Demet CENGİZ

Eren Holding Başkanı Ahmet Eren, devleti yönetenlerin daha basiretli hareket ederek
savaş ve çatışma ihtimalinden olabildiğince uzak kalmasını arzu ettiklerini belirterek, “Bu ekonomiden daha büyük bir endişe” dedi

Eren Holding’in temelinde ’Kıskanç Bayanlar Eşinize Eros Giydirmeyin’ var. Türk reklamcılığının unutulmaz sloganlarından biri olsa da, bugün grubun Eros ile bir ilgisi yok. Fakat entegre tekstil üretimi hâlâ devam ediyor. Temsilcisi olduğu Lacoste için küresel çapta üretim yapıyor. İngiliz Burberry de dahil pek çok markayı topladığı perakende grubu Türkiye ve yurtdışı dahil 300 mağazaya sahip. Kağıt ve ambalaj üretiminde Türkiye lideri...

Ülkenin en büyük çimento üreticilerinden biri... Mersin’de limanı da olan dev bir yatırımı yeni tamamladılar. Enerji yatırımları da tüm hızıyla sürüyor. Zonguldak’ta 1400 MW olan termik santralin kapasitesi, gelecek yıl 2800 MW’ye çıkacak. Böylece özel sektörün en büyük elektrik üreticisi olacaklar. Bir diğer faaliyet alanları da turizm. Bu kadar farklı sektörde yatırımları bulunan ve dünyayı yakından takip eden Ahmet Eren ile hem Türkiye’yi hem de dünyayı konuştuk.

- Geçen yılki cironuz 2 milyar dolardı. 2015 yılı için öngörünüz nedir? Dolar bazında pek çok Türk şirketin cirosu eridi malum.
- Bu yıl TL bazında muhtemelen artacak ama dolar bazında bunun altına iner. 2017 ciromuzu iki yıl önce 4 milyar dolar olarak belirledik. Bunu tutturacağımıza inanıyoruz. Kağıt ve ambalajda yaptığımız büyük yatırımlar... Çimento ve enerji yatırımlarımız... Toplam 2 milyar doları aşan yatırımlarımızın meyvelerini 2017’de toplayacağız.
- Önemli bir seçimi geride bıraktık. Şimdi koalisyon konuşmaları yapılıyor.
- Siyasilerin takdir edeceği bir konu...

ÇATIŞMADA EKONOMİ DE GİDER

- Ekonomimiz açısından hiç de kolay olmayan bir dönemdeyiz. En büyük risklerimiz neler?
- Türkiye ekonomisinin inip çıkmasından daha ziyade benim endişem dış politikadan dolayı Türkiye’ye bir ateş sıçraması. Onu, diğerinden daha büyük bir endişe olarak görüyorum. O çıktığı takdirde zaten ekonomi gider. Umarız ki, böyle sıcak bir çatışmanın içine Türkiye girmez. Çıkması muhtemel çatışmayı önleyici siyasi çözüm, en geniş katılımlı bir çözümdür. Türkiye açısından bu daha iyi olur.
- Suriye’ye müdahale konuşulurken...
- İçimizden geçen devleti yönetenlerin daha basiretli hareket ederek sıcak savaş ve çatışma ihtimalinden olabildiğince uzak kalması. Bize “Bu size düşmez. Bu siyasilerin kararıdır” diyebilirler. Siyasilerin kararıdır ama hepimiz etkileniyoruz bundan.

TURİZMCİLER DERTLİ

- Etrafımızdaki ülkelerin durumu malum. Her yerde savaş var. En iyi durumda olan komşumuz ekonomik krizin pençesinde. Ülke imajımız da eskisi gibi değil. ’İslamcı’ Türkiye imajı güçleniyor sanki. Ayrıca internet yasakları, vs. baskıcı rejim algısını güçlendiriyor. Bunlar da turizmi etkiliyor.
- Turizm sıkıntılı oldukça. Hafta sonu birkaç yerle temas ettim. Maalesef turizm işletmecileri dertli. Bize gelen turist Rus, Alman, Avusturyalı, İtalyan... Türkiye’nin giderek dindarlaşan bir imajı oluşuyorsa, çekinir bunlar. Tam sınırımızda yaşananlar da tuz biber ekti belki. Turizm çok önemli bir sektör. Bacasız sanayi olması bir yana, katkısı çok önemli. Otomotiv sanayinin net katkısı turizm kadar değildir. İyimser olmak güzel bir şey ama Türkiye’nin dış politika bakımından gelip girdiği yer sevindirici değil; gerçekçi olalım.
- Turizmde yeni yatırımlarınız ne durumda?
- Bodrum Rixos otelinin mal sahibiyiz. İstanbul’da havalimanı yolu üzerinde iki otel inşaatımız tamamlanmak üzere. Biri 5, diğeri 4 yıldızlı. Bittiğinde Türkiye’nin sıkıntılı durumu bitmiş olur mu bilmiyorum.



