Bildiğiniz gibi iktidar sokak hayvanlarının sayısının azaltılması ve yarattığı tehlikelerin bertaraf edilmesi gerekçesiyle 7527 sayılı kanunu çıkarttı.

Kendilerini hayvan dostları olarak adlandıran halkın hayvanseverler dediği kişi ve sivil toplum kuruluşları ise bu kanunun engellenmesi için Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmuştu.

Ancak AYM, hayvanseverlerin iptal talebini geri çevirdi.

Nesrin Çıtırık

Peki şimdi ne olacak?

Bu kanun hayvan saıyısını ve başıboş hayvanların kimi zaman yarattığı tehlikeyi azaltacak mı?

Bu konuda, neredeyse yaşamını sokak hayvanları için feda etmiş olan Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu Başkanı, Nesrin Çıtırık, acaba ne düşünüyordu.

 

Çıtırık, sokak hayvanlarının çoğalmasının önüne geçmek için çıkartılan ve Anayasa Mahkemesince de iptal edilmeyen 7527 sayılı kanunun, sokak hayvanları sorununu daha da derinleştireceğini öne sürdü.  Bu kanunun, sokak hayvanlarını azaltmak yerine aksine çoğaltacağını iddia eden Nesrin Çıtırık, şunları söyledi:

AYM, maalesef üretime yönelik KISIRLAŞTIRMAYA yönelik sahipsiz köpeklerin üremesine yönelik yaptırım tedbir içermeyen, ana maddesi TOPLA ÖLDÜR olan kanunu maalesef iptal etmedi. Bu kanun bir taraftan hayvanlar öldürülürken öte yandan üremelerini içeriyor.  BU ÇÖZÜM YERİNE ÇÖZÜMSÜZLÜK GETİREN, SOKAK HAYVANI sorununu çözmek yerine DAHA DA ÇOĞALMASINA sebep olacak şekilde çıkarılan  7527 sayılı kanun niçin AKIL ve GERÇEKLERE AYKIRI:

1-).2004 yılında Dünyaya örnek olarak devrim gibi çıkarılan 5199 Sy Hayvanları Koruma Kanunu’nu uygulamayan, 21 yıldır bakımevi kurmayan KISIRLAŞTIRMA yapmayan 1100 belediyeye bakımevi kurmak için 2028 yılına kadar yeni süre verdi. Şimdi bu kanuna aykırı olarak İçişleri Bakanlığı genelgeler tamimler yayınlıyor ve yasa maddesi ile

2028 e kadar süre verdiği belediyelere BAKIMEVLERİNİZİ hemen şimdi kurun diyor. Belediyeler de kanun varsa o zaman 2028 yılına kadar süremiz var diyor. O tarihe kadar bitireceğiz diyorlar. 

2-) Kanunun bir maddesi “Sadece ruhsatlı izinli bakımevi olan belediyeler yaşam alanları kurabilir. Bu yaşam alanlarına da sadece bakımevine alınmış, kısırlaştırılmış rehabitasyonu yapılmış hayvanlar konabilir” diyor. Oysa, İçişleri Bakanlığı genelgeleri ile valilik ve özel idarelere “belediyeler hemen yer çevirip yaşam alanı oluşturup hayvanları toplasınlar” talimatı geliyor. Pek çok belediye İçişleri Bakanılığı ve valilik talimatı olarak yer çevirip kısırlaştırılmamış binlerce hayvanı bu çevrili yerlere topluyor. Hayvanlara aç sefil ölümlere mahkum olmalarının yanında o alanlarda da yavrulama olacağı için sayı hızla artıyor.

3-) Kanun sadece belediyeler köpek toplayabilir ve topladıkları hayvanları bakımevi dışında hiçbir yere bırakamazlar maddesi içeriyor. Fakat İçişleri Bakanlığı Valilikler talimatı ile bakımevi dışındaki yerlere köpekleri yer çevirip koymaları için talimat yazıyor, belediyeleri buna zorluyorlar.

