Dergi, "10 Ekim saldırısı, Türkiye’yi daha da böldü. Paris’te, New York’ta olsa halk birleşirdi. Erdoğan, ortamı yatıştırmak yerine, bu saldırıyı, yandaşlarındaki nefreti körüklemek için kullanıyor. Ülkede Türk- Kürt, Alevi-Sünni çelişkisi derinleşiyor“ diye yazdı.

Ali GÜLEN /FRANKFURT

Alman Der Spiegel Dergisi, Ankara’da patlayan bomba, göçmen krizi ve Merkel’in Türkiye ziyaretini değerlendirirken, altı tam sayfayı Türkiye’ye ayırdı.

Derginin, daha çok yıkılmakta, parçalanmakta olan ülkeler için kullanılan "Eine Zeit Des Zerfalls“- DAĞILMA ZAMANI şeklindeki başlığı bu kez gerçekten sarsıcı oldu. Bu tür başlıklar, Osmanlı gibi dağılan imparatorluklar ve devletler için seçiliyor.

Çok geniş analiz/haberin alt başlığında, Barış eylemine yapılan saldırının ardından Türkiye derinden bölündü. Erdoğan yandaşlarını, HDP’ye karşı daha çok nefret duyması için kışkırtıyor. Ona yönelen eleştiriler ise IŞİD’e gösterdiği hoşgörüde birleşiyor“ denildi. Haberde, Erdoğan'ı vampir olarak çizildiği bir eylemden ve Ankara kurbanlarının cenazelerinden fotoğraflar kullanıldı.

O KARANLIK YÜZ YİNE ÇIKTI

Maximilian Popp ve Christopf Reuter imzalı ilk haber, Ankara’daki patlamada karısını kaybeden ve halen cesedini bulamayan Sabri Batur’un dramı ile başlıyor. Korkunç bombalamanın ardından bir de polisin yaralılara biber gazı sıkması eleştirilirken, „Genç Türkiye’nin tarihindeki en büyük terör saldırısı önce herkesi dondurdu. Ardından öfke ve acı yükseldi. Neden istihbarat böyle bir saldırıyı bildirmemişti, polis neden önlem almamıştı?“ diye soruldu.

Erdoğan’ın 1 Kasım için yeniden seçim çağrısı yapmasının ardından Türkiye’deki o karanlık yüzün yeniden ön plana çıkarıldığını belirten dergi, PKK ile yapılan mücadelede 140 kişinin can verdiğini, bazı bölgelerde sokağa çıkma yasakları ilan edildiğini belirtti.

İşte bu şartlar altında Almanya Başbakanı Merkel’in Türkiye ziyaretinin başlayacağını belirten dergi, AB’nin amacının göçmen krizini önlemek ve Türkiye’de güvende kalmalarını sağlamak olduğunu vurguladı. Türkiye ile yapılan ön anlaşma gereği göçmenlerin kalmasına karşılık, Türkler’i vize kolaylığının erkene alınmasının gündeme geldiği vurgulandı.

BİRLEŞTİRMEDİ AKSİNE BÖLDÜ

Dergi gelişmelerle ilgili şöyle devam etti: "Paris ya da New York’ta böyle bir saldırı olsa, en azından bir süreliğine toplum birleşirdi. Ama 10 Ekim saldırısı, Türkiye’yi daha da böldü. Hükümet ve muhalefet, karşılıklı olarak birbirlerini sorumlu tutuyor. Saldırıdan sonra bir yanda anma ve protesto gösterileri yapıldı, sendikalar grev çağrısı yaptı, öğrenciler boykota katıldı. Ancak diğer yanda farklı şeyler de oldu. Futbol milli maçının oynandığı Konya’daki bir dakikalık saygı duruşunda, bazıları ıslıkladı ve Allah-u Ekber diye bağırdı.“

ERDOĞAN, OLAYI KIŞKIRTIYOR

Dergi, bundan sonra çok önemli tespit ve yorumlarda bulunarak şunları yazdı: Bu saldırı, Türkiye’nin siyasal olarak bölünmüşlüğünün altını çizdi. Erdoğan ise bu acil durum karşısında tavır almaktan ziyade, onu pekiştirmeyi seçti. Hemen her konuda fikir açıklayan başkan, bu kez uzunca süre sessiz kaldı. Ve hükümetten hiç kimse, patlama kurbanlarının cenazesine katılmadı.“

Dergi, Başbakan Davutoğlu’nun açıklamalarında PKK ve IŞİD’i suçladığını ve yandaşlarına Suriye’de bunlarla savaştıkları için böyle olduğunu söylediğini belirtirken, kendilerini de „gerçek kurban“ olarak nitelediğini yazdı.

GAZETECİLERİ TUTUKLUYOR, TERÖRİSTİ BIRAKIYOR

Korkunç patlamayı gerçekleştiren baş zanlının Adıyaman’dan geldiğinin ve oradaki IŞİD hücresinden olduğunun açıklandığını belirten dergi, Suruç katliamanın da aynı hücre tarafından gerçekleştirildiğini belirtti. Dergi, „Tüm bunların daha önceden bilinmesine ve tanınmasına rağmen, Türk güvenlik güçlerinin korkunç bir aymazlığı söz konusu. Geçmiş yıllarda yüzlerce hükümet karşıtı gazeteciyi ve eylemciyi terör zanlısı diye tutuklayanların, böyle bir terör hücresini açığa çıkaramaması da ilginç. Bu durum, Türk halkında hükümetin IŞİD’e karşı hoşgörü beslediği şeklindeki düşünceleri kuvvetlendiriyor“ tespitini yaptı.

Hükümeti eleştirenlerin, Erdoğan’ın ülkedeki kaosu bilinçli olarak tırmandırdığı, AKP’yi istikrarın güvencesi olarak göstermeye çalıştığını söylediğini belirten dergi, ancak bu politakının işe yaramadığının görüldüğünü belirtti. Dergi, Gazici’nin son anketine yer verdi.

ERDOĞAN’LA DEMİRTAŞ BENZİYOR

Ardından HDP lideri Selahattin Demirtaş’ın, Fatih semtine yaptığı ziyaretle ilgili izlenimlerine yer veren dergi, onunla Erdoğan’ın benzeştiğini, her ikisinin de halkın arasından çıktığını, işçi çocuğu olarak büyüdüklerini vurguladı. Tüm bu olanların Demirtaş’ı çok üzdüğünü belirten dergi, „Bölünmeyelim, daha fazla toplum kutuplaşmasın“ çağrısı yaptığını vurguladı.

Saldırıdan sonra Demirtaş’ın sert sözler sarfettiğini ve büyük acı duyduğunu anlattığını belirten dergi, onun „AKP bir halk partisi olarak başladı. Şimdi ise Erdoğan halkla savaşıyor ve güç kaybetmekten korkuyor“ sözlerine yer verdi.

ÜLKEDE DÖRT FARKLI KUTUP

Der Spigel, 7 Haziran seçimlerinden sonra Erdoğan’ın her fırsatta HDP’yi hedef aldığını ve yandaş medyanın Selahattin Demirtaş’ı terörist ilan ettiğini belirtti. Demirtaş’ın, „Erdoğan bir korku ve nefret ortamı yarattı“ sözünü aktaran dergi, şu yorumu yaptı: Ülkede, Kürtler ve Türkler, Aleviler ve Sünniler arasındaki çelişkilerin daha da derinleşmesi tehlikesi büyüyor. Erdoğan, 11 yıllık bir iktidardan sonra cumhurbaşkanı seçilince, bir otoritere dönüştü. Artık her gün daha fazla insan ona karşı çıkmaya başladı.“