Sevgili okuyucularım, ülkemizin başına açılan işleri hep birlikte, utanarak ve sıkılarak izliyoruz.
Başımızdaki iktidar bunları ne kadar hafife alsa, yok göstermeye çalışırsa çalışsın gerçekler değişmiyor.
“Asrın lideri” palavrasına sığınan iktidar Türkiye’nin başını belaya sokuyor, bütün dünya farkında.
Bir sürü ülkeyle, özellikle komşularımızla başımız belaya girdi veya girmek üzere.
İşte size son zamanlarda papaz olduğumuz ülkelerin dökümü:
- İsrail.
- Mısır.
- İran.
- Suriye.
- Rusya.
- Libya...
- Ve son olarak Irak.

* * *

Dört yıl önce Suriye olayına balıklama daldılar. Esad’ı devirecek, yerine İslamcı, Sünni mezhebinden bir yönetim kuracaklardı.
Ancak karşılarına Sünni mezhebini temsil ettiği iddiasıyla IŞİD isimli bir terör örgütü çıktı.
Böylesi dünyada henüz görülmemişti. Ele geçirdiği yerlerde insanların kafasını kesiyor, topluca öldürüyor, vahşetin her türlüsünü gözünü kırpmadan uyguluyordu.
Avrupa ve ABD’de bile terör uygulayıp can alıyordu.
Baktılar ki durum ciddidir, bizimkiler bile IŞİD’e tavır koymak zorunda kaldılar. Koymasalardı ABD ve AB bize tavır koyacak ve işimiz epeyce zorlaşacaktı!

* * *

Son olarak Suriye sınırımızda bir Rus savaş uçağını başarıyla (!) düşürdük. Hemen ardından pişmanlığımızı dile getirmeye başladık:
“Valla biz o uçağın Rusya’ya ait olduğunu bilmiyorduk. Bilsek farklı davranırdık!..”
Olayın hemen ardından bizim asrın lideri, Putin’den Paris’te randevu istedi. Günlerce bekledi ama reddedildi! Rusya yüz vermiyordu...
“Bizi arkadan hançerlediniz” diyor da, başka bir şey demiyordu.
Nedenini hemen söyleyeyim:
1950’li yıllardan beri Rusya’nın bir savaş uçağı ilk kez düşürülmüştü.

* * *

Tayyipgiller iktidarı maceracıdır. Aynen Enver Paşa gibi... Yurt dışında sonu bilinmeyen ve nedeni anlaşılmayan maceralara girişir.
Enver Paşa da öyle idi. Ülkeyi Birinci Dünya Savaşı’na soktu. Ordumuza Sarıkamış hezimetini yaşattı. Irak, Suriye, tüm Ortadoğu ve Balkanlar elden çıktı.
Yenilgiler birbirini izlerken, Paşamız o aşamada bile İran ve Kafkasya’yı fethetmeye soyunmuştu. Her yerde hezimete uğradık.
Sonuçta bütün Anadolu işgal edildi, 1918 yılında Mondros teslim anlaşması imzalandı.
Maceracı Enver Paşa o aşamalarda Mustafa Kemal Paşa’ya Rusya’dan mektuplar yazıp Anadolu mücadelesine katılmak istediğini bildiriyordu. Mustafa Kemal Paşa bu istekleri reddetti çünkü onu iyi tanıyordu ve güveni yoktu.
O maceraya girişecek biri değil, ayağını yere sağlam basan bir komutandı.

* * *

Burada hemen bir parantez açıyorum. Enver Paşa’yı daha iyi tanımak, ülkemizin başına açtığı işleri ve yakın tarihimizdeki çok ilginç olayları belgelerle öğrenmek isterseniz, gazeteci arkadaşım Murat Bardakçı’nın yeni çıkan muhteşem kitabını mutlaka okumanız gerekir:
“Enver.” (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.)
Parantezi kapıyorum.

* * *

Şimdi başımızda Enver Paşa kafasıyla iş yapan bir iktidar var. Dipsiz Ortadoğu kuyusuna bir sürü taş atıyor ama hiçbirini çıkaramıyor.
İsrail, İran, Suriye, Irak, Mısır...
Taşların ağırlığı altında eziliyoruz.
Son olarak askerimizi Irak’a soktular.
Irak Devleti bunu protesto etti...
Ne işi var Türk askerinin Musul’da?..
Ne yapacak, ne edecek?..
Efendim, orada Türkmenlere ve peşmergeye yardım edecekmiş!
Peşmerge kim?
Ülkemizin can düşmanı olan PKK’nın Barzani topraklarındaki bölümü.
Bir de Suriye’deki yeni sınır komşumuz PYD var ki, o da PKK’nın Suriye kolu!
Barzani isimli iki paralık bir aşiret reisi tarafından korunup kollanan silahlı bir güruh.
Şimdi Türkiye’ye Barzani ile birlikte göstermelik dostluk mesajları (!) veriyorlar.
Karşılığında biz onlara silah ve cephane yardımı yapıyoruz!
Taşlar yerine oturduğunda o silahlar -hiç kuşkunuz olmasın- bize dönecek ve daha nice şehit cenazelerinin kaldırılmasına neden olacaktır.

* * *

Enver Paşa geldi geçti... Hayatı maceralar peşinde koşarken sona erdi.
1922 yılında Kafkasya’da yanına topladığı bir serseri güruhuyla birlikte Buhara’da Rus Ordusu’yla çarpışırken ihanete uğradı ve öldürüldü.
Allah rahmet eylesin ama hep macera peşinde idi.
Bugün bizi yönetenler de aynen öyle...
Olmayacak hayaller peşinde koşup ülkemizin çıkarlarını zedeleyen, başka ülkelerin iç işlerine burnunu sokup Türkiye’yi dünyaya küçük düşen bir iktidar!
Dibine kadar saplandığımız şu Ortadoğu bataklığında bugüne kadar ne elde ettik?
Milyarlarca dolarımız gitti, başımıza binbir bela açıldı da, maddi veya manevi herhangi bir kazancımız oldu mu?
Ya da bundan sonra olur mu?
Yedirirler mi?
Bir düşünün bakalım!