YAKLAŞAN kışla birlikte, karanlık günler de başlıyor.

İktidarın “Kalıcı yaz saati” uygulamasıyla 9 yıldır halkımıza layık gördüğü “Sabahın kör karanlığında yola çıkmak” işkencesi bu yıl da devam edecek.

Kış aylarında devam ettirilen yaz saati, yıllardan beri milletin (özellikle öğrenci yavrularımızın) canına okuyor. Tüm öğrenciler karanlıkta uykulu gözlerle okula gitmek zorunda kalıyor.

Faydasını soruyorsanız, hiç yok! Ürküttüğü kurbağaya değmez bir uygulama! Hangi akla hizmet ediliyor, anlamak mümkün değil!

Bu konuda çok şikayet mektubu geliyor. Zaman zaman bunları naklediyorum ama aldırış eden yok!

Kış aylarında işkence haline gelen bu uygulama 2016 yılından beri acımasızca sürdürülüyor!

Halkın saçma bulduğu “Kalıcı yaz saati” 14 Mayıs seçimlerinde cumhurbaşkanı adaylarının “bu uygulamayı kaldırma vaatleri” arasında yer almıştı.

Bu konuda gelen çok sayıdaki tepki mektuplardan biri, okurum Avukat Ahmet Erdem Akyüz’e ait ve diğer mesajlardaki kanaatler de yaklaşık böyle...

Fikir vermek için naklediyorum. Okuyalım.

★★★

“Saatleri, bir ileri aldılar, bir geri aldılar.

Hangisinin doğru saat olduğunu şaşırdık!

Şu anda uygulanmakta olan saat doğru saat midir? Yoksa iki ileri-bir geri adım atılarak üzerinde oynanan saat midir?

Senelerdir uygulanmakta olan saat, doğru saat değildir. Üzerinde oynanan saat dilimidir. Yaz aylarında belki az elektrik kullanmaya neden olabilir. Ama kışın erken kalkınca daha fazla elektrik tüketiliyor.

İnsanlar, memurlar, işçiler, öğrenciler sabahın kör karanlığında, soğukta sokağa çıkmak zorunda kalıyorlar, iş verimi ve eğitim düzeyi düşüyor. Yarın havalar kararıp, soğuduğu zaman bunları yaşayacaksınız.

Aslında amaçlardan biri, bu sistem ile daha fazla elektrik tüketerek, şirketlere daha fazla para kazandırmak!

Normal saati, yani kış saatini uygulayan dünya ve Avrupa ile ilişkiler kopuyor.

Bunun neden böyle yapıldığı anlaşılmış değildir! Konu anlaşılamadığı için, değişik ve uçuk gerekçeler ileri sürülmektedir.

Bu uçuk gerekçelerden biri, aynı saat dilimini uygulayan “Katar, Mekke, Medine” gibi Arap kentlerinde saat farkı olmadan aynı saati yaşamak olarak gösterilmektedir.

Eğer gerçek sebep bu ise Mekke ile beraber yatıp, beraber kalkmak yeterli bir gerekçedir. Başka sözümüz yoktur!”

Türk hukukunun sınavı!

Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en güçlü iki rakibinden biri...  İktidar onu hukuk yoluyla devre dışı bırakmak istiyor!

Yerel mahkemenin “Ahmak davası” nedeniyle verdiği 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve siyaset yasağı cezası onaylanırsa, halkın umut bağladığı Ekrem İmamoğlu 5 yıl siyasetten uzak kalacak!

Neresinden bakarsanız bakın adaletsiz bir ceza bu...

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bile, bir davada “Salak” sözünü hakaret değil “Yergi” olarak değerlendirmiştir. Hukukçular “Salak” sözü bir yergi olduğuna göre, aynı anlamdaki “Ahmak” sözü de “Yergi” olarak kabul edilmelidir” diyor. Kaldı ki İmamoğlu o sözü iddia edildiği gibi Yüksek Seçim Kurulu’na değil, kendisine “Ahmak” diyen eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya cevap olarak söylemiştir.

İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat “Hiçbir ciddi hukukçunun böyle hukuk dışı bir karara imza atamayacağı kanaatindeyim.” diyor.

Bebek konuştu! 

Adam işten eve dönünce, karısı onu kapıda kucağında küçük çocuğu ile karşılamış.

“Müjde kocacığım, müjde!”

“Ne müjdesidir bu, n’oluyor?”

“Bebek bugün ilk defa konuştu...”

“Maşallah... Maşallah... Ne dedi?”

“Parktan geçiyorduk... Çingenenin biri de ayı oynatıyordu. Bebeğimiz ayıyı görünce sevinçle ‘Buba, Buba’ diye bağırmaz mı?”

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanları sevmeyen kişi, fenerle arasa bile bir dost bulamaz!