Yanarak hayatlarını kaybeden 5 çocuktan biri de henüz 1 yaşında bebekti. Çocukların yanması kötülüklerin en kötüsüydü. Kendi içimizde, kendi kusur kabahatimizin ana ürünü kötülüğün bilinci bile saman alevi…

Yandı, söndü.

Parlayıp, bitti.

7 gün geçti.

Unutuldu.

★★★

Yanıp sönerek, parlayıp biterek unutmak yerine olayın köküne inerek; “bu ülkede bir daha çocuklar ve bebek kardeşleri yanmasın” diye bir kalıcı bilinç seferberliği başlatılabilirdi.

Her şeyimiz vardı.

Bakanımız şansımızdı!

Aile Bakanımız, eğitim görüp büyüdüğü ve politik hayata başladığı Belçika’da, “kötülüğe karşı kollektif bilinç yaratılmasına”  tanık olmuş biriydi.

★★★

Okurum.

Bana mektup gönderdi.

Mektubunda; Belçika toplumunun, bir yaşanmış kötülükten hareketle, nasıl kollektif olarak (toplumsal bilinçle) ayağa kalktığını ve ayağa kalkanlardan birinin de aileden sorumlu Bakan Mahinur Özdemir Göktaş’ın babasıyla birlikte Belçika’da yaşayan bütün Türklerin olduğunu yazdı.

★★★

Mektup özetle şu:

“Belçikalı seri katil; Marc Dutroux  6 kız çocuğunu kaçırmak, işkence ederek öldürmek suçundan tutuklandı. Yargılanmaya başlandı. Fakat bu kötülük Belçika yaşayan yerli yabancı herkesi toplumsal bilinçle harekete geçirdi. Bütün evlerin pencereleri, kapıları, duvarları öldürülen çocukların resimleriyle süslendi.

★★★

Ve Belçika tarihine altın harflerle geçen “MARCHE BLANCHE (Beyaz Yürüyüş)” adlı kitlesel ses yükseltme gerçekleşti. Yürüyüşe ben, eşim, oğlum, o yıllarda Bürüksel Kültür Derneği’nin benimle birlikte aktif yönetici üyelerinden biri olan Hasan Özdemir de ailesiyle katıldı. Hasan Özdemir, şimdi Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın babasıdır.”

★★★

Mektup devam ediyor.

“Seri katil mahkeme edildi, ömür boyu hapse mahkum oldu. Hapishane götürülerken bir yolunu bulup araçtan kaçtı, yol kıyısındaki ormanda kayıp oldu. Birkaç saat içinde yakalandı. Yine de onu birkaç saatliğine kaçırmış olmalarından dolayı Belçika Adalet Bakanı istifa etti. Belçika İçişleri Bakanı istifa etti. İç güvenlikten sorumlu Jandarma Komutanı da istifa etti.”

★★★

Mektup!

Bir öneriyle bitiyor.

Öneriyi aktarıyorum:

“Bizim aileden sorumlu Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş, aynı zamanda Belçika vatandaşıdır. Belçika ‘da “MARCHE BLANCE:BEYAZ YÜRÜYÜŞ” tarihini bilir. Bizde son olarak İzmir’de yanan 5 çocuk ve bebek cinayetlerini duyarsızca seyretmesini ben anlamıyorum, siz sorarsanız belki lütfedip cevap verir. Nusret Aktaş”

★★★

Aile’ den sorumlu bakanımız, İzmir’de “içlerinden biri 1 yaşında, diğerleri 3,4, 5 ve en büyükleri de 8 yaşında 5 kardeşin yanarak ölmesine” sebep olan kötülüğünün kök sebebine inecek bir “BEYAZ YÜRÜYÜŞ” bilincini Türkiye’de de ateşleyebilirdi.

Anneleri evde değildi.

Babaları da değildi.

Babaları hapiste, 27 yaşındaki anneleri de çocuklarını geçindirmek için “hurda toplayıcılığı” yaptığı için onları yalnız bırakmak zorunda kalmıştı.

★★★

Aile Bakanı, kendileri çalışırken evde çocuklarına bakacak kimse bulamayan, bütçeleri yetmediği için bakıcı bulunduramayan annelerin ve ailelerin yardımına koşacak bir sistemin kurulması için Türkiye’nin 85 kentinin halkını  meydanlarda toplanıp yürüyüşe çağırabilirdi.

Çağırmadı.

Sadece; “İzmir’deki elim olay hepimizin yüreğini yaktı. Bakanlık personeli evi sadece bu yıl 18 kez ziyaret etmiş. Anne ve çocuklar arasındaki bağı görmüş. Çocuğu anneden ayırmak çok zor bir karar” demekle yetindi.

★★★

Bürüksel’ de üniversitede siyaset bilimi eğitimi gören Aile Bakanı, Kendisini bakan olarak atayan Cumhurbaşkanı’na; “ya bu kötülüğe köklü çözüm bulalım ya da ben bakanlığı bırakıp siyasetinizden gidiyorum” diyebilirdi.

Demedi, diyemedi.

Koltuğundan mı korktu?

★★★

5 çocuk yanıp öldü.

Susan, unutan.

Kötülüğü örten.

Kanserli bilinç yaşıyor.

Kötülük buharlaştı!

İzmir’de 5 çocuğun yanması gibi Erzincan İliç’te 9 işçinin hayatını yitirmesine neden olan “siyanür, metan, arsenik atıklarıyla dolu yığma toprak dağın kayması da” bir kara kötülüktü. Erzincan’daki kötülük de kanserli bilinçle kapatıldı. Yeni bilirkişi raporu hazırlandı. İlk bilirkişi raporunda aslı kusurlu olarak gösterilen Çevre Bakanlığı ve dönemin Bakanı Murat Kurum, yeni bilirkişi heyetinin yazdığı raporda; ÇED kararında imzası bulunan Çevre Bakanlığı yetkilerini kusurlu bulunmadı. Bu konuyu belgelere dayanarak çok dikkatle takip eden CHP Genel Başkan Yardımcısı, Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, “Yeni Heyet, yazdığı raporda Murat Kurum’un sorumluluğunu adeta buharlaştırdı” dedi.