmuruna tutuldu.
İki gün sonra...
1 Aralık’ta Aka Otomotiv kurşunlandı.
Aka, saldırıyı Ronay’ın azmettirdiğini öne sürdü.
2 Aralık’ta da Ece Ronay’ın Gebze ve Kadıköy’deki iki güzellik merkezi kurşunlandı. Bu saldırının Aka’ya yönelik kurşunlamanın intikamı olduğunu düşünülüyor.
2 Aralık’ta kurşunların isabet ettiği Bağdat Caddesi üzerindeki Ece Ronay Güzellik Merkezi’ne önceki gün icra memurları geldi.
Çünkü eski eşi Bilir 9.832.000 TL’lik alacağı icraya koymuştu. Bilir’in avukatı Çağdaş Çelik, sunduğu dilekçede Ronay’ın borcundan ötürü eski eşini tehdit ettiğini, silahlı saldırı da dahil her yola başvurduğunu, mafyanın kapısını çaldığını iddia etti.
Ronay’ın “Şubelerimi satıp Diyarbakır’a taşınacağım” dediğini kaydeden Çelik, “Kaçacağı aşikar olduğundan” haciz yoluna gitti. İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi, 22 Aralıkta talebi kabul etti.
İstanbul 1. Anadolu İcra Dairesi memurları önceki gün Bağdat Caddesi’ndeki güzellik merkezini hacze gitti.
Ronay, ‘şehir dışında olduğu için’ hacze katılmadı.
Haciz memurları hydra facial, epilasyon, shape, bölgesel incelme, çatlak onarım babytens, manikür-pedikür cihazları ile iş yerindeki tüm mobilyalara el koydu.
Yüzlerce losyon, krem, solüsyon, sprey, jel, temizleme köpüğü, nemlendirici, kaş kirpik serumu, gözenek sıkılaştırıcı tonik ve keratin saç bakım sütleri alındı.
Haciz devam ederken Durdu Topçuoğlu adlı kişi “Ben şirketin yatırımcısıyım, mallar bana ait” dedi. Ancak belge ve fatura sunamadı.
Topçuoğlu, Gebze Şube Müdürü sıfatıyla 4 Ocak’ta işe girdiğine başladığına dair belge gösterdi. Bu tarih hacizden bir gün sonrasına ait olduğu için talebi reddedildi.
Yunan askerinden Türk gemisine taciz ateşi
İzmir Aliağa’dan bir teknenin kaptanı haber verdi.
30 Aralık ve 31 Aralık’ta bütün denizcilerin haberleştiği telsiz kanalının 16. frekansına giren Türk radyosu operatörü adet olduğu üzere üç kez “Tüm gemiler!” dedi ve hava durumunu takip etmek için kanal 67’e geçilmesini istedi. Bu kanaldan sadece tüm deniz olayları anons ediliyor.
Kaptan, kanal 67’ye geçince gemilerde acil durumlarda verilen stres sinyalinin gönderildiğini gördü.
Ardından Türk radyosu operatörü 29 Aralık’ta Yunanistan sahil güvenlik botundan Türk bayraklı ticari bir gemiye ateş açıldığını bildirdi. Operatör “Benzer bir olayla karşılaşıldığı durumda Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Sahil Güvenlik’e ivedilikle bilgi verilmesini” söyledi.
Anons aynı gün ve 31 Aralık’ta tekrarlandı.
Ancak taciz ateşi hakkında Sahil Güvenlik’in internet sitesinde bilgi verilmedi.
Açık kaynaklarda buna dair haber görünmüyor.
Gemi kaptanı şunları yazıyor:
“Çok endişeliyim ve merak içerisindeyim. Olay gerçek midir? Gerçek ise neden kamuoyundan gizleniyor?”