Emin Çölaşan’ın notu:
Sevgili okuyucularım, sizlerden her gün çok sayıda mesaj alıyorum. Hepsine tek tek yanıt vermem ne yazık ki mümkün olmuyor. Bunlardan bazılarını yazılarımda kullanıyorum, bazılarını ise pazartesi günleri burada yayınlıyorum.
Burada kullandığım mesajların bazılarında, gönderen okuyucularımın isimlerini ne olur ne olmaz diye vermiyorum. Başlarına iş açılmasın.
Ayrıca bu mesajları, harf ve cümle hataları dahil, üzerlerinde hiçbir oynama yapmadan sizlere iletiyorum.
Her pazartesi günü burada, gazetemizin internet sitesinde buluşmak umuduyla.
_______________________________________

Değerli Emin Bey,öncelikle kocaman yürekli yaklaşımınız için size minnettarız.....Son internet uygulamasından sonra bizim aslan parçası arkadaşlarımızın sesi soluğu enikonu kesildi...Tüm arkadaşlarım kabuğuna çekildi,üniversiteli kardeşlerimde de heyecan kalmadı....(Ama toplum heyecan bekliyor,adam gibi,cesur yürek lider eşliğinde muhalefet özlemi çekiyor)Çevremde siyaset konuşan insan kalmadığı gibi,bir de ailevi sağlık sorunlarınla uğraşınca siz can,yürekli insanlara şahsım adına desteğim de kayboldu haliyle....Ama yüreğimiz hep sizlerleydi....Bizler bir aileyiz ve birbirimize destek olmak zorundayız....Yolumuz aydınlık,çağdaşlık,özgürlükler yolu......Ülkeyi çapsız manyaklara bırakacak halimiz yok ya.......Tüm yazılarınızı heyecan ve dikkatle takip ediyor ve takdirlerimi tevdi ediyorum...İyi ki varsınız....Hugh..Nasip Büke...Edirne..

_______________________________________
700'e yakın bürokrat memur istifa edip milletvekilliği aday adayı olacak.Aşağıdaki soruları CHP ve MHP araştırmalı ve gensoru hazırlamalı;

1-Bu bürokratlar 4 ay hangi parayla geçinecekler?
2-Sponsorları kimdir?
3-Bu memurların maaşları ne kadardır?
4-Hırsızlıkları var mıdır?
Ali
_______________________________________
Ayrıntılarla vakit öldürecek lüksümüz yok,
Belki olur diye beklemek lüksümüz yok,
İnce hesaplar ile kendimizi aldatma lüksümüz yok,
İktidar’ın hatalarını tekrarla bir yere varılmıyor,
CHP kendi başına hiçbirşey yapamıyor,
CHP birleşerek seçime girmeye direniyor,
Bizim bunu kabûl edip susmamız, feci sonuca katkıdır,
Tek yol CHP’nin diğer partilerle beraber seçime girmesidir,
Bunu ısrarla, defaatle yapmak vatana olan borcumuzdur,
Son fırsatı kaçırmamak bizim sorumluluğumuzdur,
İş isten geçmeden, görevimizi şimdi yerine getirmeliyiz,
Herkezi köşelerinde bu konuyu işlemeye davet etmeliyiz.

Saygılarımla,

Turgut
_______________________________________
sevgili emin abi, gazatenizi ve yazılarınızı hergün takip ediyorum. ankarada yaşıyorum devlet memuruyum. ismim özgür. bu aralar çok dikkatimi çekiyor. kapalı olan gençkızların hepsinde türban vardı, 1-2 haftadır bakıyorum kızılay olsun sakarya olsun , büyük bi kısmı başörtüsüne dönmüşler. türban değil, önden bi düğüm arkası uzun. onlarda ayrıldılar galiba cemaatci tayyipci.
bi yazınızda bu konuyada değinirseniz çok sevinirim. saygılar

