Türkiye'deki tüm okullarda 12-18 Aralık tarihleri arasındaki hafta "Yerli Malı Haftası" olarak kutlanıyor. Resmi adıyla Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası olan bu haftanın amacı, yerli tüketimin bilinçli olarak artmasıdır. Bu hafta süresince tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve yerli malı kullanmanın önemi vurgulanır. Ayrıca bilinçli tüketicilik konuları üzerinde durulur.

Cumhuriyet döneminde temelleri atılan kendi kendine yeter bir toplum olmadaki ilk adımı bugün de devam ettirmeliyiz.


Okullarımızda 12 – 18 Aralık tarihleri arasında kutlanan bu haftada tutum, yatırım ve Türk malları hakkında bilgi verilir. Şiirler okunur, konuşmalar yapılır, skeçler ve oyunlar oynanır. Yerli mallarımız tanıtılmaya çalışılır.


Tasarruf yapmak, milli kaynakların işletilmesi, yerli fabrikalar kurulması, paranın dış ülkelere gitmesini önlemek, temel tüketim maddelerini öz kaynaklardan karşılamak, ekonomimizi geliştirmek bu haftanın belli başlı amaçları içindedir.

1929’DA “MİLLİ İKTİSAT VE TASARRUF CEMİYETİ KURULDU


Tutum ve yatırım, ülkeler için de önemli bir konudur. Çünkü devletler de gelirleriyle giderlerini dengelemek zorundadır. Bir devlet eğer gelir ve giderlerini iyi ayarlarsa; gelir kaynaklarını iyi yatırımlarda kullanırsa kalkınır, zenginleşir ve hiçbir devlete bağımlı kalmaz.

Yurdumuz cumhuriyet döneminde yeni savaştan çıkmış ve ekonomik açıdan kötü bir durumdaydı. Yurdun her köşesi çok büyük zararlar görmüştü. Ellerinde bir şeyleri kalmayan halk yoksulluk içerisinde kıvranıyordu. Atatürk, bu duruma çok üzülüyor ve bu durumdaki halka bir şeyler vermek istiyordu.

Atatürk, 1923 yılında İzmir İktisat Kongresini topladı. Bu kongrede yurdun bağımsızlığının korunması, yerli mallar üretilmesi ve kullanılması kararlaştırıldı. Dönemin Başbakanı İsmet İnönü 12 Aralık 1929 tarihinde T.B.M.M.’de bir konuşma yaptı. Konuşmasında ulusal ekonomi, yerli malı ve tutumlu olma konularını anlattı.

18 Aralık 1929’da “Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kuruldu. Başkanlığına TBMM Reisi Kazım (Özalp) Paşa seçildi. 1929’dan 1946’ya kadar “Milli İktisat ve Tasarruf haftası olarak; 1946-1983 arasında ise “Yerli Malı Haftası” olarak kutlandı.

Yeni adıyla “Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası” olarak kutlanan bu haftayla Cumhuriyet döneminde temelleri atılan kendi kendine yeter bir toplum olmadaki ilk adımı bugün de devam ettirmeliyiz.

Atatürk'e ait bu anı da onun ne kadar eşsiz bir lider olduğunun güzel örneklerinden biri....O’nun özgür düşünceyi paylaştığı yer olan sofrada geçiyor.

 "ÖNDER OLARAK BENİM DE YERLİ MALI KULLANMAM GEREK"


Yalova'da uzun süre kaldık. Akşamları Atatürk'ün sofrası yine konuklarla dolup taşıyor, birçok yurt sorunları bu sofrada görüşülüyordu. Bir akşam yerli malı kullanılması üstüne bir konuşma oldu. Herkes düşüncesini söylüyor, yurtta yerli endüstrinin gelişmesi için büyük bir kampanya açılması, herkesin yerli malı yemesi, yerli malı giyinmesi isteniyordu. Yerli Malı Haftası'nın açıklanışı da bu günlere rastlar. Atatürk, herkesin öne sürdüğü düşünceleri, her zamanki dikkatiyle dinledikten sonra:

"Bundan sonra önder olarak benim de yerli malı kullanmam gerek. Gardroptaki elbiselerimi getirin. Köşkün önünde yakın" buyruğunu verdi. Herkeste bir sessizlik...

O şen, gürültülü sofra sanki bir anda mezar sessizliğine bürünmüştü. Herkes birbirinin yüzüne bakıyordu. Sessizliği ilk önce, konuklar arasında bulunan Ulus Gazetesi Başyazarı Falih Rıfkı Atay bozmaya cesaret edebildi: "Paşacığım, elbiseleri yakmayın, birer tanesini bizlere verin. Biz de hatıra olarak saklayalım" deyince, Atatürk hafifçe gülümsedi: "Peki" dedi. Orada hazır bulunan herkese birer kat elbise verildi.

Bir gün sonra Beyoğlu'nun tanınmış terzilerinden Arman, Yalova'ya getirildi. Atatürk, Köşk'tekilerin gözleri önünde yerli kumaştan elbiselerini kestirdi ve diktirdi. O olaydan sonra Atatürk, elbiselerini hep yerli kumaştan seçip Arman'a diktirmiştir. Bir daha İsviçre'den kumaş gelmedi.