Üşenmesem oturup bir çizgi roman hazırlayıp başlığını “İngiliz Mehmet yerel halka karşı” koyacağım.

Serinin ikinci kitabının adı “Sorumsuz Nebati, sorunlu yerellere karşı” olacak.

Üçüncü kitabın baş kahramanı ise Şahap Kavcıoğlu olur muhtemelen.

Buraya kadar okuyup, “Baş ekonomiste çizgi roman yok mu” diye sorduğunuzu duyar gibi oluyorum.

Hemen cevap vereyim:

Yok.

Silivri ve Sincan soğuktur şimdi, neme lazım!

Şaka bir yana, en baskıcı dönemlerde İsmet İnönü için Paşaname, Süleyman Demirel için Sülüname gibi karikatür kitaplarının hazırlandığı ve o liderlere karşı yüzlerce ağır eleştiri yapıldığı bu ülkede, artık lideri eleştirmek kendinizi mahpushanede bulmak için yeterli oluyor.

Bu baskı ortamında hoşgörünün H’si dahi olmadığından espri dahi yapmaya çekiniyor insan.

★★★

Girizgahı uzatmadan başa döneyim.

Ne demiş İngiliz Mehmet?

“We will strengthen the program to support central bank’s effort to bring inflation down. We speed up structural reforms going forward. There is a very strong interest in Turkish assets. We need to convince locals that inflation will decrease.”

Yani:

Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürme çabasını desteklemek için programı güçlendireceğiz. Yapısal reformları ileriye dönük olarak hızlandırıyoruz. Türk varlıklarına güçlü bir ilgi var. Yerel halkı enflasyonun düşeceğine dair ikna etmemiz gerekir. “

Bu arada hükümetin yayın organı gibi hareket eden Daily Sabah gazetesinin konuyla ilgili haberinde (Mehmet Şimşek “Locals” sözcüğünü kullandığı halde) “Public” sözcüğünün tercih edildiğine dikkatinizi çekmek isterim.

Demek ki onlar dahi “local” sözcüğünün hoş kaçmadığını düşünmüş.

Bir başka zorunlu hatırlatma: Kendisine “İngiliz Mehmet diyorum” zira kendisi Birleşik Krallık vatandaşı. İngilizcesi Türkçesinden de Kürtçesinden de iyi. Local mi Public mi orada hangi sözcüğün kullanılacağını eminim Daily Sabah editörlerinden daha iyi biliyordur.

Zaten kendisi ABD’de ve İngiltere’de konuşurken genellikle İngiliz ve Amerikalı diplomatlar gibi Türkiye’deki halktan “locals” diye söz ediyor.

★★★

İktidar son beş yıldır yerel halkı enflasyonun düşeceğine inandırmaya çalışıyor.

Mesela yaşanan tablodan kendini sorumlu tutmayan Sorumsuz Nurettin Nebati, “uyuyalım uyanalım altı ay sonra enflasyon düşecek” demişti.

Uyuduk uyandık, enflasyon düşmediği gibi daha felaket bir hal aldı.

Mesela Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “verin bana yetkiyi ha ondan sonra bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” demişti. Yetkiyi verdiğimiz gün yüzde 15’lerde olan enflasyon oranı bugün yüzde 70’lerde.

Mehmet Şimşek ise göreve geldiğinde 2024 sonu için yüzde 36’lık bir enflasyon hedefinden söz ediyordu ama onun da tutmayacağı şimdiden belli oldu.

★★★

Peki,

■ Büyük kentlerde 10 bin liranın altında ev kirası kalmamışken,

■ Ekmek fiyatının 10 liraya dayandığı,

■ 15 liraya simit satılan,

■ Dana bonfilenin 930 lira olduğu,

■ Bir damacana suya 105, bir fincan kahveye ortalama 100 lira ödenen bir ülkede, 10 bin lira emekli maaşı ya da 17 bin lira asgari ücretle alım gücü her geçen gün daha da düşen yerel halk, Erdoğan’ın, Nebati’nin ve Şimşek’in kendilerine daha önce yaşattığı hayal kırıklıkları ortada dururken şimdi nasıl ikna olacak?

★★★

Bence İngiliz Mehmet, olmayacak duaya (enflasyonu düşüreceğine) amin demek yerine İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a başvursun. Zira kendisi bir şeyi 40 defa tekrarlayarak halkı inandırma konusunda çok uzmanlaştı.

Yerel halkı Kemal Kılıçdaroğlu’nun PKK’lılarla halaya durduğuna dahi inandırabilen biri, enflasyonun düşeceğine Mehmet Şimşek’i dahi inandırabilir!

Bir de yöntem önereyim:

İlkokulun ilk zamanlarındaki gibi yerel halka üçer adet çizgili kağıt dağıtılsın.

■ Birinci kağıda 40 defa “Cemreler düştü enflasyon da düşecek” diye yazılsın.

■ İkinci kağıda (Erdoğan’ın psikanalitik teşhisi doğrultusunda) 40 defa “Hayat pahalı değil, ben psikolojik olarak öyle hissediyorum” yazılsın.

■ Üçüncü kağıda ise 40 defa “Ben yerel halkım” yazılsın ki işin sonunda gökten üç elma düşsün, herkes yerini bilsin!