_______________________________________
İçi yakılan kadınlarım,öğrencilerim, gerçek eğitimcilerim, işçilerim, işsizlerim ve sayamadığım tüm kara zihniyetin gölgelediği halkım
Yazınızı okuyorum. Duygulandım. Üniversite 3.sınıf öğrencisiyim. Mezun olduğumda Atatürkçü bir ailenin yetiştirdiği bir kütüphaneci olacağım. Kendimi paralayacağım tüm çocuklarımıza; bir türlü örnek alamadığımız,akp zihniyetiyle batının laneti olarak görülen bilgi erişimi sağlamak için. Ancak geleceği karanlık görmekteyim. 21 yaşında bir kız, bir kadın korkarak yürüyor sokakta. Okuduğu kitaplar görülmesin istiyor tepki alır diye; yazamıyor düşüncelerini istediği gibi; asla çocuk doğurmak istemiyor; başka bir ülkeye gidebilmek için yollar arıyor daha kötü bir durumda(daha kötüsü ancak kadın hakları yasalarca da kaldırılmış bir ülke olabilir); boşuna mı okuyorum sorusu sadece aklını kurcalamakla kalmıyor beynini matkapla defalarca delmekte.
Size yazarken korkuyor muyum?
- Belki.
Ama susmak da ağır geliyor. Sessizliği durdurun!

Yağmur
_______________________________________
Seçim zamanları, bilmeyen halkı bilgilendirme fırsatı olmalı. Bilenler kendi seviyelerinde konuşup halkın her şeyi bilmediğini unutuyor.
Demokrasi, laiklik, anayasa, insan hakları, hukukun üstünlüğü, diktatör, tiran, parlamenter demokrasi, faşizm ve seçim sırasında kullanılan bir çok Türkçe ve yabancı terimleri anlayamıyor. Anlayamadığından da o sözlerin geçtiği yazıları okumuyor.
O bakımdan o terimlerin anlamını fırsat düştükçe ve her defasında anlayacakları şekilde anlatılsa bilmeyenlerin bir kısmı olsun bilgi kazanmaz mı? Daha iyi karar vermez mi? Mevlana, ''Sen ne kadar bilirsen bil, söylediklerin, karşındakinin anlayabildiği kadardır'' demiş. Mesela çoğu vatandaşa Laikliği ,dinsizlik olarak öğretmişler. Halkın büyük kısmı ''Sol' kelimesini, anlaşmaz, ukala , uyumsuz anlamında kullanıyor. Bazıları, ''Biz sol partiyiz, sol görüşlüyüz deyince, halk bunu uzlaşmaz, geçimsiz partiyiz '' olarak anlıyor. ''Laik'iz denince, Dinsiz'iz olarak anlıyor.
Halkla konuşurken bunları kafamıza not edip, kırıcı olmadan onlara yavaş yavaş anlatsak iyi olmaz mı?
Takdirlerinize sunarım. Dinçer Önal
_______________________________________
Sayın ÇÖLAŞAN

Öncelikle bu kadar yandaş , yalaka gazeteci müsvettesinin arasında az da olsa sizin gibilerin olduğunu bilmek, birilerinin de onurunu gururunu,kalemini kendi bekaası için satmadığını bilmek gerçekten güven veriyor bizlere.

Ben dershaneler konusu ile ilgili ,kimsenin farkında olmadığı,basında hiç gündeme getirilmeyen aslında farkında olunması gereken önemli bir konuyu gündeme getireceğim; Eski başbakan ,yeni cumhurbaşkanı olan şahıs ile cemaatcilerin al gülüm ver gülüm dönemi bitmeye yakın bilindiği üzere bunların para kaynağını kesmek için her konudaki gibi sonunu düşünmeden dershaneleri kapattı,buna da aileler bu parayı veremiyor ,bunlar kan emici vs.. diyerek süslü cümlelerin arkasına gizlenerek yaptı.

