Yeryüzünün “en çok hakaret edilen devlet adamı” bizim cumhurbaşkanımızdır...
Kanıt; kendi avukatlarının “Sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret edildi” diye açtıkları dava sayısı...
Dünya hukukunda rekor...
*
Sadece medyaya açılan dava sayısı on binden fazla...
Diyelim ki bizim gazetede, öğleden sonra oldu mu gözümüz kapıda oturup mahkeme celbi gelmesini bekleriz..
Gelmeyince camdan bakarız; neredekaldı?..
Celp kağıtlarını getiren memurla arkadaş olduk, gecikince cepten ararız:
“Neredesin?..”
“Merak etmeyin yoldayım, biraz trafik var...”
*
Otomatiğe bağlamışlar gibi...
O kadar çok dava açıyorlar ki, demek karıştırdılar yazarımız Kemal Baytaş’a Rahmi Turan Bey’in yazısından dolayı soruşturma başlattılar...
“Bunu ben yazmadım” dese de...
Yazsaydı...
*
Levent Kırca hâlâ mahkemelik...
Cüneyt Arcayürek ağabeyimize öldükten sonra bile tekzip geldi, son nefesine yetişmedi mezarlığa kadar peşinde...
*
İşte; susturamayınca polisler gelip basıyorlar gazeteyi, televizyonu... Yayınların fişlerini çekip rotatifleri durduruyorlar... Seni dışarı atıyorlar... Saray’a yakın dünür, enişte, damat, ya da yalakalardan birisini “kayyum” diye genel yayın yönetmeni yapıyorlar...
*
İpek Medya Grubu’na, gaz bombaları, coplarla girdiler önceki gün, gazetecilerin kafasını gözünü yardılar...
Türkiye tüm dünyaya yine rezil oldu...
Faşizm daha nasıl olur?..
*
Şimdi senin yapacağın malum sevgili vatandaşım:
Gidip ampule basacaksın...
Böylece ona destek vereceksin ki, utanmadan ve övünerek açıkladıkları gibi; sıra Sözcü’ye, Cumhuriyet’e, Hürriyet’e gelsin...
*
Bizleri de sustururlarsa...
Sıra sana gelmiştir...
Ya “kul” olacaksın, ya “kıl” olacaksın...