Oğlan, büyümüş, okumuş köyünün bağlı olduğu kasabanın karakolunda jandarma komutanı olmuş. Köye 4 jandarma birden gönderip; ittire-kaktıra yoksul babasını getirtip makam masasının önünde hazır ola geçirmiş.

★★★

Fıkra bu!

Demiş ki babasına: “Sende adam olacak cevher, kumaş yok, sen adam olamazsın deyip duruyordun, bak gör işte; adam oldum!”

Baba ne desin!

Bu adamlık mı!

★★★

Biz yerli ve milli otomobil yapamayız diyen yoktu. Sadece “yerli ve milli otomobil yapacaksak bunun zarar etmeyen ve döviz yutan bir kara delik olmaya dönüşmeyen ölçülerde üretilmesi gerekir” diye uyarılıyordu.

8 yıl önceydi.

TOGG’u üretme kararı alındı. Bu karar “zarar etmeyen, döviz yutan bir yeni karadeliğe dönüşmeyen” otomobil fabrikası kurmaktan öte “biz yapamayız, biz başaramayız, biz adam olamayız” ezilmişliğine karşı bir siyasi propagandaydı.

★★★

Kâr mı, zarar mı ediyor?

Ne kadar döviz yutuyor, ne kadar kazandırıyor? Zarar etse bile bir sosyal faydası (bilgi ve beceri üretimi) nedir? Kârlı kazançlı döneme ulaşması için yapılmış bir plan, program, projeksiyon (ön görü anlamında) var mı? TOGG, AK PARTİ Genel Başkanı’nın, ölünceye kadar Cumhurbaşkanı kalmak için başvurduğu siyasi propagandasının aleti bir  a delik mi oldu?

Bilmiyoruz.

Bilgi veren yok.

Varsa bana bildirsinler; bu köşede yayınlayıp halka duyuracağım.

★★★

Fırlama beyinli İtalyan tasarım firması, Çinlilerle birlikte SUV (sportif hizmet taşıtı) geliştirmişti. İsteğimiz üzerine İtalyan firma elindekini makyajladı, parasını aldı ve Türkiye’nin ilk yerli ve milli otomobili TOGG, böyle doğdu.

8 koca yıl geçti.

★★★

Eğer bir orta gelirli Türk vatandaşı; “öz vatanımın öz malıdır, döviz dışarı gitmesin. TOGG satın alayım” dediyse ve aldıysa bugün TOGG, “kapı önünde bekleyen aç kurt” oldu.

Şarj gideri.

MTV’si.

(Motorlu Taşıt Vergi)

KASKO.

SİGORTA.

BAKIM harcaması.

Paralı yol geçiş.

Paralı köprü geçiş.

Hepsine gerçekleşen ve gerçekleşeceği tahmin edilen enflasyonun çok üzerinde zamlar yapıldı.

★★★

Otomotiv sektör yazarı Tayfun Özgür Dil’in bizzat otomobil üretici fabrikaların yöneticilerinden alıp yazdığına göre; “Bir TOGG otomobili sahibi yılda çok değil 15.000 kilometre yol yaptığında; paralı otoyol ve paralı köprü ücretleri hariç yılda 58.000 TL ve benzinle çalışan otomobil sahipleri de yılda 70.000 TL ödemekle” yüz yüze geldiler.

★★★

Köprüler paralı.

Otoyollar ücretli.

Onlara da büyük zamlar bindi. Böylece orta gelirli bir aile TOGG aldıysa; şarj etmek için kendi evinde düzenek kursa bile ayda 5.000 ile 7.000 lira arasında bir otomobil masraf giderini göğüslemek zorunda.

★★★

Otomobil!

Aç kurt oldu.

Adı TOGG olsa da aç kurt. Bu aç kurt, hem sahiplerinin cüzdanlarının içindekini, astarı dahil, tamamını yiyecek ve doymayacağı için otomobili olanlar da bu duruma çok öfkelendikleri için hem de AK Parti Genel Başkanı’nın oylarını da yiyecek. Yemeye başladığı için; “Terör örgütü kurucusu Abdullah Öcalan yeniden sayın” yapıldı.

Lök gibi çöküşün altından 1.452 banka hesabı çıktı!

Lök gibi oturmayı; dindar, muhafazakar, Allah’tan korkar görüntüsü altında ağır, hantal, maddeci, bencil, hak hukuk gözetmeyen, ilkel, kaba materyalist olanları anlatmak için kullanıyorum.  Bu iktidar döneminde devlet parasını harcasın diye kurulmuş Yunus Emre Vakfı’nda içlerinde Sağlık Bakanı eşinin de bulunduğu iki-üç koltuklu yöneticilerin “lök gibi çökerek” devlet parasını (halkın vergileri) soydukları ortaya çıktı. Başsavcı soyguna el koydu. 18 kişi zanlı, 11’i tutuklandı. Yunus Emre Vakfı’na bağlı olarak kurulan enstitünün başkanı Şeref Ateş, firar edip yurt dışına kaçtı. Adamları Almanya’ya çanta içinde 270.000 Euro sokmaya çalışırken Alman polisi tarafından “kara para aklama suçuyla” gözaltına alındığı yeni haber oldu. Şeref Ateş’e ayrıca firar etmeden önce üstün hizmetinden ötürü teşekkür plaketi de verilmiş. Kişisel mal varlığı ise şöyle: Ankara’da 2 müstakil dubleks, Almanya’da 2 işyeri ve 2 müstakil ev, 1 araç, yine Ankara’da ayrıca 1 müstakil ev, 2 daire. Yeni Şafak Muhabiri Burak Doğan’ın bulup yazdığı ya da yazılsın diye verildiği yeni bilgiye göre Yunus Emre Vakfı’na lök gibi çöküşün altından 1.452 banka hesabı, 20 kripto hesabı, 3 kiralık kasa da çıktı. Yunus Emre Vakfı yöneticilerinin kendileri ve yakın akrabaları üzerine açılmış 1.452 banka hesabı ile 20 kripto hesabında toplam 300.000.000 TL (yaklaşık 8.5 milyon dolar) devlet parasını iç ettikleri anlaşılıyor. Burak Doğan’ın haberinde lüks ve büyük otellerin sahibi Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yolsuzluk soruşturması üzerine Yunus Emre Vakfı’na yakın bir ismini “başkan yardımcısı olarak” atadığı bilgisi de var.