İyi yada kötü bu kurumlar devlete vergi veren , 2000-5000 tl arasında ailelerin çocuklarını sınava hazırlayabildikleri kurumlardı.Muktedir, her zaman yaptığı gibi bir hamaset içerisinde bağırdı çağırdı, kapatacağız bunları diye ve kapattı da, ama ne oldu !!! tüm dersaneler ''temel lise '' adı altında özel okula dönüştü ,( bir araştırırsanız tüm kitle dersanelerinin ve irili ufaklı olanların, hepsinin dönüştüğünü görürsünüz) şimdi hepsinin fiyat 10.000-15 000 arasında, bunun 3000 tlsini devlet karşılayacak, geri kalanı veliler !! komediye bakar mısınız?? eskiden insanlar 3-5 bin tl ye çocuklarını hazırlarken sınava şimdi 7-10 bin tl arası verecekler, eskiden devlet vergi alırdı şimdi öğrenci başına 3 bin tl verecek !! bu da cabası !!! iş bilmezlik bu olsa gerek, !! şimdi birisi açıklasın bize !! ne anlamı kaldı dershaneleri kapatmanın ?? anlayan varsa beri gelsin !! ayrıca bu parayı veremeyen ailerin çocukları için büyük bir haksız rekabet ortamı oluşacak, şimdiden bir sürü kaçak bürolar oluşturuldu,siz asıl eylülde görün nasıl farklı bir sektörün oluşacağını,

Sayın Çölaşan. görüyorsunuz değil mi ?? ülkeyi bunlar yönetiyor işte !! bu ülkede muhalefet var mı acaba !!?? bu nasıl atlanır ?? bundan güzel bir fırsat mı var ?? bu ülkenin insanı elini cebine atmadınmı soyulduğunu anlamaz diyoruz ya !! halkı ilgilendiren bundan güzel konu mu var !! gidin üzerine , anlatın halka , ama onlar da farkında değil ki ??

saygılarımla
İbrahim
_______________________________________
Merhaba Emin Bey,

3 Mart tarihli "En Son Yutturmaca" yazınızda, çok yanlış bir imada bulundmuş, malum %50 için "biraz farklı", "Evine iki paket gıda yardımı, iki çuval beleş kömür paketi gönderenin kucağına oturan, oylarıyla destek verip kişiliğini satışa çıkaran" insanlar demiştiniz.

Bugün (10 Mart) yazdığınız yazıda, "oğunluğu okur yazar olmayan, dünyadan habersiz, bunları “Müslüman (!)” zanneden iyi niyetli seçmenler" ifadesini kullandınız.

Nacizane tavsiyem, stratejinizi değiştirmenizdir. Tutumunuz yanlış. Seçmeni aşağılamayın. Faydalı muhalefet olmaktan ziyade, kendisi gibi düşünmeyeni aşağılayan bir imaj sahibi oluyorsunuz bu yöntemle.

Daha önce de yazmıştım, insanların bilinçlenmesini istiyorsanız, onlara hakaret ederek değil, o insanlara kucak açarak, onları bilgilendirerek, onların yanlış bilgilerden arınmasını sağlayarak, sevgiyle, hoşgörüyle, birliktelikle yaklaşmalısınız.

Sizler değişmedikçe, AKP nin ekmeğine yağ sürmeye devam edeceksiniz...

Selamlar,

Bora
_______________________________________
Emin Bey Merhaba,

Sizi rahatsız etmemin sebebi konuda da gördüğünüz üzere rüşvet, gerçi benim yardım talep edeceğim konu bugün dönen yolsuzluklar arasında çok küçük kalır ama devletin parasının büyüğü küçüğü olmaz çünkü içinde tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Konu amcamın oğlu kuzenim yani, kendisi İstanbul Büyük Şehir Belediyesinde zabıta memuru, bir dönem Pendik bölgesinde reklam bölümündeydi şuan sürülmüş duyduğum kadarıyla, duyduğum kadarıyla diyorum çünkü kendisiyle görüşmüyorum öyle bir insanla hiç bir şekilde görüşmekte istemiyorum. Bu arkadaşın eşide anneside ev hanımı yani kendi maaşının haricinde her hangi bir geliri yoktur ve üç tane de çocuğu var ama gel görelimki arkadaş zabıta maaşıyla 6 kişilik bir aileyi geçindirmekle kalmadı son 5 yılda memlekette üç katlı bina yaptı, İstanbul'da oturduğu dairenin haricinde ataşehirde bir daire eşinin üzerine aldı ve ferhatpaşada bacanağıyla ortak bir daire aldı ve şuan altında da son model passat var. Ben bu akp yalaması, yolsuz, vatan haini, haysizetsiz herife mani olmak istiyorum, bununla ilgilide sizden yardım rica ediyorum, nasıl bir yol izlemeyelim veya siz bana bu konuyla ilgili yardımcı olabilir misiniz? Dönüşünüzü bekliyorum, desteğiniz için şimdiden teşekkür ederim.
_______________________________________

