Sigortacılık yıllardır önemli olan ancak son yıllarda daha da çok önem kazanan bir müessese. Doğa risklerinin yanı sıra şehir yaşamının karmaşasından kaynaklanan birçok konu insanları sigorta sektöründe önlem almaya yöneltiyor. Bugün tarlasını doludan korumak isteyen çiftçilerden, aracını olası bir kazaya karşı teminat altına almak isteyenlere kadar ya da evinde iş yerinde meydana gelebilecek herhangi bir olumsuzluğa veya mal kaygısı bir yana canı için sağlığı için yaşamını, vücudunu sigorta ettirenlere kadar günümüzde hemen hemen herkesin bir sigorta poliçesi vardır. Ancak dünya ve Türkiye genelinde çok büyük bir sektör olan, işlem hacmi yıldan yıla artan sigortacılık işlemlerinde, sigortayı ettirene oldukça dikkatli davranmak düşüyor.
Birincisi sigorta poliçesi kestirilen şirket çok önemli. Çünkü yaşamdaki tecrübeler gösteriyor ki, kimi sigorta şirketleri poliçeyi kesene yani vatandaştan ödeme alana kadar ona adeta bir gül bahçesi sunuyor. “Hiç merak etmeyin, her türlü güvence altındasınız, bizim şirketimiz olası zararlarını anında tazmin eder” diyerek sigorta ettirene şirin gözüküyor. Ancak bir de bakıyorsunuz ki, sigorta ettiren zarara uğradığı ve zararının, hasarının tanzim edilmesini istediği zaman karşısındaki şirket 180 derece dönüş yapmış. Ne vaatlerine sahip çıkıyor, hatta ne de muhattap buluyorsunuz. Bu şirketlerin kimi çalışanları ise kotayı doldurana kadar vatandaşlara en bol keseden vaatlerini sunup, ısrar ederek poliçe düzenlemeye çalışıyor, ancak kota doldurup şirketten ödül alıp tatile giderken, poliçe sahibinin sıkıntısını gidermek için ise yeterli çaba göstermiyor.
Elbette ki burada işini düzgün yapan, güvenilirliği kanıtlanmış şirketlerden söz etmiyoruz. Fakat tıpkı deprem sonrası Adana’da bazı vatandaşların yaşadığı sigorta hikayeleri yukarıda anlattığımız tabloları doğrular nitelikte çarpıcı örneklerle dolu. Örneğin, deprem sırasında hasar gördüğü için yıkım kararı alınan evlerin sahibi olan vatandaşlara gerekli ödemelerin yapılmadığına tanık oluyoruz. Yani vatandaş, DASK yaptırmış, yetinmemiş üstüne özel deprem sigortayı yaptırmış ve sonrasında deprem de evi hasar görmüş, fakat poliçede belirtilen hasar bedelleri kendisine ödenmiyor. Burada bir sürü bahaneler üretiliyor. Aynı sitedeki dairelerin sahiplerine farklı farklı bedeller ödeniyor. Bunları dile getirdiğiniz de şikayet ettiğinizde ise muhatap bulunamıyor. Vatandaşa, “Git nereye şikayet edersen et!” deniyor. Burada yasal sorumluluklar nedeniyle açık açık şirket ya da sigorta ettirenin ismini veremiyorum ama bunların tümü ben de kayıtlı olan bilgilerdir ve gerektiğinde bunu yetkili makamlarla da paylaşmaya hazırım.
Özetle bizzat bu örnekleri yaşamış bir insan olarak, tüm vatandaşlara sigorta işlemleri sırasında seçecekleri firmanın çok güven verici ve kendisini bu açıdan kanıtlamış bir firma olmasına özen göstermeye tavsiye ediyorum. Yoksa yılların emeği ve birikimiyle edinilen değerleri bir çırpıda elinden gittiğinde kendisini yapayalnız bulabilir. Son pişmanlık ise ne yazık ki fayda etmiyor!..