Ahmet Eren, AB’nin Yunanistan’dan vazgeçmeyeceğini aksi takdirde bunun domino etkisine yol açabileceğini vurguladı. 

Türkiye yüzünü Batı’ya ve çağdaş medeniyete dönmeli


- Türkiye tablosuna bakınca ne görüyorsunuz? Temel riskler neler?
- Birkaç hafta önce Ankara’da ’Komşu Ülkelerdeki Politik ve Ekonomik Krizlerin Türkiye Ekonomisine Etkileri’ başlıklı bir panel yaptık. Ünlü Yunan iktisatçı Nicholas Baltas, Putin’in eski danışmanı Rus iktisatçı Andrei Illarionov, Türkiye’de iyi tanınan ekonomist Nouriel Roubini ve Dünya Bankası Türkiye-Avrupa ve Orta Asya sorumlusu Martin Raiser konuştu. Dört saat süren iyi bir paneldi. Oradan çıkan sonuç şu: “Türkiye özellikle Batı’ya, çağdaş toplumlara enjekte olmaya çalıştıkça kârlı çıktı; Doğu’ya ve Ortadoğu’ya yöneldikçe zararlı çıkmıştı.” Ben de kişisel olarak bu görüşteyim. Ortadoğu ülkelerine duyarsız kalmamak şartıyla, yüzümüzü Batı’ya ve çağdaş medeniyeti temsil eden Avrupa’ya dönmemizde yarar var. Batı, din ve inanç hürriyeti açısından da daha ileridir. Ama kişisel olarak! Devletin düzenini değiştirmemek kaydıyla. O panelde ortaya çıkan başka bir şey de; belli bir kesim, sosyal ve siyasi katı rejimi uygulamaya kalkarsa Türkiye, Ortadoğu ülkelerinin kaderine uğrayabilir.

ABD’nin kalkışa geçmesi büyük haber


- Bölgemizden içimiz kararıyor da dünyada neler oluyor?
- Amerika ve Çin dünya ekonomisinde tayin edici roldeler. Amerikan ekonomisinin kalkışa geçmesi çok iyi bir haber. Yeniden yol, otoban yapmaya karar vermişler. Oraya çimento ihraç edebiliriz diye düşündüm. Şu anda Amerikan ekonomisi Türkiye’nin büyüme hızından daha yüksek oranda büyüyor. Çin ekonomisinde biraz yavaşlama var. Kalkınma hızının yüzde 7.5’e düşmesi büyük bir felaket olarak görülüyor. Avrupa’ya bakınca ise... Yunanistan gerçekten bir çıbandır. Onu nasıl halledecekler bilmiyorum. Ben Yunanistan’ın kopup gitmesine izin vermeyecekler, sahip çıkacaklar gibi hissediyorum. Domino etkisi olabilir. Sıkıntıda olan ülkeleri elimine edeyim derse, Portekiz ve İspanya’da aynı durumda.

İthalat kolaycılığı tuzağa soktu


- Türkiye orta gelir tuzağından kurtulamıyor. Milli geliri daha fazla artırmanın yolu nedir?
- Ben buna ithalat bağımlılığı tuzağı diyorum. Öteden beri üretim ve ihracat odaklı bir ekonomik modelin oturtulması gerektiğini söylerim. Türkiye ithalat bağımlısı bir ülke konumuna geldi. Tüketime ve ithalata bağlı büyüme gerçekleştirdik. İhracat artıyor diye övündük ama daha çok ithalat arttı. İthalatı kısmanın yolunu bulmalıydık. Kanunla, regülasyonla değil, Türkiye’de üreterek, üretmenin yolunu bularak yapmalıydık bunu. Önleyemediğimiz için gelir tuzağına saplanıp kaldık. Kolayımıza geldi. Her şey ithal. Bunu nasıl aşarız konusuna kafa yormadık.