Akp nin reklamını sizin kadar yapan bi uğur dündar var birde siz. Yeter ya hala onları yazıp çizerek reklamını yapıyorsunuz deli gibi. Farkında değilmisiniz..
Cahit
_______________________________________
Kendisi himmete muhtaç dede nerde kaldı gayriye himmet ede. Böyle bir sözü Hakan Fidan için söylemek herhalde bir lafın cuk oturmasına en güzel örnek olsa gerek...Kendisi için en uygun, en hayırlı kararı veremeyen bir insan bir ülkenin kaderini belirleyecek kadar hayati bir makama üstelik mükerreren nasıl görevlendirilir anlayan varsa bize de anlatsın...Bir ülke yönetiminde bu kadar büyük hatalar, acemilikler 13 senedir iktidarda olan bir partiye hiç yakışmıyor. Kişilerin özlük haklarını, kurumların düzenlerini alt üst edip bunu büyük bir pişkinlikle SAFlığa bağlamak hangi medeni ülkede normal karşılanabilinir? Hangi Hukuk Sistemi böyle bir şeyi cezasız bırakabilir? Nalbant hala nalbantlığı öğrenemedi ama bizde de nallanacak tırnak kalmadı...Yetti be gaderin cevrü, bize yazık değel mü? Urcay Aslay
urcay aslay

_______________________________________

Gazeteler son skandalı kısaca "Fidan MİT'e döndü" diye vermiş. Oysa bunun doğru adı "İşin iyice cılkı çıktı" olmalıydı. Geçici olan iktidarlara değil kalıcı olan "devlet"e bağlı olarak ve devletin çıkarları doğrultusunda çalışması gereken, üstelik gizlilik derecesi yüksek bir kurumun yöneticisi olan üst düzey görevli, işinden ayrılarak iktidar partisinden aday oluyor! Haydi burada neyse, "demek ki kendisine o partiyi yakın buluyormuş" diyelim. Ama bu bile ayrıldığı güne kadarki işlerini "nasıl" yürüttüğü konusunda kuşkular yaratıyor. Ama iş bununla da kalmıyor, kimbilir hangi hesaplardan, pazarlıklardan sonra bulunmaz hint kumaşı hazret (hani şu kendi ağzıyla ülkeye dışarıdan bomba attırıp, savaş nedeni yaratma düşüncesini söylerken tapelere yakalanan) "hiçbir şey olmamış gibi" başvuruyu geri çekip, devlet görevine "yansız" çalışmak üzere dönüyor!!! Haydi canım sen de...

 

yılmaz Dağdeviren

_______________________________________

Sevgili Emin Çölaşan,
1988 yılında ki tarihlerde iş hayatımın zirvesindeydim.,İstanbul, Anadolu hisarının sırtlarında, Hidiv Kasrının hemen üstünde Mustafa Tatlıcı adındaki bir iş adamı toplam 35 villalık bir sitenin inşaatına başladı. Villalardan 2 tanesi A tipi villa idi ki birisini Birleşik Arap Emirliklerinden bir arap prensine daha proje üzerinden su basman yapımı sırasında satmış, diğerini de kendisi için yapmaya ve o villada oturmaya karar vermişti ki O 2 adet A tipi villa toplam oturma alanı 700 küsur m2 olan super lüx villalar olarak yapılıyordu.

