Dersin konu başlığı “Siyasi intihar nasıl olur?” veya “Siyasette kimler ihanet eder?” şeklinde olabilir.
Ben onu çok deneyimli, ağzı iyi lâf yapan, görüşleri tutarlı bir devlet adamı sanırdım.
Son güne kadar konuşmaları ve davranışları öyleydi ama... Gerçekte öyle değilmiş meğerse! Bir maskeymiş bu!
Birden bire gerçek yüzünü ortaya çıkardı, güvenilmez, rüzgâra göre yön değiştiren sıradan bir siyasetçi olduğunu gösterdi.
Halk TV’deki bir programda, itiraf niteliğindeki konuşmasıyla itibarı bir anda SIFIR oldu!
Kendisini Konya milletvekili yaparak 10 yıldır sırtında taşıyan CHP (yani Kılıçdaroğlu) bu seçimde onu aday yapmamış.
Vay efendim, neden yapmamış?
Abdüllâtif beyi rencide etmişler...
Anasından milletvekili olarak doğru sanki!
Hemen Kılıçdaroğlu’na kılıç çekmiş, Cumhurbaşkanı seçiminin birinci turunda oyunu ona değil Sinan Oğan’a vermiş.
İkinci turda ise “Geçersiz oy” kullanmış. Ancak...
“Geçersiz oy verdiği iddiası” resmen YALAN çıktı.
Meslektaşımız Barış Pehlivan, Abdüllatif Şener’in oyunu Ümitköy Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde, 4090 numaralı sandıkta kullandığını ve bu sadıktan geçersiz oy çıkmadığını, ıslak imzalı tutanağı paylaşarak kanıtladı.
Abdüllatif bey demek ki, ikinci turda oyunu kime verdiğini açıklamaya utandı?
CHP’li Özgür Özel “Onu içim acıyarak, kanım donarak izledim.” dedi.
★★★
Abdüllâtif Şener, tutarsız davranışı ve şaşırtıcı itirafıyla, siyasetteki itibarını bizzat kendisi yok etti.
Şener’in, sürekli yanında yer alarak alkışladığı Kılıçdaroğlu’na ihaneti ibretlik bir olay!
Kendi tutku ve hırslarının esiri olmak böyle bir şey işte...
Her siyasetçi Abdüllâtif Şener gibi vefasız değildir tabii ki...
Onun neden böyle davrandığının kokusu yakında tüm çıplaklığıyla ortaya çıkar!
★★★
CHP içindeki “Kılıçdaroğlu muhalifleri” Abdüllatif Şener’in ihanetinin kendilerini haklı çıkardığını düşünerek seviniyor. Neredeyse göbek atacaklar!
Bazı CHP’lilerin “Biz söylemiştik. Bunları partiye alma dememiş miydik? CHP’ye tepeden paraşütle indirilenlerin çoğu böyle. Çıkarları bozuldukları anda partiyi satarlar.” dediklerini duyuyorum. Kim bilir, belki de haklılar!
Mehmetçik Vakfı’na bağış
Rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in yurt dışı gezilerinde tanıştığımız E. Albay Tahsin Ataizi’nden bir e-posta aldım. Söyle diyor:
“Çok değeli kalemimiz Rahmi Ağabey,
Sizin gibi Güneydoğu’daki önemli güvenlik bölgelerinde askerlik görevini yapanların ‘Mehmetçik Vakfı’na bağışlar’ konusunda hassas olduklarını biliyorum.
Önümüz (28 Haziran) Kurban Bayramı...
Şehitlerimizin çocukları hepimizin de çocuklarıdır.
Şehit ve Gaziler adına kurulan “TSKMEV (Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı”na yapılacak bağışlarla şehitlerimizin çocuklarını maddi ve manevi sahiplenmiş oluruz. Bağışın miktarı önemli değildir. Az ya da çok bütün bağışlar değerlidir.
Dostlara, okurlara, yurttaşlara, Mehmetçik Vakfı’na yapılacak bu yardımlarla, şehit çocuklarının okuyup, kaymakam, subay, polis, astsubay, öğretmen olacaklarını hatırlatırsanız bizleri mutlu edersiniz. Saygılarımla arz ederim. (E. Albay Tahsin Ataizi)
TEBESSÜM
“Bu yaştan sonra!”
İki sevgili, tanışıp birlikte oturmaya karar vermiş ve güzel bir ev kiralayıp yerleşmişler...
Aradan uzun yıllar geçmiş...
Sonunda kadın:
“Bu böyle devam etmez. Artık evlenmemiz lâzım şekerim” demiş.
Adam umutsuzca başını sallayarak:
“Haklısın” demiş “Tabii ki evlenelim ama bu yaştan sonra bizi kim alır ki?”
GÜNÜN SÖZÜ
Boşboğazlık eden herkes dilinin belâsını çeker!