Ailesine ekmek götürebilmek için hırsızlık yapan, bu yüzden kürek mahkumiyetine çarptırılan Jean Valjean’ın başına gelenleri anlatan, yoksulluğu, sefaleti, toplumsal adaletsizliği konu alan ünlü roman Sefiller... Victor Hugo’nun dünyanın düzenini değiştiren Fransız Devrimi’nden sonra yazdığı başyapıtı.
Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik ama bir arpa boyu yol almadık denir ya tam da öyle! Dünya sefiller için hep aynı!
Burnumuzun dibine, Ortadoğu’ya bak mesela...
Hamas’ın şefi savaştan uzak Katar’ın başkenti Doha’daki saray yavrusu rezidansından Gazze’de sefalet içindeki Filistinliler’e ölmeyi emrederken, elindeki savaş teknolojisini dünyanın şerifi ABD’nin kanatları altında okul demeden, hastane demeden ‘sefilce’ masumların üzerine boca eden İsrail idarecileri tencere-kapak misali bölgeyi kana buluyor!
Arapça’dan olsa da dilimizden hiç düşmez sefil ve türevi kelimeler. Yoksul, çok sıkıntıda olana sefil, yoksulluktan çekilen sıkıntılarla yaşamaya da sefalet deniyor. Aynı kökten gelen, çok kullanılmayan sefih ve sefihane kelimeleri de var. Fakat bu iki kelimenin bizim için ne anlama geldiğini sona bırakalım...
***
Viktor Hugo’nun Sefilleri’ni biliyoruz. Peki dünyanın bugünkü sefilleri ne durumda?
Amerikalı ekonomist Artur Okun merak etti, 1970’te Sefalet Endeksi diye bir hesaplama modeli yarattı. Küresel ölçekte makroekonomik performansları karşılaştıran modeli 1999’da Amerikalı başka bir ekonomist Robert Barro geliştirdi. Nihayet, yine bir Amerikalı ekonomist Steve Hanke 2011’de modele son şeklini verdi.
Bu tarihten itibaren değerlendirmeye giren ülkelerin Sefalet Endeksi çıkarılıp, liste halinde her yıl yayınlanıyor. İlgilenenler de listeye bakıp bir ülkenin diğerlerine göre ne kadar ‘sefil’ durumda olduğunu üç aşağı beş yukarı görüyor!
Ekonomist değiliz ama öğrenmemek ayıp diyerek özetleyeyim... Dünya Sefalet Endeksi’nde endeks puanı her ülkenin enflasyon oranı, işsizlik oranı ve banka kredi faiz oranlarının toplamından kişi başına düşen milli gelir oranının çıkarılması ile bulunuyor.
Liste ilk başlarda 30-40 ülkeyi kapsarken üzerine koya koya 2022’de ülke sayısı 157’yi buldu.
Türkiye’nin 2013’teki sefalet endeksi puanı 5.5 yılda ikiye katlanarak 2018’de 31.9’a yükseldi. Yükseldi lafı iyi manada değil maalesef, 95 ülkeden oluşan listenin ‘sefiller’ bölümünde üst sıralara tırmanıp 5’inciliğe yerleştik. 2019’da da yerimiz değişmedi.
2020 yılında listede 95 değil 156 ülke vardı artık. O yıl biz listenin ve de dünyanın en sefil 21’inci ülkesi olduk.
2021 yılında sıralamamız yine değişmedi. 20’nci sırada Güney Sudan, 21’de Türkiye, 22’nci sırada bizden bir tık daha iyi olan Namibya vardı!
Cumhuriyetimiz’in 99’uncu yaşında, 2022’de ne oldu?
Öncelikle listeye bir ülke daha eklendi. 157 ülkeli sefalet endeksi puanımız 101.601 olarak hesaplandı. İsviçre sefaletin en az olduğu ülkeydi.
Dünyada sefaletin en yüksek olduğu 15 ülke ise şöyle sıralandı... Zimbabve, Venezuela, Suriye, Lübnan, Sudan, Arjantin, Yemen, Ukrayna, Küba, TÜRKİYE, Sri Lanka, Haiti, Angola, Tonga ve Gana...
2023 yılında ne alemdeyiz acaba?
Onu, TOBB Sosyal Politikalar Araştırma ve Uygulama Merkezi’nce dün açıklanan ‘Ekonomik Zorluk Analizi’nden öğrendik. Hesaplamalara göre Ağustos ayında 4.7 puan azalmış. Buna rağmen puanımız hala 124.6... Çok yüksek! Anlamakta zorlananlar için şöyle yazayım: 2023’te de sefilleri oynamaya devam.
Dünya sefalet endeksinde Türkiye’nin sefaletini arttıran önemli nedenlerden biri yüksek enflasyon. Diğer iki önemli neden ise yazının başında ‘sona bırakalım’ dediğim sefaletle aynı kökten gelen sefih ve sefihane kelimelerinin anlamlarında gizli!
Sözlüğe göre ‘sefih’ kelimesi israfçı, elindekileri düşünmeden harcayan ve akılsız demekmiş. Sözlükte örnek bir cümle ile izah ediliyor... Sefih malını beyhude yere sarf ile ve masarifinde (giderler) tebzir (dağıtmak, saçmak) ve israf ile izan (anlama yeteneğinden uzaklaşarak boşa harcayan) ve itlaf (yok etme) eden kimsedir!
Sefihane ise ‘akılsızca israf eden’ demekmiş iyi mi!
19 Yüzyıl’ın ünlü gazeteci ve yazarı Ahmet Mithat Efendi’nin bir cümlesi ile anlatılmış bu kelime de... Temin edeceği maişet-i (geçim, gelir) sefihane (akılsızca israf) yüzünden kaybetti!
***
Sefihler, sefihane davrandıkça Gazze’deki ve İsrail’deki masum insanlar ne oluyor? Durmadan savaşarak, korku içinde yaşayarak ve daima ölerek Ortadoğu’nun akılsızca israf edilen sefilleri!
Bir de bizim gibiler var.
Sefih ve sefihane tuhaflıklarla sokulduğumuz ekonomik savaşta durmadan mücadele eden, kafamıza, evimize, dükkanımıza füze gibi yağan kazıkları yiyen, durmadan borçlanan, yetmeyen bitmeyen enflasyon ve hayat pahalılığından sürünen, bu dünyada gün yüzü görmeden, gelirleri, vergileri, gelecekleri, hatta yaşamları akılsızca israf edilen memleketimizin sefilleri!
Yani kardeşim ‘faiz sebep enflasyon netice’ falan deniyor ya, çoktan değişti bu denklem.
Sefih sebep sefalet sonuçtur... Kabak ise daima sefillerin başında patlar!