Toplam 3 adet B TİPİ Villa ise B1 , B2 ve B3 olarak numaralandırılmıştı. Beheri 752 metre kare kullanım olanlı, villaya ait büyük yüzme havuzu,zemin ve çatı katı dahil 4 katlı, zemin kattan çatı katına kadar çalışabilen asansörü, yüzmr havuzu çıktıktan sonra toplam 850 m2 kendine ait bahçesi,yerden ısıtmalı, 3 salon 6 yatak odası , bunların 3 tanesi suit daire ki içinde jakuzili banyo, oturma ve yatak odalı, Birinci kattan itibaren Beykoz koyunu ve Anadolu Kavağını gören boğaz manzaralı, önünde yüzlerce asırlık, çam, çınar,meşe, palmiye ağaçları ile devasa Hidiv Kasrı parkı ve korusu, sesli ve görüntülü alarm sistemlaeri, site içinde yanlızca site sakinlerine hizmet verecek olan marketi, merkezi sistem , tüm uydulardan görüntü alabilecek TV anten sistemi, site içi yürüyüş parkuları, her villaya en az 5 er adet yetişmiş, en az 15 yaşında çam
, palmiye, manolya ve Erguvan ağaçları vs olan B2 kapı numaralı villayı 1988 yılı ocak ayında daha inşaat halindeyken, sıkı bir pazarlıkla 300,000 Doları peşin bakiyesini 6 ay eşit taksitlerle ödemek üzere satın almıştım. Fakat malesef 3 ay daha taksit ödeyebildim. Geriye kalan taksitleri ödeyemeyeceğimi anlayınca satıştan vazgeçtim. Ödediklerimi de zar zor da olsa gecikmeli de olsa Mustafa Tatlıcı'dan geri alabildim. Zaten B2 umaralı villa da hala bitmemişti. İnce işçiliği hala devam ediyordu.

Sevgili Çölaşan, Abdullah Gül,ün , Tatlıcı ailesinden bu benim satın almaya muvaffak olamadığım B2 Numaralı villayı satın aldığını Tatlıcı firmasının çalışanlarından öğrendim.
Villayı kaça satın aldığını sordum isem de söyleyemediler veya söylemek istemediler. Fakat komşusu olan B3 villasının Bursa'lı textil imparatoru Sönmez Textil'in sahibi Celal Sönmez'in 1989 da 3 milyon dolara satın aldığını biliyorum. 2014 te Abdullah Gül, villayı kaç milyon dolara satın almış olabilir. Huber köşkünde otururken, kamu oyuna '' Villamın dekarasyonu devam ediyor. Bitince taşınacağım diyordu. Dekarasyona da ne kadar harcayacağını kendisi bilir. De ki 350,000,-- dolar. Villa'nın Kendisine toplam maliyeti bence en az 5,350,000,-- Dolardır.
7 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde devletten aldığı maaş ile 5,350,000,-- Dolarlık villayı satın alabilir mi ?

Yukarıdaki hususların sizin dosyalarınızda olması gerektiğine inanıyorum.

Yüreğinizin ve kaleminizin sapasağlam devam etmesini Allah'tan niyaz ederim.

Sevgilerimle

_______________________________________
Sayın Çölaşan;
Yazılarınızı düzenli olarak takip eden ve çoğu kez de hemfikir olup okumaktan zevk aldığım değerli bir yazarsınız. Dün Sözcü gazetesindeki köşenizde kaleme aldığınız yazınızın ilk bölümünün son paragrafında "okur yazar olmayan, dünyadan habersiz" şeklinde tanımlamışsınız AKP seçmenini. Buna da yürekten katılıyorum ancak; 1. Bu ifadelerle mağduriyet propagandası için ekmeklerine yap sürmüş olduğunuzu düşünüyorum (bunlar size cahil dedi diyeceklerdir) 2. Hemen altında "adamlar yalan yazıyor" diyerek kendinizle çelişmişsiniz, zira okur yazar olmayan bir kitle yalan "yazılarak" etki altına alınamaz.

Fikrimi belirtmek istedim, saygılarımla.

Can
_______________________________________

Merhaba Emin Bey Nasılsınız.

Şunu tüm samimiyetimle dile getirmek istiyorum her gün yazılarınızı büyük bir merak ve heves ile okuyorum. yazılarınızı okurken geçmişe gidiyorum bazen geleceğe gidiyorum ne oldu ne olacak soruları ile kafamı meşgul ediyorum. 11,03,2015 tarihli yazınızı okurken şunu düşündüm acaba Sayın Ahmet Necdet beyfendinin Cumhurbaşkanlığı döneminde kabineyi Çankaya da toplasaydı malum akp nin boruzanlığını yapan medya ve taraftarları ne derdi. diyecekleri gayet açık cumhurbaşkanı milli iradeye müdahale etti derlerdi yada başbakanımız tayyip erdoğanı çalıştırmıyor derlerdi yada cumhurbaşkanlığı eliyle darbe yapılıyor derlerdi vs vs siz daha iyi bilirsiniz. bence bu konuyu ele alarak bir yazı hazırlayabilirsiniz diye naçizane düşünüyorum.

