Evet, zam rüzgarları güçlü. Etiketler sürekli değişiyor. Fakat bu rüzgar, fırtınaya da dönüşebilir.
Bu nedenle dualarımız Maliye Bakanı Şimşek’e olmalı...
Çok zor bir görev üstlendi. Devraldığı enkazı kaldırması için desteğe ihtiyacı var.
Mehmet Şimşek, mutlakla başarılı olmalıdır.
Olabilir mi bilmiyorum ama bunun tersini düşünmek bile istemiyorum.
Çünkü onun başarısız olması halinde adeta cehennemin kapıları açılır, insanların acıları tahammül sınırını aşar!
★★★
Büyük sorun şu: Mehmet Şimşek’in bu enkazı kaldırıp Türkiye ekonomisini düzlüğe çıkartma gücü var mı?
Her şey Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı... Çünkü ipler onun elinde...
Mehmet Şimşek’in çalışmalarına müdahale edilmemesi lazım. Sayın Cumhurbaşkanı “Ben ekonomistim. NASS var, sana bana ne oluyor?” diye dini referans göstererek ısrarcı olmazsa Mehmet Şimşek’in başarılı olma şansı vardır.
Erdoğan’ın “Görüşümü değiştirmedim ama kabullendik, hayırlı olsun dedik” sözleri ekonomi adına biraz umut vericidir. Dileriz kararından vazgeçmez.
Tabii ki, her şeye rağmen çok sancılı bir dönemden geçeceğiz.
Ekonomi bu kadar tahrip edildikten sonra insanlar acı çekmeden işler düzelmez.
★★★
Tüm zorlukları bilerek sorumluluğu üstlenen Mehmet Şimşek’in yakınlarına:
“Ekonomik durum zannettiğimden de kötü” dediği belirtiliyor.
Bu kötülük şıp diye düzelmez!
Erdoğan’ın “NASS ortada” dediği günden beri dolar 8 buçuk liradan 24 liraya yükseldi, enflasyon canavarlaşıp halkın bütün birikimlerini yedi.
Ürküten pahalılık karşısında ortadirek yok oldu, dar gelirlilerin hazin durumu daha da ağırlaştı.
Bu acılar daha uzun süre dinmeyecek. Sabır gerekiyor. Fakat sabrın sonu selamet olur mu, bilemiyorum. Dilerim olur ama Erdoğan’ın, Mehmet Şimşek’in elini-kolunu bağlamaması gerekiyor.
Şimşek’in elinde sihirli değnek yok. Onun da uygulayacağı şey IMF sistemidir. Yani “kemer sıktırmak”
9 ay sonra çok önemli “Belediye seçimleri” var. Erdoğan özellikle İstanbul’u geri almayı çok istiyor. Halka kemer sıktırmak “oy kaybı” demektir. Erdoğan böyle bir şeye razı olur mu?
Bu nedenle Mehmet Şimşek’in önündeki en büyük engel belediye seçimlerinin çok yaklaşmasıdır.
Neden güvenmiyorlar?
Türkiye Cumhuriyeti olarak bizim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kesin “serbest bırakma” kararlarına rağmen hapiste tuttuğumuz (Osman Kavala, Selahattin Demirtaş gibi) siyasetçi ve iş insanlarına şimdi bir de yeni milletvekili eklendi.
Gezi Parkı davasından bir yılı aşkın süredir cezaevinde tutuklu bulunan Avukat Can Atalay, 70 binden fazla oy alarak Hatay’dan milletvekili seçildi, mazbatasını aldı, dokunulmazlık hakkını elde etti ama hâlâ inatla cezaevinde tutuluyor.
Yabancı yatırımcılar böyle bir ülkenin hukukuna güvenip gelirler mi?
Türkiye’ye, insan hakları temeline dayalı hukuk devleti anlayışı hakim olmadıkça dışarıdan beklenen paralar gelmez ve döviz açlığımız bitmez! Önce hukuk, önce güven!
TEBESSÜM
“Kayseri’ye ne kadar sürer?”
Yolda araç bekleyen adam, gelen kamyonun sürücüsüne sorar:
“Kayseri’ye ne kadar sürer?”
“Yarım saat...”
“Ben de binebilir miyim?”
“Buyur!”
Bir süre kamyonla giderler, adam yine sorar:
“Şimdi ne kadar sürer?”
“Bir saat...”
“Nasıl iş bu? Demin yarım saat demiştin...”
“Evet, öyle demiştim ama biz aksi yönde gidiyoruz!”
GÜNÜN SÖZÜ
Sırrını düşman bilmesin dersen dostuna bile açma!
