Önce şunun altını çizelim:

23 Ekim 2024 TUSAŞ’a yapılan terör saldırısı, alçakça bir eylemdi. Lanetliyor ve kınıyorum.

Saldırıda beş insanımızı kaybettik.

Hepsine rahmet, yakınlarına da başsağlığı diliyorum.

Hastanelerde tedavi görenler de bir an önce sağlıklarına kavuşsun.

★★★

Saldırı sonrasında en çok şu cümleyi duyduk:

“Saldırının zamanlaması manidar.”

Burada kastedilen, saldırının MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlama vuruşunu yaptığı yeni açılım sürecinde, “Öcalan’ın tecridi kalksın, gelsin TBMM’de DEM Parti grubunda örgütü lağvetsin” demesinden bir gün sonra gerçekleşmesi.

Bu yorumu yapanlar, iktidar ittifakının çözüm için harekete geçtiği, bu amaçla sansasyonel bir çağrı dahi yaptığı bir dönemde, örgütün ve örgütü destekleyenlerin başlayacak süreci baltalamak için bu saldırıyı gerçekleştirdiği görüşünü savunuyor.

★★★

Peki gerçekten öyle mi?

TUSAŞ saldırısı Bahçeli’nin açıklamasından sonra mı planlandı?

Eldeki veriler, bu saldırının 24 saatte planlanmadığını, uzun bir hazırlık süreci olduğunu gösteriyor.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya saldırıyı gerçekleştirenlerin kimliklerini Ali Örek ve Mine Sevjin Alçiçek olarak açıkladı.

Açık kaynaklara göre, Mine Sevjin Alçiçek 2014 ve 2015 yıllarında HDP’nin Hakkâri Merkez İlçe eş başkanlığını yapmış.

Ali Örek’in de o yıllarda HDP destekçisi olduğu anlaşılıyor.

İki teröristin örgüte katılımı büyük ihtimalle çözüm sürecinin sonuna, yani 2015 ya da 2016 yıllarına dayanıyor.

Şimdi şu detaylara bakalım:

Sayın Bahçeli 22 Ekim 2024 Salı günü 11:45’te açıklama yaptı.

İki terörist saldırıyı 23 Ekim 2024 Çarşamba 15:36’da gerçekleştirdi ama veriler önceki iki üç saat boyunca da Kahramankazan’da olduklarını gösteriyor.

Ve şu soruyu soralım:

Kaleşnikofların, bombaların, intihar saldırısı bombalarının olduğu bir saldırıyı 24 saatte hazırlayabilir misiniz?

Birçoğunuzun da benimle aynı görüşte olduğunuzu düşünüyorum: İmkânsız!

★★★

Şimdi gelin şu tespitlere bir bakalım:

- TUSAŞ, terör örgütü ve destekçisi ülkeler açısından özellikle seçilmiş stratejik bir hedefti. Zira terör örgütüne en büyük darbe İHA’larla SİHA’larla ve diğer hava araçlarıyla vuruluyor. Gün geçmiyor ki MİT’in bir örgüt yöneticisini SİHA kullanarak etkisiz hale getirdiği haberini duymayalım. Diğer taraftan Türkiye’nin Savunma Sanayi alanında yaptığı atılımların dinamolarından biri TUSAŞ’tı.

- 23 Ekim tarihinde İstanbul’daki SAHA Fuarı devam ediyordu. TUSAŞ başta olmak üzere savunma sanayimizin göz bebeği olan şirketler, yüksek teknolojili ürünleriyle dünya ölçeğinde görücüye çıkıyordu. Savunma sanayi şirketlerinin yöneticileri, proje yöneticileri hep fuardaydı. Dikkatler İstanbul’da ve SAHA’daydı. Ankara’daki yerleşkede bir rehavet olması kaçınılmazdı.

- 23 Ekim tarihinde Tayyip Erdoğan BRICS toplantısı için Rusya’nın Kazan şehrindeydi. S-400 hava savunma sistemlerini satın alarak NATO’ya, ABD’ye ve AB’ye kafa tutan Erdoğan iktidarı bu defa da BRICS’e katılarak açık mesaj veriyordu. Saldırı, Erdoğan’ın BRICS programını da olumsuz etkileyecek nitelikteydi.

- Bu detayları, terör örgütünden çok, kendilerine akıl hocalığı yapan istihbarat servisleri göz önünde bulundurabilir, bu çapta stratejik bir eylemi ancak istihbarat servisleri planlayabilirdi.

Bu detaylar konusunda birçoğunuzun da benimle aynı görüşte olduğunuzu düşünüyorum: Hepsi mümkündür!

★★★

“Türkiye’deki açılımla hiç ilgisi yok mu yani?” diye sorabilirsiniz.

Elbette var.

Bizim 1 Ekim’den itibaren, Bahçeli’nin çıkışları sayesinde vakıf olduğumuz açılımla ilgili gelişmelerin bir geri planı olduğu anlaşılıyor.

Bazı DEM Partililer, bazı iktidar mensupları dışında bu geri planı bilen olmayabilir ama PKK’yı destekleyen gizli servislerin bu gelişmeleri izliyor olması da yabana atılmayacak bir olasılık.

Bir örnek vereyim: Öcalan’a uygulanan 43 aylık tecridin kaldırılması kararını iki hafta önce gazete haberlerinden duymuştuk.

23 Ekim’deki saldırıyı planlayanlar Bahçeli’nin 22 Ekim’de yaptığı açıklamayı önceden bilmiyor olabilir. Ancak Ömer Öcalan’ın 23 Ekim’de İmralı’ya gideceğini açık kaynaklardan, hatta köşe yazılarından dahi öğrenmişlerdir.                             

★★★

Bütün güvenlik kaynakları aynı görüşte:

TUSAŞ saldırısı, 24 saatte planlanıp hayata geçirilmiş bir eylem olamaz.

Terör örgütünün bir kanadıyla, arkalarındaki profesyonel planlayıcılar, Türkiye’de barış ve diyalog konusunda yaşanacak olumlu gelişmelerin önüne geçmek için her yolu deneyecektir.

Süreç devam ettirilecekse, daha dikkatli, daha uyanık olmak şart.