 

saygılarımla.

_______________________________________

Sayın Çölaşan, Sayın Özdil, Sayın Dündar

Sesimizi nasıl duyuracağız, siyasileri nasıl ikna edeceğiz inanın bilmiyorum. Ama benim düşüncemdeki insanların her gün bunu düşündüklerine eminim. Seçim sistemimiz adaletsiz. Yüzde on barajı partilerin önünde büyük bir engel. Fakat şu bir gerçek ki bu seçimde çok küçük yüzdelerde bile olsa sol oylar bölünmemeli. CHP, Vatan Partisi, Anadolu Partisi, DSP ve HEPAR seçime tek kulvarda katılmalı. Son kamuoyu yoklamalarından herkesin haberi var, bunları tekrarlamaya gerek yok. Burada en büyük görev CHP’ye düşüyor, ağabeylik görevi. Diğer partiler de fedakarlık yaparak sürece katkı sağlamalı. Bizlere düşen görev ise bu isteğimizi yüksek sesle dile getirerek parti yönetimlerine ulaşmak. Ama nasıl?

Bir web sayfası açalım; “solpartilereacikmektup.com”. Yukarıda belirttiğim isteğimizi bu sayfada açıkça dile getirelim. Bu web sayfasının bir imza bölümü olsun ve bu fikre katılanlar isimlerini yazarak vs. mektubu imzalasınlar. Sizlerin tanıtımı ile 1.5-2 milyon seçmen bu mektubu imzalar ise sanırım parti yöneticileri bu isteğe duyarsız kalamazlar. Lütfen bu konuda bizlere ön ayak olun. Bu mektubu usta kalemlerinizle hazırlayın, ilk imzalar sizlerin olsun. Sonra hep beraber internette bu kampanyayı büyütüp, rekor imza sayısına ulaşmaya çalışalım. Web sayfasının açılması ve profesyonel yönetimi konusunu sizin kolaylıkla çözebileceğinizi düşünüyorum. Eğer gerekiyorsa her türlü desteği sağlamaya hazırız.

Sol partilerin birlikte seçime girmesi kararsız seçmeni yönlendirmede katkı sağlayacaktır. Vatan Partisi, Anadolu Partisi, HEPAR ve DSP’nin ne derlerse desinler tek başılarına barajı geçmeleri imkansız gibi. Ama mecliste temsil edilmeleri de şart. Bu birleşim CHP çatısı altında olursa CHP bu sayede daha fazla oy alacak ve daha fazla sayıda milletvekili çıkaracak demektir. Diğer partiler1, 3, 5 ... milletvekili ile mecliste temsil edilirler ise önümüzdeki dönem sesleri daha gür çıkar. Özellikle Vatan Partisi'nin dinamik gençlik yapılanması CHP'ye büyük ivme kazandırabilir ve baraj nedeniyle umutsuzluk içinde olan seçmen kitlesini hareketlendirebilir. Bu beraberlik için tüm partilerin fikir birliğine, her konuda aynı düşünmelerine gerek yok, bunu kamuoyuna “barajlı seçim sistemine karşı bir işbirliği” olarak rahatlıkla açıklarlar. Bu girişim aynı zamanda baraj sisteminin yanlış ya da yüksek olduğunu gerçekten düşünenler için demokrasiye bir hizmettir. Lütfen ama lütfen hiç bir art düşünce olmadan, fedakarlığı karşıdan beklemeden bu sesi duyun...

Sayın Çölaşan, Sayın Özdil, Sayın Dündar lütfen sesimiz olun...

Prof. Dr. İlhan Özkan
Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi
Ortopedi ve Travmatoloji Ab. D. Öğretim Üyesi – AYDIN