Sevgili okuyucularım, Türkiye’nin yüz karası gündemini hep birlikte izlemeye çalışıyoruz.
Gazeteciyiz ya, insanlar her yerde soruyor:
“Ne oluyor, nedir bu durumlar, iş nereye varır?..”
Yanıtım hep aynı oluyor:
“Vallaha biz de rezaleti izlemekle yetiniyoruz. Siz ne biliyorsanız biz de o kadarını biliyoruz. Tahmin yapmak mümkün değil ki...”
İnsanlar bu soruyu sorduklarına belki de pişman oluyor. Zannediyorlar ki ben onları uyutmaya, başımdan savmaya çalışıyorum.
Gerçekten bilmiyoruz. Hiç kimse bilmiyor. Herhangi bir tahminde bulunmak mümkün değil. Bugün akşam veya yarın sabah yeni bombalar patlamış olabilir, biz de hep birlikte “Vay bee, bu da oldu” demekle yetiniriz.

* * *

Ancak, bilinmese bile kesin tahmin edilenler var. Bu tahminler son derece gerçekçi. İşte onlardan birini ilk kez benden duymuş olun:
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu iki adaylık peşinde.
İlki, yani kısa vadeli olan, ağustos ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylık.
İkincisi, daha uzun vadeli olan ise -Cumhurbaşkanlığını kazanamadığı takdirde- Kılıçdaroğlu’nun yerine CHP Genel Başkanlığına adaylık.

* * *

Feyzioğlu mücadeleci biri. Ceza hukuku alanında Prof. Dr. unvanı taşıyan bir üniversite hocası.
Başkanı olduğu Türkiye Barolar Birliği’nin kasalarında çok büyük, neredeyse sonsuz para var.
Feyzioğlu bu paraları kullanıp Türkiye’nin dört bir yanını geziyor.
Bugüne kadar 75 ilde toplantılar ve konferanslar düzenleyip kendini tanıttı.
Türkiye’deki siyaset boşluğunu iyi sezen Hoca, şimdi bu fırsatı Türkiye Barolar Birliği’nin olanaklarıyla değerlendiriyor.
Kafasından geçenleri şimdiden açıklaması elbette söz konusu değil.
Bir süre daha geçecek, belki birkaç ay sonra, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah-Tayyip ikilisine
karşı aday olduğunu açıklayacak.
Ancak, tanıtım gezilerini Türkiye Barolar Birliği’nin parasıyla yapması hoş karşılanmıyor, eleştiri alıyor.
Bunu da burada belirtmekte yarar görüyorum.

* * *

Türkiye’nin gündeminde AKP döneminin hırsızlıkları, vurgunları var. Türkiye kaynıyor.
Feyzioğlu son girişimleriyle gündemi değiştirdi, konuyu dikkatlerden düşürdü.
Bunu belki bilerek, belki bilmeyerek yaptı ama iktidarın rezilliği ne yazık ki ikinci plana atılmış oldu.
AKP böylece rahatladı.
“Elbette, Balyoz ve Ergenekon sanıkları için yeni ve olumlu şeyler düşünürüz, çare buluruz” demeye başlayan iktidar, gündem değişsin diye topu Hoca’nın kucağına attı. Köşeye sıkışıp çaresiz kalınca belki de onu kullandı.
Bu konuda hiçbir olumlu gelişme olmayacağını, yeniden yargılama falan yapılmayacağını yaşadıkça göreceğiz.
Zamanlaması biraz erken bile olsa, Feyzioğlu’nun seçim yatırımı
için kendi açısından olumlu girişimlerde bulunduğunu kabul etmek gerekir!
Başarı dileklerimle!

