Cumhur İttifakı, NATO toplantısında “Etki ajanlığı” için “demokrasiye tehdit” dedi, aleyhte oy verdi. Aradan beş ay geçti. Şimdi aynı düzenleme AKP- MHP oylarıyla TBMM’ye taşındı.
Bugün TBMM’de “Noterlik kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair kanun Teklifi” görüşülecek. “Torba kanun teklifinin” 16. maddesi, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 339. Maddesi’nin sonuna yapılacak eklemeyi içeriyor. Öncelikle belirtmeliyiz, kişi yabancı bir ülke için casusluk faaliyetinde bulunuyorsa en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Buna memleketini seven hiç kimse karşı çıkmaz. Ancak getirilen düzenleme, bu sınırların çok dışına taşan, hukuka aykırı ve kötü kullanıma elverişli hükümler içeriyor.
Devlet ile hükümetin iç içe geçtiği, yargının siyasallaşarak araçsallaştırıldığı dönemde, bu madde özelde gazeteciler genelde ise tüm muhalifler için büyük tehdit oluşturuyor. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, hukukçu kimliğiyle maddenin gerekçesini inceledi ve tehlikenin boyutlarını SÖZCÜ’ye anlattı. O yüzden teklifin bu içerikle TCK’ya eklenmesinin engellenmesi için hem Meclis dışında çok güçlü bir kamuoyu baskısı hem de Meclis’te etkili bir muhalefet gerektiğini belirtiyor.
“YASAMA KALİTESİNİ BOZUYOR”
İktidarın, kafa karışıklığı yaratma, getirilmek istenen değişikliklerin yeterince anlaşılmadan, tartışılmadan TBMM’de ele alınması için başvurduğu “Torba Kanun” düzenlemesinin sakıncalarını da ortaya koyuyor. Günaydın, şunları söylüyor:
“Torba kanun düzenlemeleri, Meclis’in yasama kalitesini bozan etkenlerin başında geliyor. Bırakın yurttaşın Meclis’in yasama çalışmalarını izleyebilmesini, uzman hukukçular bile torba kanunlarla yapılan değişiklikleri ve/veya eklemeleri, asıl yasaya işlemekte ve takip etmekte güçlük çekiyor. Kamuoyunda ‘Etki Ajanlığı’ olarak bilinen düzenleme de benzer bir şekilde Meclis’e geldi. Noterlik Kanunu torbasına etki ajanlığı da eklenmiş. Keşke tek sorun yasama sürecinin usulüne ilişkin olsaydı. Oysa bundan da öte, kanun teklifinin içeriği önemli hukuki sorunlar taşıyor, gelecekte de bu düzenleme üzerinden üreyecek çok sayıda tartışmaya ve siyasi krizlere tanık olacağız.”
GEREKÇE TEHLİKEYİ ORTAYA KOYUYOR
Getirilmek istenen “Etki ajanlığı” düzenlemesinin madde gerekçesi, teklifi getirenlerin amacını daha açık biçimde ortaya koyuyor. İşte o gerekçe:
“...Devletin iç ve dış siyasal yararları ile güvenliği arasında sıkı bir ilişki bulunduğu bilinmektedir. Bu kapsamda iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi diğer yararlar da devletin iç veya dış siyasal yararları kavramı içinde kabul edilecektir. Dolayısıyla casusluk maksadıyla bu gibi yararlar aleyhine gerçekleştirilen ve suç teşkil eden fiiller, ihdas edilen bu suçun konusunu oluşturabilecektir. Suçun oluşması için failin, yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda hareket etmesi gerekmektedir. Yabancı organizasyon, Türk hukukuna göre kurulmamış veya oluşturulmamış organizasyon olarak değerlendirilmektedir. Yabancı organizasyon, yabancı bir devlet tâbiiyetinde olabileceği gibi hiçbir devletin tâbiiyetinde de bulunmayabilir.”
Gökhan Günaydın, “İlkece, bir kişinin casus olarak suçlanabilmesi için, casusluk fiilinin ve çıkarları için çalıştığı yabancı ülke ile ilişkisinin açıkça ortaya konulabilmesi gerekir. Bu da fail ile fiil arasında kanıta ve tanık beyanına dayalı bir ilişki, yine fail ile yabancı devlet arasında bağımsız bir gözlemciyi tatmin edecek nitelikte kanıta dayalı ilişki varlığı saptamasını gerektirir. Ceza hukukunun 200 yılı aşkın evrensel uygulamaları bunu gerektirir, iç hukukun da buna uygun olması bir zorunluluktur” diyor. Günaydın konuyu şöyle açıyor:
KEYFİLİĞE DAYANAN YETKİ
“Oysa metin, ceza hukuku anlamında maddi unsuru, tümüyle belirsiz bir evrene terk etmiş görünüyor. ‘Yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler’ cümlesi tam da buna işaret ediyor.
Birincisi, muhatap yabancı bir devlet olmak zorunda değil, organizasyon da olabilir. Peki ne demek organizasyon? Bir tanımı var mı, yok. Kısacası, yasanın çıkması halinde uygulayıcılara, ucu açık ve keyfiliğe varan bir takdir yetkisi sunuyor.
İkincisi, yabancı devlet veya organizasyondan talimat aldığınızın, bir çıkar elde ettiğinizin kanıtlanmasına da ihtiyaç yok. ‘Onlar’ her kimse, stratejik çıkarları doğrultusunda çalıştığınıza kanaat getirilmesi, suç işlediğinize yönelik yeterli bir zemin oluşturuyor ve dolayısıyla cezalandırılmanız da kaçınılmaz hale geliyor.”
ORADA ÖYLE, BURADA BÖYLE
Gökhan Günaydın, “Üzülerek ifade edelim ki, bu sorulara ‘Hayır’ diyebilmek mümkün değil. Bu teklif bu haliyle yasalaşırsa, tüm muhaliflerin gözaltı ve tutuklama kararlarında cömertçe kullanılan bir enstrümana dönüşeceğini yaşayarak göreceğiz. Türkiye bunu hak etmiyor” diyor.
Torba yasa teklifi bugün, “Etki ajanlığı” ile ilgili 16. Madde, muhtemelen yarın TBMM’de ele alınacak. Muhalefet tehlikeye dikkat çekiyor ama bu tek başına yetmiyor. Benzer bir düzenleme Gürcistan parlamentosundan da geçirilmişti. 24-27 Mayıs 2024’de Bulgaristan’da NATO Parlamenter Meclisi’nde AKP ve MHP’li 10 milletvekili, muhalefet partilerinden sekiz milletvekiliyle birlikte “Etki Ajanlığı” düzenlemesinin demokrasiyi tehdit ettiğine ilişkin deklarasyonu imzalamıştı.
O toplantıda Gürcistan
aleyhine oy kullananların şimdiki oylarının nasıl olacağını hepimiz tahmin ediyoruz. Çifte standart dedikleri de işte bu...