Hâlâ “Yerli ve milli” demiyorlar mı? Gülmemek elde değil!

Yerli ve millî neyimiz kaldı ki?

Gerçekçi olalım: Kullandığımız hemen her şey yabancı... Cebimizdeki telefon, kolumuzdaki saat, paramızı yatırdığımız bankaların çoğu, bindiğiniz araçlar, ayak üstü yediğimiz “fast foodlar”, içtiğimiz kolalar hep yabancı markalı...

“Sabah Phillips marka çalar saatin alarmını kapatıp güne başlayan....

Palmolive marka sabunla elini yüzünü yıkayan...

Colgate marka diş macunu ile dişlerini fırçalayıp...

Pierre Cardin marka takım elbisesini giyip...

Hummer marka arabası ile Shell’den benzin alıp...

Çocuğunu Amerikan Koleji’ne bıraktıktan sonra işe geçen...

Fransız Saint Benoit Lisesi’ndeki yeğenini ziyaret eden...

Mc Donalds’ta bir şubesinde karnını doyuran...

Karsının doğum gibi için Amazon sitesinden hediye gönderen...

KFC’nin (Kentucky Fried Chicken) bir şubesinde çıtır tavuk yerken içecek olarak Coca Cola söyleyen...

Bu esnada hediyesinin teslim edildiğini öğrendiği mesaj üzerine iPhone marka telefonla karısını arayıp tebrik eden...

Akşam eve dönerken Metro Market’e uğrayıp evin ihtiyaçlarını alan...

Akşam LG marka televizyonunun karşısında oturup beIN Sports’ta süper lig maçlarını izleyenlere anlatmamız gereken şeyler var!

★★★

Limanlarımız, fabrikalarımız, dağlarımız, madenlerimiz, sahillerimiz ya satıldı, ya kiralandı...

Yerli ve millî neyimiz kaldı, düşünemiyorum!

Bu gidişe “Dur” demek için vakit çok geç sanırım....

Ülke uçuruma sürüklenirken, el birliği ile çözüm üretmek, iktidarın hatalardan dönmesi için demokratik yollardan çareler aramak gerekiyor.

Milli duruş ve milli beraberliğimizi sığ görüşlü, hasbelkader seçilmiş siyasiler yüzünden kaybetmek üzereyiz. Belki de kaybettik!

İktidar kesiminde olaylar yüzeysel, sahte milliyetçi ya da yandaş duygularla ele alınıyor, muhalefet yapanlar ihanetle suçlanıyor, Nasuh Mahruki gibi aydınlar korku yaratmak amacıyla bir sebep yaratılıp hapse atılıyor. Muhalefet yapan TV kanallarına cezalar yağdırılıyor!

★★★

Büyük bir ekonomik kriz yaşıyoruz. “Enflasyon düşüyor” diyorlar. Evet, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) enflasyonu düşürüp duruyor ama sadece kâğıt üzerinde... Gerçekte düşen bir şey yok... Millet, dörtnala giden fiyatlara yetişemiyor!

Ulusça aklımızı başımıza toplamazsak, yarınımızın ne olacağı belli değil!

Suçlu aramaktan, birbirimizi suçlamaktan, ayrışmaktan vaz geçip neler yapabileceğimizi konuşmamız gerekiyor ama tam tersine, iktidarın sert tutumu ülkede gerginliği her geçen gün biraz daha arttırıyor!

Bu gerginlik ülkeye hayır getirmez!

Bahçeli’nin “Öcalan çıkışı” iktidarın oylarını düşürdü!

İktidarın ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli, “Öcalan konuşsun, terör bitsin” deyip duruyor. Bu konuda çok ısrarlı! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ona destek verdiği görülüyor.

Peki, Abdullah Öcalan konuşunca terör bitecek mi? Orası çok şüpheli!

Koskoca Türkiye’nin, terörü bitirmek için Bebek Katili Öcalan’a umut bağlaması vatandaşlar arasında doğal olarak tepki yarattı.

26 kentte 3 bin 680 katılımcı ile yüz yüze yapılan anket sonuçlarına göre, Devlet Bahçeli’nin “Öcalan çıkışı” sonrası MHP’nin 1.5 puan, AKP’nin ise 2 puan oy kaybı yaşadığı ortaya çıktı.

İktidarın ağır saldırılarına hedef olan CHP ise birinci parti olmayı sürdürüyor.

PİAR Araştırma Şirketi’nin anketinde, CHP yüzde 23.3, AKP yüzde 22.8, MHP yüzde 6.6, DEM Parti yüzde 6.1 oy aldı. Kararsızlar yüzde 24.2 oy oranıyla en kalabalık grup oldu.

Kararsızların parti tercihi yapmamaları, siyasi alandaki boşluğu göstermesi bakımından çok önemli. 

GÜNÜN SÖZÜ: 

Bir siyasetçinin en kolay kandırdığı kişi kendisidir!