Tayyipsiz AKP

Sevgili okuyucularım, Türkiye’de her gün birileri anket yapıyor ve yaptırıyor. Bunlardan hangisine inanmak gerekir, hangisi doğrudur, hangisi masa başında hazırlanmıştır, kimse bilmiyor.
Fakat medya piyasasında anketler uçuşup gidiyor.
Şimdi elimde ilginç bir anket var. Bir firma tarafından aylık hazırlanıyor, medyaya servis edilmiyor, sadece abonelere gönderiliyor. Aboneler arasında Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, kamu kurumları ve bazı özel sektör var.
Firmanın adı Metro Poll.
Anketi hazırlayanlar beş kişi. Tamamı Prof, Doçent, Dr. gibi unvanlar taşıyor.
Elimdeki anket geçtiğimiz ağustos ayında yapılmış, aşağıda okuyacağınız soru ve yanıtlar sonraki anketlerde bir daha sorulmamış. Anketin tümü siyasi sorulardan oluşuyor. Burada Cumhurbaşkanlığı seçimi de irdeleniyor ve özetle şu sonuçlara varılıyor:
- “Açık uçlu soruda Çankaya’da kimi görmek istersiniz sorusuna verilen yanıtlarda birinci çıkan Abdullah Gül, yüzde 25. Onu yüzde 19’la Tayyip Erdoğan izliyor. Üçüncü ve dördüncü sıralarda CHP’den bir isim ve Kılıçdaroğlu geliyor. Yüzde 1.” (Feyzioğlu’nun işte bu boşluğu doldurmaya soyunduğu anlaşılıyor.)

* * *

- “Sadece Gül ve Erdoğan aday olduğu takdirde Gül diyenler yüzde 50, Erdoğan diyenler yüzde 29.”
- “...Gül’e verilen destekle kıyaslandığında, Erdoğan’ın AKP dışındaki partilerin seçmeninden aldığı destek de ciddi düzeyde düşüktür.”
Burada kendi adıma bir şey söylemek isterim.
Sadece bu iki şahıs aday olursa o seçimde ya hiç oy kullanmam, ya da BOŞ oy veririm.

* * *

Ankette AKP’nin durumu da ilginç bir biçimde irdeleniyor. Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olursa AKP’nin başında kimi görmek istersiniz?
“Sonuçlar bu konuda güçlü bir aday olmadığını gösteriyor. Deneklerin ancak yüzde 9’u Gül, yüzde 7’si Numan Kurtulmuş, yüzde 6’sı Bülent Arınç
demiştir. Bu tablo AKP’de Erdoğan’ın ardından ‘İkinci adam’ olmadığını göstermektedir.”
Tamamen doğru bir tanım.
İkinci adamı olmayan bir iktidar partisi!

* * *

Abdullah-Tayyip ikilisi ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iki aday.
Biri Çankaya’da “Tarafsızlık, ağır başlılık, ağır ağabeylik” pozlarında ama Tayyip iktidarına en büyük hizmeti veriyor. Önüne gelen her şeye onay veren, sıkışınca suskunlaşan otomatik imza makinesi.
Son olarak postacılık göreviyle Fethullah’a gazeteci gönderip mektup getirten şahıs.
Ötekini zaten yeterince biliyorsunuz, yazmaya bile gerek yok.
Bir düşünün ki, ikisinin de niyetinde Çankaya var!
Seçime yedi ay kaldı ama açıklamaları mümkün olmuyor. İkisi de ortamı kolluyor, koku almaya çalışıyor. İkisinin de kafalarında yüzlerce tilki dolaşıyor.
Devletin parasıyla anket şirketlerine abone olmuşlar, çıkan sonuçları izliyorlar.
Mustafa Kemal Atatürk’ün makamına kimlerin soyunduğunu iyi görün!
Şimdi üçüncü bir adayımız var, o da henüz açıklamıyor.
Onun amacı, Cumhurbaşkanlığı olmazsa uzun vadede CHP Genel Başkanlığı.
Bize de seyretmek düşüyor!
Daha epeyce süre var, bakalım başkaları çıkar mı!

* * *

Emin Çölaşan’ın notu: Aksaray Valisi Selami Altınok’u oradan alıp İstanbul Emniyet Müdürü yaptılar ve İstanbul Valisinin emrine verdiler. Bir vali, başka bir valinin emrine girmeyi içine sindirdi! Şimdi HSYK bu şahıs hakkında soruşturma başlatmış. Beyefendi dün kameralara “Her işte bir hayır vardır” dedi. Bu nasıl validir, nasıl emniyet müdürüdür, anlayan var mı?