Nil SOYSAL- Meclis’te “öteki”lerin sesi olacağını söyleyen Doğan, “Erdoğan’ı gördüğümde ‘Özür dilerim ama ben Ermeniyim’ diyeceğim. Milletvekili olarak ilk işim nefret söylemiyle mücadele etmek olacak” dedi...

TBMM’­nin uzun yıl­lar son­ra se­çi­len ilk Er­me­ni ka­dın mil­let­ve­ki­li olan CHP’­li Se­li­na Özu­zun Do­ğan, Er­me­ni­le­rin her yer­de var ol­ma mü­ca­de­le­si ver­dik­le­ri­ne dik­kat çek­ti. Aday­lık sü­re­cin­de “soy­kı­rım pro­pa­gan­da­sı­” yap­tı­ğı yö­nün­de­ki eleş­ti­ri­ler ne­de­niy­le zor gün­ler ge­çi­ren İstanbul Milletvekili Selina Do­ğan ile hem bu ko­nu­da­ki söz­le­ri­ne açık­lık ge­tir­dik, hem de Mec­li­s’­te­ki ön­ce­lik­le­ri­ni ko­nuş­tuk. İş­te o rö­por­taj:


 İlk Er­me­ni ka­dın mil­let­ve­ki­li ola­rak par­la­men­to­ya gir­di­niz.  Ay­nı za­man­da Mec­li­s’­in en genç milletvekilerinden de bi­ri­si­niz değil mi?
İlk ve­kil se­çil­di­ğim­de aca­ba en genç ben mi­yim di­ye araş­tır­dım. HDP’­de ben­den da­ha genç mil­let­ve­kil­le­ri var­mış. O ne­den­le yaş or­ta­la­ma­sı­nı dü­şür­dü­ğüm ke­sin ol­mak­la bir­lik­te en genç mil­let­ve­ki­li un­va­nı ba­na ait de­ğil.


“BİR EN­KAZ DEV­RAL­DI­K”


 As­lın­da avu­kat­sı­nız. Pe­ki si­ya­se­te hep ya­kın mıy­dı­nız?
Eğer si­ya­set de­di­ği­niz şey top­lum­da­ki bir ta­kım so­run­la­ra çö­züm bu­la­bil­mek için eli­ni ta­şın al­tı­na koy­mak­sa, o an­lam­da her­han­gi bir si­ya­si par­ti ile or­ga­nik ba­ğım ol­ma­sa da her za­man ge­rek top­lum­sal ko­nu­lar­da, ge­rek sos­yal so­rum­lu­luk pro­je­le­rin­de ve özel­lik­le de ce­ma­at için­de hep du­yar­lı ol­dum. Er­me­ni Ce­ma­ati için­de Er­me­ni fe­mi­nist ka­dın­lar­la il­gi­li ça­lış­ma­la­rın için­de her zaman ak­tif olarak rol oy­na­dım. Ayrıca, Av­ru­pa Kon­se­yi­’n­de, Bir­leş­miş Mil­let­le­r’­de azın­lık hak­la­rı ve si­vil top­lum ör­güt­le­ri ile il­gi­li eği­tim­ler al­dım. Ya­ni hiç­bir za­man si­ya­si ko­nu­la­rın uza­ğın­da ol­ma­dım. Ba­bam da za­ten 30 yıl­dan fazla CHP içinde si­ya­set yap­tı. Do­la­yı­sıy­la ay­nı za­man­da sos­yal de­mok­rat bir ai­le­de bü­yü­düm.


 Zor bir dö­nem­de Mec­li­s’­e gir­di­niz. Ne­dir ön­gö­rü­nüz, bir koa­lis­yon hü­kü­me­ti ku­ru­la­bi­le­cek mi?
Ha­ki­ka­ten zor bir dö­nemden geçiyoruz. Ama bir yan­dan da ço­ğul­cu de­mok­ra­si adı­na mem­nu­ni­yet ve­ri­ci bir se­çim ya­şa­dık. Bu ça­tı al­tın­da ben ina­nı­yo­rum ki bir hü­kü­met ku­ru­la­cak. Biz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak il­ke­le­ri­mi­zi or­ta­ya koy­duk ve ta­ma­men çö­zü­me yö­ne­lik bir si­ya­si so­rum­lu­luk­la ha­re­ket edi­yo­ruz. Bir en­kaz dev­ral­dı­ğı­mı­zı çok iyi bi­li­yo­ruz. Do­la­yı­sıy­la sı­fır­dan de­ğil ek­si­den baş­la­ya­ca­ğız.


“DÜŞ­MAN­LAŞ­TI­RI­LI­YO­RU­Z”


 Peki siz, Se­li­na Do­ğan ola­rak, CHP’­nin han­gi koa­lis­yo­nun or­ta­ğı ol­ma­sın­dan ya­na­sı­nız?
MHP ka­pı­yı ka­pat­tı. Do­la­yı­sıy­la MHP ile bir koa­lis­yon ih­ti­ma­li ar­tık yok gi­bi gö­rü­nü­yor. Ge­nel Baş­ka­nı­mız Sayın Kemal Kı­lıç­da­roğ­lu yüz­de 60 blo­ğun­dan ya­na... Fark­lı gö­rüş­ler de var. Ama şu­ra­sı çok net; cum­hur­baş­ka­nı­nın da­hil ol­ma­dı­ğı, es­ki par­ti­si­nin eş baş­ka­nı gi­bi ha­re­ket et­me­di­ği bir or­tam­da, tea­mül­le­re uy­gun ola­rak ger­çek­le­şe­cek koa­lis­yon gö­rüş­me­le­ri­ne, CHP ola­rak her za­man ta­ra­fız.