4-) Yıllardır TARIM BAKANLIĞINA ve DKMP Müdürlüklerine “Belediyeleri denetleyin, 5199 sy yasayı uygulasınlar, bakımevi kurup KISIRLAŞTIRMA yapsınlar” taleplerimize, bakanlığın genel müdürleri dahil, sn valilerimiz dahil, “Belediyeler seçilmiş kurumlar, bize bağlı değiller, yaptırım imkanı yok” diye cevap verdiler. Valilik ve bakanlık o zaman irade koyup yasayı uygulatsaydı, bugün Türkiye’de sahipsiz hayvan sorunu kalmazdı. Fakat şimdi TOPLA ÖLDÜR içeren yasayı uygulatmak için her türlü idari ve cezai yaptırımı kullanıyorlar.

5-) ÖNEMLİ BİLGİ: Sokak hayvanlarına ana kaynak olan 18.000 küsur köyde, kırsalda, beldelerde yaşayan tarım ve hayvancılık ile uğraşan vatandaşların malını sürüsünü koruyan 100 binlerce bekçi korumacı çoban köpeklerinin, sahiplerince şehirlere atılan yavrularıdır. Sokak köpekleri görünüm olarak da çoban köpeği kırmasıdır. Yasada bu konuda bir yaptırım bir madde yok. 100 binlerce çoban köpeğinin sahipleri yavruları şehirlere atmaya devam edecekler. SOKAK HAYVANI sayısı asla azalmayacak.

 Ömürleri 2 yıl civarında olan bu sokak köpekleri kendileri doğal ömürlerinde ölüm oranı çok yüksek olarak ölürken, bir taraftan da yıllardır bakımevi bile olmayan belediyeler toplayıp el altından öldürürken, SAYILARININ AZALMAMASININ ana sebebi bu bekçi çoban köpeklerinin sahiplerince atılan yavrularıdır. Korumacı bir köpeğin 10 yavrusundan 2 sini vatandaş kendisine ayırıp, kalan 8 ini beldelere ilçelere attığı için sahipsiz sokak köpekleri var olmaya devam ettiler.

Yeni kanun sokaklarda köpek olmamasını toplatılmalarını, gerekirse öldürülmelerini içerirken, maalesef BEKÇİ ÇOBAN KÖPEKLERİNİN ATILAN BU YAVRULARINA ÖNLEM olan hiçbir maddeyi içermemektedir. Üretim için de kanunda herhangi tedbir içeren bir madde yoktur.

6-)Bu kanunda üretim çiftliklerinde, merdiven altı üretime hiçbir önlem madde yok.

SONUÇ: Bu kanun sokak köpeklerinin üremesini sokakları doldurmalarını önlemeyeceği için, tamamen ÜREME ve KATLİAM DÖNGÜSÜ getiriyor. Köpeklerden rahatsız olanlar bilsinler ki bu kanun ile sokak köpeklerinin sayısı azalmayacak, üremeye, çoban köpekleri atılmaya devam edecek. Sayın Cumhurbaşkanlığını, İçişeleri Bakanlığını ve diğer tüm ilgili kurumları tekrar kanunu görüşmeye davet ediyoruz. Vatandaşlara da bu kanunun çözüm getirmeyeceğini bilerek, ÇÖZÜM GETİREN BİR KANUN ÇIKMASINI talep etmesini istiyoruz…”

İşte, yaklaşık yarım asırdır sokak hayvanlarının eziyet görmeden yaşamaları, kısırlaştırılmaları, sağlıklı biçimde barındırılmaları için çaba harcayan ve bu konuda Türkiye’nin en yetkin ağızlarından birisi olan Nesrin Çıtırık’ın görüşleri böyle.

Nesrin Çıtırık, bilgi birikiminin yanı sıra bizzat sahanın içinden gelen bir kişi.

Yani, Türkiye’de sokak hayvanları sorunuyla ilgili olarak yazılmayanları, konuşulmayanları da biliyor.

Hem hayvanseverlerin hem de sokak köpeği karşıtlarının görüşlerine çok hakim.

Aynı zamanda belediye, hükümet, sivil toplum ilişkileriyle iç içe…

Bu yüzden bana göre Nesrin Hanım’ın fikirleri, kesinlikle dikkate alınmalı…