Rahşan GÜLŞAH
Gravity filmi gerçek oluyordu!
Uluslararası Uzay İstasyonu, çok yakınından geçen uzay çöpleri yüzünden ciddi bir tehlike atlattı. Bu durum, akıllara Gravitiy (yer çekimi) filminde yaşananları gündeme getirdi
Gece başımı kaldırdığımda gökyüzünde küçük bir istasyonda yaşayan insanlar olduğunu bilmek çok ilginç geliyor. Uluslararası Uzay İstasyonu hakkındaki haberleri heyecanla okuyorum. Nasıl tuvalete gittiklerinden nasıl yemek yediklerine paylaştıkları her video ve haberi takip etmeye çalışıyorum.
HAZIRLIKSIZ YAKALANDILAR
Sandra Bullock ve George Clooney’nin başrollerini paylaştığı Gravity (yer çekimi) filmini de tam bu nedenle sevmiştim. IMAX’de üç boyutlu izlediğim film bir uzay istasyonunda yaşamak konuşumda gerçekten birinci elden fikir veriyordu.
Hele uzayda başlarına gelen ve kontrolden çıkan bir uydunun parçalarının istasyona çarpması sonucu yaşadıkları tam bir kâbustu. Dün sabah istasyondan yani gerçek dünyadan gelen haber hayli ürkütücüydü. Uluslararası Uzay İstasyonu, çok yakınından geçen uzay çöpleri yüzünden ciddi bir tehlike atlatmıştı.
Dünya üzerinde birkaç organizasyon uzay çöplerini takip ediyor. Ve genellikle istasyonun bu tarz tehlikelerden önceden haberi olup istasyonun yerini değiştirme şansları oluyor. Ancak bu kez hazırlıksız yakalanmışlar.

UZAY ÇÖPLÜĞÜ GÜNDEMDE
İstasyonu hareket ettirecek zamanları olmadığından istasyonu kapatıp bir Soyuz kapsülüne sığınıp tehlikenin geçmesini beklemişler.
Yaşadıkları korku ve kapana kısılmışlık duygusunu içimde hissettim. Bu olay belli ki uzay çöplerini yeniden gündeme getirecek. Uzay çöpleri dünyaya yakın yörüngeyi çok tehlikeli hale getirmeye başladı. Bu çöpleri temizlemek için bilim insanları lazer ile patlatmaktan bunları elektrikli süpürge gibi yutacak uzay gemileri yapmaya kadar çeşitli teoriler peşindeler.

Facebook’tan herkese internet
Mark Zuckerberg belki de yeni çağ internet devleri arasındaki en eksantrik CEO. Geçen hafta yaptığı bir paylaşımda ilginç bir aygıt gösterdi. İçinden lazer ışınları çıkan aygıtın dünyanın internet olmayan bölgelerine interneti yaygınlaştırmakta ve internet hızını artırmada önemli bir rol oynayacağını belirtti.
HAYATIMIZ DEĞİŞECEK
Cihaz çalışmaya başladığında ışınları görmeyecekmişiz ama dünyamızı sardığında hayatlarımızı değiştirecekmiş.
Facebook bu teknolojiyi insansız hava araçları uydularla buluşturup yaygınlaştırmayı planlıyor. Bir yandan da internet.org inisiyatifiyle imkanları kısıtlı olan ülkelere ücretsiz internet projesini hızla yaygınlaştırıyor. İnternetin pahalı olduğu yerlerde insanlara sunduğu uygulama aracılığı ile belli sitelere ücretsiz giriş sağlayan firmanın bu hareketi hem destek görüyor hem de septizm yaratıyor.
İnsanların bilgiye ulaşması tabii ki önemli. Ama bunun bir uygulama üzerinden Facebook kanalıyla yapılması bilgi güvenliği endişelerini yükseltirken benim de aklıma “İnsanlar aç yatarken internet götürmek ne kadar doğru bir öncelik?” sorusu geçiyor...

Özel ışık banyosu
Çocukluğumda izlediğim bilim kurgu filmlerindeki evler beni büyülerdi. Yazarların geleceğe dair ev hayallemeleri çok renkliydi.
Bugün tarih olarak birçok bilim kurgu filminin geçtiği günlerde yaşıyoruz. Henüz “Jetgiller’in evi” çizgisinde değil evlerimiz ama birçok teknolojik yenilikle kucak kucağa yaşıyoruz.
O günlerde beni en şaşırtan şey sesle veya uzaktan kumanda ile çalışan aydınlatma sistemleriydi. Bu tarz aydınlatma sistemleri uzun süredir mevcut. Ama çoğu evinize özel inşaat yaptırıp kablolama vesaire gerektirdiği için geniş kullanıma geçemedi.
TELEFONDAN IŞIK KAPANIYOR
Philips, Hue adını verdiği ve akıllı telefonlardan yönetilebilen led ampul sistemiyle bu hayali evi kırıp deşmeden gerçekleştirebilme imkanı vermişti.
Yaklaşık altı aydır kullandığım Hue ampuller “Bridge” adı verilen bir cihazla evimdeki internet ağına bağlı. Ve bir uygulama aracılığı ile ampullerin renklerini değiştirip dilediğim animasyonu yapabiliyorum. Ama en önemlisi yatarken telefondan ışıkları kapatabiliyorum.
TÜRKİYE’DEN İLK KULLANAN GAZETECİYİM
Philips şimdi bu seriye Hue Go isminde yeni bir ürün ekledi ve sanırım Türkiye’de ilk kullanan gazeteci oldum. Go, Hue deneyimini nihayet şarj edilebilen pili olan ve uygulamaya gerek duymadan da renkleriyle oynayabileceğiniz portatif (Hafif çorba kasesini andıran) bir pakette geliyor.
Mum ve beş farklı modu cihazı internete bağlamaksızın kullanabiliyorsunuz. Pil ömrü üç saate yakın. Ama tabii ki asıl eğlence cihazı “Bridge” aracılığıyla uygulamaya bağlayınca başlıyor. Milyonlarca renk seçeneğini cihaza yansıtabiliyorsunuz. Fakat ne yazık ki bu aygıt kutudan çıkmıyor ve ekstra satın alınması gerekiyor. 300 lümen 16 milyon renk seçeneği sunan aygıtta 6W Led ampul bulunuyor.
Hayatın olmazsa olmazlarından değil ama olduğu yere güzel, romantik bir ambians katan bir cihaz Hue Go.