 Si­zin Mec­li­s’­te­ki ön­ce­li­ği­niz ne ola­cak? Ya­ni önümüzdeki dönemde ki­şi­sel ön­ce­lik­le­ri­niz­de hu­kuk­çu kim­li­ği­niz mi, fe­mi­nist kim­li­ği­niz mi, yok­sa azın­lık­lar mı öne çı­ka­cak?
Ön­ce­lik­le ifa­de öz­gür­lü­ğü için mücadele edeceğim. Bu nef­ret söy­le­mi ile savaşacağım. Ye­ni bir de­mok­ra­si kül­tü­rü­nün ye­ni­den iş­ler ha­le ge­ti­ri­le­ce­ği bir ana­ya­sa­nın ya­pıl­ma­sı ve bu alan­da ku­ru­la­cak ko­mis­yon­lar­da gö­rev ala­rak baş­la­mak is­ti­yo­rum. Fe­mi­nist kim­li­ği­min de öne çı­ka­ca­ğı ka­dın so­ru­nu da be­nim ilk sı­ra­da­ki gün­dem mad­de­le­rim­den bi­ri ola­cak. Ka­dı­nın ya­şam hak­kı­nın ol­ma­dı­ğı bir ül­ke­de ya­şı­yo­ruz ma­ale­sef. Bu an­lam­da şim­di da­ha güç­lü­yüz, ama bu ko­nu­da sa­de­ce biz ka­dın­la­rın de­ğil, er­kek­le­rin de ya­pa­ca­ğı çok iş var di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Ay­rım­cı­lık­lar­la mü­ca­de­le eder­ken, ka­dın ko­nu­su­na da mut­la­ka eği­le­ce­ğiz. Azın­lık­lar me­se­le­sin­de sa­de­ce Er­me­ni­ler için ça­lış­ma­ya­ca­ğım. Çün­kü ay­nı mağ­du­ri­yet­ler­den Ale­vi­ler de, Kürt­ler de, Ro­man­lar da, fark­lı cin­sel kim­lik­te­ki va­tan­daş­lar da na­si­bi­ni alı­yor. Ama ge­nel ola­rak gay­ri­müs­lim azın­lık­lar­la il­gi­li söy­le­mek ge­re­kir­se, bi­zim çok cid­di prob­lem­le­ri­miz var. Bu da nef­ret söy­le­min­den kay­nak­la­nı­yor. Çün­kü biz düş­man­laş­tı­rı­lı­yo­ruz. Eşit va­tan­daş­lık an­la­yı­şı bir tür­lü uy­gu­la­na­ma­dı­ğı ve Er­me­ni­ler, Rum­lar, Ya­hu­di­ler kü­für ola­rak al­gı­lan­dı­ğı için çö­züm öne­ri­le­ri­mi­zi ha­ya­ta ge­çi­re­mi­yor­duk.


“E­ŞİT VA­TAN­DAŞ­LIK İS­Tİ­YO­RU­Z”


 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Af­fe­der­si­niz bana Er­me­ni­ bile dediler” sö­zü­nü af­fe­de­cek mi­si­niz?
Tay­yip Er­do­ğa­n i­le he­nüz kar­şı­laş­ma­dım ama ilk kar­şı­laş­tı­ğım­da kendisine; “Ö­zür di­le­rim ben Er­me­ni­yi­m” de­me­yi dü­şü­nü­yo­rum. Cum­hur­baş­ka­nı Erdoğan’nı bu söz­le­rin­den ötü­rü hiç­bir za­man af­fet­me­ye­ce­ğim.


 Ken­di­ni­zi Tür­ki­ye­li Er­me­ni di­ye ta­nım­lı­yor­su­nuz. Ne­den Türk Er­me­ni de­ğil de Tür­ki­ye­li Er­me­ni?
Bir ke­re ben Er­me­ni­yim. Ama Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­da­şı ol­du­ğum için; “Tür­ki­ye­li Er­me­ni­yi­m” di­yo­rum. Hrant Din­k’­le il­gi­li AİHM ka­ra­rın­da ana­ya­sa­da­ki va­tan­daş­lık kav­ra­mı­nın ay­rım­cı ol­du­ğu ka­bul edil­di. Eşit va­tan­daş­lık isteğimizin AİHM söz­leş­me­si­ne göre re­vi­ze edil­me­si ge­re­ki­yor.

Milletvekili aday­lığı sü­re­ci­niz­de soy­kı­rım pro­pa­gan­da­sı yap­tı­ğı­nız yö­nün­de eleş­ti­ri­le­re de ma­ruz kal­dı­nız. Pe­ki; “A­day­lı­ğı­mın soy­kı­rı­mın 100’üncü yı­lı­na denk gel­me­si ma­ni­dar­dı­r”  de­di­niz mi, de­me­di­niz mi?
Be­nim bir şe­yi söy­le­mem ya da söy­le­me­mem hiç­bir şe­yi de­ğiş­tir­me­ye­cek. Hiç­bir halk, hiç­bir ırk, hiç­bir din di­ğe­rin­den üs­tün de­ğildir. Bu şek­liy­le ben bu tar­tış­ma­nın çok sığ bir tar­tış­ma ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum...