Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Fatih Altaylı’nın YouTube programında bir yurttaşla arasında geçen konuşmayı anlattı...
“Bir grup işçi ziyaretime geldi. Aralarından bir hanımefendi, ‘hastalanan oğlumu doktora götürdüm, yazılan reçete ile eczaneye gittim. Katkı payının 120 lira olduğunu öğrendiğimde tüm param 80 liraydı. Üzerini acaba bozuk paralarla tamamlayabilir miyim deyip sayıyordum ki arkamda bekleyeni farkettim. Buyurun siz geçin dedim. Meğer Suriyeliymiş. Katkı parası vermeden ilaçlarını alıp gitti! Param yetmediği için eczaneden çıktığımda biri seslendi. Eczacıydı... Paranız çıkışmadı sanırım, olduğunda ödersiniz diyerek ilaçları verdi. O an yerin dibine geçtim, ağladım’ dedi...”
Özdağ bu diyaloğun ardından ‘hiç yapmadığım şeyi yaptım’ diyerek tamamladı sözünü: “Seçimde kime oy verdiniz dedim o hanımefendiye. AKP’ye dedi. Ben dedim, Zafer Partisi’ne oy verdim. Lütfen bana ağlamayın!”
***
Kadına yaşı, erkeğe maaşı, yurttaşa da kime oy verdin diye sorulmaz. Sana ne diyebilir.
Ama sokağa çıkıp kulak kabartabilir, hal ve gidişatı gözlemleyebiliriz.
Yıllardır gittiğim pazarda duyduğum yeni sesler beni çok şaşırtıyor mesela...
Oooooo nidası ile Allah belasını versin en çok duyduğum laflardan!
Yapma yahu.
Yarım kilosu mu?
Geçen hafta 70 liraydı!
Yuh be kardeşim.
Bırak, bırak kalsın almıycam!
Kardeş ben artık pazar arabasıyla çıkmıyorum pazara!
Haram, zıkkım olsun!
Ne yapalım abla, biz de şaşırıp kalıyoruz.
Korkuyorum fiyat sormaya.
Yazıklar olsun...
Ümit Özdağ’ın aktardığı 80 liranın üstünü bozuk paralarla tamamlayamayan yurttaş tek değil. Örnek çok... Üstelik katlanarak artıyor eczanede ilacı, market kasasında ürünü bırakıp boş dönen, pazara artık pazar arabası ile gitmeyenlerin sayısı.
AKP’ye oy veren ve vermeyenlerin hali üç aşağı beş yukarı böyle.
Peki, ya 27 milyon 730 bin yurttaşın oyunu alanların hali?
“Ben her akşam manda yoğurdu, onun içine 3 tane, 5 tane Medine hurması doğrarım. Ona biraz kestane balı ve içine yulaf atarım. Bu dörtlüyü karıştırarak yer yatarım. Şifa” diye ballandıra ballandıra tarif veren Erdoğan çekinmeden yeni şifalı tarifler verebiliyor mu hala?
Çok rahat pazara çıkabiliyorum diyen bakan vardı bir ara, Nureddin Nebati. Milletvekili artık kendisi. Hala gidebiliyor mu Ankara’da pazara? Fotoğraf çekse de görsek!
“Ayda iki kilo et yiyorsak yarım kilo yeriz. Domatesi iki kilo yerine iki tane alırız. Üç tane biber alırız” diyen eski AKP milletvekili Zülfü Demirbağ şimdi olsa ne der bize?
“Asgari ücretlinin evinin önünde arabası mevcut” diyen eski AKP Kayseri milletvekili İsmail Tamer insan içine çıkıp hala benzer şeyler diyebiliyor mu?
“Halk zenginleşti, rakamlar ortada” diyen ve yeniden aday gösterilen, ‘zenginleşen Antalyalılar’ tarafından bir kez daha AKP milletvekili seçilen Kemal Çelik, kendisine oy verenlerin karşısına çıkıyorsa eğer bugün ne söylüyor acaba?
Geçen yıl “Afyon pazarı sudan ucuz” deyince aday gösterilip yine seçilen AKP Afyonkarahisar milletvekili Ali Özkaya pazar sudan ucuz diyor mu?
Sokaktaki sesleri dinleyen biri olarak oyları kapıp koltuğu kaptırmayanlara bir öneri...
Manda yoğurduymuş, Medine hurmasıymış, iki kilo domates yerine iki tane alınırmış, halk zenginleşmişmiş, pazar sudan ucuzmuş gibi lafları bırakın, hatta yasaklayın!
Hele hele efsane bakan Nebati’nin ışığına kapılıp semt pazarına çıkmaya kalkmayın sakın. Orada durum fena! Millet Allah Allaaah deyip ya sabır çekiyor.
Yaparsa AKP yapar... Şifalı tarifi, manda yoğurdunu sana mı saracağız derseniz, siz bilirsiniz tabi!