Hep “Hukuk, hukuk” diye haykırıyor, siyasallaşan yargıdan yakınıyoruz.
Hukukun üstünlüğünün bittiği bir yerde “Ot bile bitmez” desek yeridir!
Ülkemizde işlerin ters gitmesi, hukukun yıpratılmasının yarattığı bir sonuçtur.
Bugünkü iktidar partisinin adında “Adalet” var: “Adalet ve Kalkınma Partisi”... Fakat, hukuka değer vermeyen, siyasi amaçları için yargıyı yönlendirme peşinde olan bir parti görünümünde...
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını bile uygulamayan bir iktidar için “Hukuka saygı duyuyor” demek mümkün müdür?
Siyasi parti kongreleri hakkında karar almak seçim kurulları ve Yüksek Seçim Kurulu’nun yetkisindedir. Buna rağmen, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile ekibinin, tek hâkimli bir mahkeme tarafından görevden alınması ve yerlerine kayyum atanması hukuki midir?
9 gün sonra 15 Eylül Pazartesi günü Ankara’da, Özgür Özel’in Genel Başkan seçildiği 38’inci CHP Kurultayı’nın iptal davası var. O gün, mahkeme “Mutlak butlan” yani “Kurultayın yok hükmünde sayılması” kararı verirse CHP Genel Başkanlığı’na tekrar Kemal Kılıçdaroğlu getirilecek.
Partiler ve seçim konusunda tek yetkili Yüksek Seçim Kurulu olduğu halde, böyle bir durumun gerçekleşmesi nasıl hukukî sayılacak?
Siyaset dünyamız daha da karışacak, ulusça dipsiz bir kuyuya düşmüş gibi olacağız! O zaman, ekonominin düzelmesinden de umudu kesmemiz gerekiyor!
★★★
“Her şeyden önce hukuk” diyoruz.
Yargıtay Başkanı Öner Kerkez’in, yeni adlî yılın açılışında yaptığı konuşma bir ders gibidir. Özetle şöyle demişti:
- Adalet huzur ve barışın temelidir.
- Adalet hoşgörünün temelidir.
- Adalet liyakatin temelidir.
- Adalet ekonominin temelidir.
- Adalet demokrasinin temelidir.
- Adalet Cumhuriyet’in temelidir.
- Adalet insanlığın ve mülkün temelidir.
★★★
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan’ın gazetelerde çıkan şu demeci âdeta bugünkü halimizi özetliyor:
“İktidar şatafatlı adliye sarayları yaptı ama adalet fersah fersah geriye gitti!”
Ülkeyi yönetenlerin bu sözler üzerinde ciddi bir şekilde düşünmeleri “Biz nerede hata yaptık?” demeleri gerekir.
Adalet sarayları yapmakla, Adalet Bakanı’nın hemen her gün “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir” demesiyle hukuk da olmuyor, adalet de...
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları, her ne olursa olsun, uygulanmalı ve Türkiye’ye mutlaka “Hâkim teminatı” getirilmelidir.
Hâkimler ve savcılar, kendilerini güvende hissettikleri vakit, ülkeye adalet gelir!
Hukuk “Kördüğüm” oldu!
15 Eylül’de 38’inci CHP Kurultayı’nın iptali davası var. Mahkeme, Yüksek Seçim Kurulu’nun anayasal yetkilerini çiğneyip Özgür Özel’in Genel Başkan seçildiği CHP’nin kurultayını iptal edebilir mi? Yönetimi görevden alıp yerine kayyum atayabilir mi?
Günümüzde tartışılan konu bu...
Ülkemizin en değerli hukukçuları “Bir mahkemenin siyasi bir partinin seçimini iptal etme ya da ‘tedbir kararı verme’ yetkisi yoktur. Buna ancak Yüksek Seçim Kurulu yetkili olduğu için mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekir” görüşünde birleşiyor.
Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Anayasa’nın 79’uncu maddesinin, seçimle ilgili kararlarda sadece Yüksek Seçim Kurulu’nu görevli kıldığını belirterek “YSK dışında herhangi bir mahkeme karar alamaz. 2017 yılındaki Halk Oylamasında CHP’nin yaptığı itirazı mahkeme ‘Biz yetkimiz dışında olduğu için bu itirazı kabul edemeyiz. Bu Yüksek Seçim Kurulu’nun işidir’ demişti. O zaman öyle idiyse, şimdi böyle olmaz” dedi.
Hukukçular hiçbir mahkemenin kongre iptal etme veya partilere kayyum atama yetkisi olmadığını, bunun “Demokratik temsile darbe” olduğunu vurgularken Sayın Adalet Bakanı da hâlâ “Türkiye bir hukuk devletidir” deyip duruyor.
GÜNÜN SÖZÜ
Milli gelir adil bir şekilde paylaşılmalı ama bizde böyle bir gelir adaleti yok!
