GÜÇ bozar, mutlak güç mutlaka bozar demişler. Denizde, karada, havada yaşanan örneklere bakınca; “güç bozar” diyenler haklı çıkıyor.
Güç, paradır.
Bugün para dolardır.
Doların varsa güçlüsün.
★★★
Bu nedenle devlet şirketi iken; bin bir destek, ittirme, kayırıp kollama sonunda özele satılan PETLAS’ın yönetim kurulu üyesi iş adamı Abdülkadir Özcan, THY uçağında 10 bin metre yükseklikte uçarken koltuğundan ayağa kalkıp kabin ekibine; “Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben milyar dolarlık adamım, Türkiye’yi satın alırım” diye alkollü fiyaka satması sıradandır.
Alkol alınca!
Süperego (üst ben) siniyor.
Ego (ben) dikleniyor.
Yaldız dökülüyor.
Gerçek görünüyor.
★★★
Tayyip Erdoğan dönemi zenginleri, “Türkiye’yi satın alabilecek güce ulaştıklarını” gökyüzünde ilan edecek kadar güçlendiler, dikleniyorlar. Sürmekte olan derin, yapışkan ve yoksullaştırıcı ekonomik krize rağmen, “Dünya’da en çok dolar milyarderi artışı Türkiye’de” oldu.
Abdülkadir Özcan Bey!
Onlardan biri.
★★★
Tayyip Erdoğan döneminde bugün; halkın büyük çoğunluğu geçim yolu ararken Türkiye dünyada en çok dolar milyarderi artışı yapan ülke durumuna geldi. Ve ne oldum delisi yeni zenginler, görgüsüz israfçı devlet adamları, özenti aydınlar, yalancı Müslümanlar, naylondan kapitalistler, şarlatan cemaat hoca efendileri, mürai (ikiyüzlü) tarikat önderleri de çoğalıp iktidar saflarında yer aldı.
★★★
Kim güçle bozuldu?
Kim göründüğü gibi?
Ayırmak çok zor oldu.
Şu sırada TÜSİAD ile MÜSİAD arasında; “Asgari ücrete yapılacak zammın miktarı konusunda” yüzde yüz farklı iki görüş çarpışıyor. TÜSİAD başkanı, “Dünya ticaretinde yüksek teknolojili ürün ve hizmetlerin payı artarken düşük ücret, düşük beceri, düşük teknoloji ile üretim yaparak rekabet edemeyiz” dedi. MÜSİAD başkanı ise “Asgari ücrette zam oranı yüzde 25’i geçemez” diyerek iktidarın “enflasyonu ücretlilerin kemerini sıkarak düşürme programına” destek verdi.
★★★
Şu farka bakın!
Bakın, bakın!
Düşünün!
Çoğunluğu Tayyip Erdoğan dönemi öncesi zenginleri olan şirket ve holding sahibi iş adamlarının toplandığı TÜSİAD, “düşük ücretle rekabet edemeyiz” diyerek işçiyi-emeğiyle geçineni koruyup kollayan bir incelikli tavır alıyor. Oysa aynı TÜSİAD daha 45 yıl öncesinde “Ne ezen ne ezilen-İnsanca hakça düzen” dediği için Bülent Ecevit’i başbakanlıktan kabaca indirme kampanyası açmıştı.
★★★
TÜSİAD bugün Ecevitçi!
Sosyal sorumluk sahibi!
Böyle görünmek istiyor.
Çünkü işçi geçinemiyor.
Halk yoksulluk kıskacında.
Çoğunluğu Tayyip Erdoğan dönemi zenginlerinden oluşan iş adamlarının üye olduğu MÜSİAD ise “Asgari ücretin çok artırılması halinde şirketlerin kârlı çalışma avantajını ve piyasa paylarını yitireceklerini” düşünüyor olmalı ki, asgari ücreti yüzde 25’ten fazla artırmanın “enflasyonu indirme programını bozacağını” açıklıyor.
MÜSİAD bugün de Tayyipçi!
★★★
“Asgari ücret düzeyi ile enflasyonun yükselmesi arasındaki bağlantıyı” ortaya koyan bir araştırma var mı? Asgari ücret yüzde 25’ten fazla artarsa enflasyon yeniden alevlenir diyenler hangi veriye dayanıyor?
Ben aradım, bulamadım.
Siz araştırın!
Vergiler yüzde 50 arttı.
Asgari ücret kuruş artmadı.
Ama enflasyon devam ediyor.
Merkez Bankası araştırmasına göre; asgari ücret 10 puan artınca enflasyona etkisi sadece yüzde 1.2 oluyor. Enflasyon içinde ücretlerin payı yüzde 4.5 olurken fahiş şirket kârlarının payı yüzde 45’i buluyor.
★★★
Araştırın, araştırın!
Şunları da bulacaksınız:
Enflasyon artışının en büyük nedeni; çok pahalıya mal edilen dolar-Euro garantili yatırımların içinde gizli savurganlık. Devlet harcamalarının aşırı şişmesi. Teknolojik gelişmeye rağmen memur sayısının 2.4 milyon kişiden 5.4 milyona çıkması.
★★★
Bütçe açıklarının kat be kat artarak devam etmesi. Şirketlerin ve mallarına zam koyma avantajı olanların kârlarını en yükseğe çıkarmaları. Sayısı az zengin nüfusun dövizle alınan ithal mallarını çılgınca tüketmeye devam etmesi. Yıllık lüks tüketim malı ithalatının 70 milyar dolara gelip dayanması.
★★★
Araştırın, araştırın!
Tayyip Erdoğan dönemi zenginlerinin devlet bankalarından düşük faizli bol kredilerle desteklenmesi.
Harvurma.
Harman savurma.
Diyanet’in ABD’de vakfı varmış. Çok şatafatlı, gösterişli külliye yapmış. Sadece personele ayda 700 bin dolar aylık ödermiş, yılda 2.5 milyon dolar zarar yaparmış.
Diyanet’in vakfı mı olur?
Araştırın!
PETLAS’ın tarihi!
Şirket, uçakta “ben dolar milyarderiyim” diyen üyesini yönetimden uzaklaştırdığını açıkladı ve halktan özür diledi. Bu çok güzel bir davranış. PETLAS, bir devlet şirketi olarak Kıbrıs Barış Harekatı sonrası Türk askeri uçaklarının, lastik konusunda dışa bağımlığını ortadan kaldırmak için PETKİM bünyesinde kuruldu. 1977 yılından 1979 yılına kadar 600 milyon dolar yatırım yapıldı. Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde “zarar ediyor, teknolojisi eski, rekabet gücü yok” diye kapatıldı. Bölge halkı özellikle Kırşehirliler açılması için gösteri yaptılar. Yaklaşık 7.000 kişi Ankara’ya yürüdü. Tekrar açılmasına karar verildi. Sonra da özel sektöre satışa çıkarıldı. İran firması 65 milyon dolar teklif yaptı, sonra teminatı yatırmayarak vazgeçti. PETLAS, çoğunluğu Almanya’da çalışan emekçi işçilerin ortaklığıyla kurulan KOMBASSAN’a 37.5 milyon dolara satıldı. KOMBASSAN da PETLAS’a 5.6 milyon dolar yeni yatırım yaptı. Sonra Abdülkadir Özcan’ın firmasına 70 milyon dolara satıldı. PETLAS iç piyasaya ve dış piyasaya satış yapan başarılı firma haline geldi.